değişim ve dönüşümler | " /> değişim ve dönüşümler | "/>

En Sıcak Konular

Çin’de değişim ve dönüşümler

22 Aralık 2008 17:07 tsi
Çin’de değişim ve dönüşümler Ekonomik kriz batı dünyasını tüm şiddetiyle vurmuşken, gözler Asya kıtasına çevrildi. Peki Çin beklentileri karşılayabilecek ölçüde değişime hazır mı?

Cihan Uğur / Şanghay Fudan Üniversitesi Doktora Öğrencisi

Çin’de değişim ve dönüşümler: "30. yıl reformları"

Önümüzdeki dönemde, dünyanın şekillenmesinde ve Çin'in bu şekillenmede üstleneceği rolde, 30. Yıl Reformları'nın devamı ve bunların "kelebek etkisiyle" doğuracağı sonuçlar birinci dereceden etkili olacaktır. Bu süreçte endişelerin mi ümitlerin mi galip geleceği konusu ise daha da büyük bir merak uyandırmaktadır.

Çin 1,4 milyarlık nüfusu, her yıl ortalama %10'luk büyüme hızı, haftada yaklaşık 1 milyar dolar dış yatırım alması, uzay çalışmaları, aktif dış politikası, giderek daha fazla tüketen nüfusuyla genişleyen iç pazarı, Orta Asya ve özellikle Afrika'daki yumuşak gücüyle dünyanın dikkatinin hep üzerinde olduğu bir ülke. 2007 itibariyle dünyanın en büyük 4. ekonomisi olduğunu ilan etmesiyle, şu an için en çok enerji tüketen 3. ülke olması ve 2020'de en çok tüketecek ülke olmasıyla ve ABD'nin hegemonik dünyasında kötü çocuk ilan edilen İran, Venezuela, Küba, Sudan ve Özbekistan'la geliştirdiği iyi ilişkiler ve ortaklıklarla da dünya güçlerini dengeleyen, çok kutuplu dünyanın yeni kutbu.

Bütün bunların yanında Çin'in dünya medyasında en çok duyulan yönleri ise daha çok sorunlu yanları. Çevre kirliliği, insan hakları, işçi hakları, din ve vicdan hürriyeti, azınlık hakları ve özellikle Tibet-Uygur meseleleri, gıda güvenliği meselesi Çin'in uluslararası arenada en çok başını ağrıtan konular. Bugüne kadar Çin tarafı özellikle insan hakları,din ve vicdan hürriyeti ve özellikle azınlıklar meselesini daha çok "Batı'nın iç işlerine müdahalesi adına bahaneler" olarak sayıyordu. Bu yüzden bu tür konular hakkında gelen eleştirileri "weixiao de waijiao" yani "gülümseyerek dış ilişkiler geliştirmek" tarzıyla "hallederiz" şeklinde ele alıyordu. Fakat dünya gündeminde giderek daha fazla söz sahibi olmanın beraberinde getirdiği sorumluluklar ve bu sorunların başka ülkeler tarafından daha fazla irdelenir hale gelmesi; özellikle de muhteşem bir şekilde ev sahipliği yapılan olimpiyatlara rağmen olimpiyatlar öncesi ve sonrasında bu meselelerin daha fazla gündeme gelmesi neticesinde Çin için bu problemlerin halli ötelenemez bir durum teşkil etti. 1978'de başlayan ve "içe kapanıklıktan" "dışa açılıp dünyaya eklemlenme" manaları taşıyan "açılım reformlarının" 30. yılında Çin demokratikleşme yolunda önemli adımlar atıyor.

