mahallesine de bekleriz | " /> mahallesine de bekleriz | "/>

En Sıcak Konular

Genelkurmay’ın mahallesine de bekleriz

22 Aralık 2008 16:10 tsi
Genelkurmay’ın mahallesine de bekleriz Kim derdi ki gün gelsin George Soros’un finanse ettiği Açık Toplum Enstitüsü Türkiye’de ezilen Kemalistlerin sorunlarını dile getiren bir araştırmaya destek versin. Yıldıray Oğur yazıyor...

Yıldıray Oğur / Taraf
 
     Kim derdi ki gün gelsin George Soros’un finanse ettiği Açık Toplum Enstitüsü Türkiye’de ezilen Kemalistlerin sorunlarını dile getiren bir araştırmaya destek versin.

Açık Toplum Enstitüsü’nün desteğiyle proje sorumluluğunu Boğaziçi Üniversitesi’nden Binnaz Toprak’ın yaptığı, İrfan Bozan, Tan Morgül ve Nedim Şener tarafından hazırlanan nam-ı diğer mahalle baskısı araştırmasının Anadolu’nun Yeni Ötekileri: Laikler başlıklı bölümünde şöyle deniyor:

“Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’nin düşünce yaşamına ve siyasetine damgasını vurmuş olan Atatürkçü kesim, gittiğimiz her kentte Atatürkçü düşünceleri savunmanın artık cesaret istediğinden, bu görüşlerin giderek toplumda bir suç olarak görülmeye başladığından şikâyet ettiler.”

Araştırmacılara “Laikler