EKONOMİK DEĞİŞİMLER

Değişim ve dönüşümlerin birincisi ve en önemlisi Çin'in elinde biriken muazzam boyutlardaki döviz rezervi ve likiditeyi global krizin patladığı bu hengamede yurt dışındaki yatırımlara hız verip uluslararası horoz dövüşünde güç kazanmaktansa ülke içi yapılanma ve refah seviyesini yükseltilmesi yönünde kullanmaya karar vermesiydi. Dışa Açılım Politikası'nın başladığı 1978'den bu yana geçen 30 yıllık süreçte Çin'in bu muazzam büyümesinin en önemli iki faktörü ucuz iş gücü ve istikrarlı ülke durumuydu. Çin'in 30 yıllık süreçte ekonomik büyümesi, taktire şayan kalkınması ve ülke içi yapılanmasının ardındaki temel faktörler veya avantajlar aslında hızlı bir düşüşün ve istikrarın bozulması adına da dezavantajlar olabilir. 30 dolar aylıkla çalışan işçilerin maaşları her ne kadar 120 dolarlara kadar çıkmış da olsa, Dışa Açılım Hareketi'nin en temel felsefesi olan "Öncelikli Zenginleştirme ve Çin Elit'ini Oluşturma" çerçevesinde büyük servetlere ulaşan ve sıradan halkla aralarında çok mesafe bulunan ayrıcalıklı kesimle ve şehirlerde yaşayan orta sınıfla işçilerin aralarında bulunan muazzam fark Çin'in en büyük avantajlarından biri olan "ucuz işgücü"nü Çin istikrarını zedeleyebilecek bir gayr-ı memnunlar sınıfına çevirebilir. İşte bu gibi sebeplerden dolayı, 2008 Kasım itibariyle Çin iç piyasasına girmeye başlayan toplam 2 trilyon dolara yakın yatırım ekonomik gelişimden az nasiplenmiş fakir Batı bölgelerinin kalkındırılması ve ülke imarı gibi konulara harcanacak. Bununla Çin, Dünya Bankası'nın ve G7 ülkelerinin global krizi aşma yönündeki baskı ve taleplerini yerine getirdiği gibi asıl olarak kendi iç krizini önleme adına ciddi bir adım atmış oldu.

KÖYLÜLER VE TOPRAK

Bir yandan ekonomik reformlar yapılırken diğer yandan köylülerle ilgili reformlar sırayı aldı; çiftçilikle uğraşan köylülerin mahsülden aldıkları payların yükseltilmesi, istedikleri zaman topraklarını başkalarına satıp köylü sıfatından kurtulabilme hakkı giderek ateşi yükselen köylüleri bir nebze olsun yatıştırdı. Toprak reformu en son 95'te düzenlenmiş o günden itibaren de tartışmalara neden olmuştu. Zira köylüler ekonomik gelişimden çok az nasiplenen bir kitle olarak şehirlere akın ediyorlar, ama getirilen nüfus kayıt sistemi ile iş bulmakta hatta barınmakta bile güçlük çekiyorlardı. Kalmak isteyenler ise daha çok gayri meşru yollara girmek suretiyle hayatlarını devam ettirebiliyorlardı. Bu reformlarla köylülerin köylü vasfından çıkma ve topraklarını satabilme hakları kendilerine verilmiş oldu. Modern toprak ağalarının hortlayabileceği ve ülkenin gıda yeterliliğinin tehlikeye düşebileceği yönünde eleştiriler gelse de birçok uzman tarafından bu reformlar taktirle karşılandı. Zira 2005 rakamlarına göre Çin'de 80 bine yakın hükümet karşıtı gösteri yapıldı ve bunun çok büyük bir kısmı köylüler tarafından düzenlendi. Köylüler ve işçiler üzerine kurulmuş bir sistemde gayrimemnun köylülerin isteklerini "devrimdeki şekliyle" talep etmesini Çin hükümeti de istemiyor tabii ki!...

Bu süreçte Çin'in en hassas kurumlardan saydığı "basın yayın ve medya" alanında da gelişme kaydedildi. Nisan ayında Tibet'te patlak veren olaylarda yabancı yayın kuruluşlarına yapılan uygulamalarla sınıfta kalan Çin, Mayıs ayındaki depremde yabancı medya kuruluşlarına sağladığı imkanlarla bütünlemeden sınıfı geçmiş oldu. Bunun yanında Ekim ayında yapılan yeni bir düzenleme ile yabancı basın mensuplarına gerekli kurumlardan izin almaya gerek kalmadan şehirler arası dolaşım ve röportaj serbestisi getirildi. Kasım ayındaki yeni bir düzenlemeyle de yabancı basın mensupları ve haber ajansları ekonomi haberciliğinde devlet haber ajansı 'Xinhua (şinhua)' ile aynı anda haberleri alma ve yayınlama hakkına kavuştu. Dahası şehir ve eyalet çaplı gazete kurma kanunu Çinliler için biraz daha yumuşatıldı. Her ne kadar yabancıların Çin'de hiçbir gazete-dergi-TV-radyo kurma hakkı olmasa ve Çin vatandaşları da halen ülke çapında yayın yapacak gazete-dergi-TV-radyo kuramıyor olsalar da, hep "basın ancak ÇKP'nin (Çin Komünist Partisi) dili olması için vardır" anlayışının biraz daha azalıyor olması ve bu yönde yukarıda saydığımız düzenlemeler sevindirici ve çok olumlu.

ÇİN’DE SİYASİ DURUM

30. yıl reformları çerçevesinde ÇKP içinde de ciddi değişimler söz konusu. Devlet Başkanı Hu Jin Tao'un "süt krizi"nden sonra "ehil olmayanlara,hak etmeyenlere artık görev yok, kimseyi kayırmak yok" şeklindeki açıklamaları şimdiden etkisini göstermeye başladı. 2006 sonunda Şanghay halkının sosyal sigorta paralarından 3 milyar doları Hong Kong'a çıkarıp gecelik repoya yatırırken yakalanan "Şehir Sekreteri Cheng Liang Yu"nün (Şehir Sekreteri (Shiwei shuji) Çin yönetim modeline göre şehrin valisinden daha fazla yetkilere sahip olup mevcut şehirde valinin ve diğer organların çalışmalarını ÇKP adına denetlemek için bulunur) şayiası bitmeden Şanghay Pudong'da bir bölge yöneticisinin ihale karşılığı bir daire ve araba aldığı ortaya çıktı ve cezası normale göre daha hızlı onandı, gazetelerde duyuruldu. Devlet memurluğu için Komünist Parti üyesi olma zorunluluğu da kaldırıldı (ÇKP'nin 80 milyon üyesi var).

SONUÇ YERİNE YERİNE

"30. Yıl Reformları" da diyebileceğimiz bu reformlar silsilesi Çin'in değişen dünya düzeninde çok kutuplu dünyanın bir kutbu olabilmesi ve dünyaya bir şeyler vaad edebilmesi için kendini yeniden tanımlaması ve konumlandırması, dünya kamuoyunun güvenini kazanması ve elini güçlendirmesi adına fevkalade önem taşımaktadır.

Bu değişim ve dönüşümler Türkiye için de çok şeyler ifade etmektedir. Çin'in bu değişim ve dönüşümlerini yakından takip edebilecek ve koskoca bir derya olan Çin'in bir alanında uzmanlaşacak akademisyen eksiğimizin giderilmesi şarttır. Artık Çin'e gelmek, Çin'de yaşamak ve araştırma yapmak daha kolay. Demokratikleşmenin ve dışa açılmanın hızlandığı bu süreçte devlet kurumları ve NGO'larımızın Çin'de konuşlandırılması gerekmektedir. Zira tek kutupludan çok kutupluya dönüşen dünya düzeninde, tek bir güce yaslanmadan kendini daha iyi peyleyebilen, dünyaya bir şeyler vaad edebilen bir Türkiye için Çin'le ilişkilerimizin gelişmesi olmazsa olmazlardandır.

Önümüzdeki dönemde, dünyanın şekillenmesinde ve Çin'in bu şekillenmede üstleneceği rolde, 30. Yıl Reformları'nın devamı ve bunların "kelebek etkisiyle" doğuracağı sonuçlar birinci dereceden etkili olacaktır. Post modern dünyanın en hızlı modernleşen ülkesindeki gelişmeler hepimizi yakından ilgilendirmekte, endişelerin mi ümitlerin mi galip geleceği konusunda daha büyük bir merak uyandırmaktadır.

Hep beraber görelim bakalım nasıl olacak…



Bu haber 568 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,172 µs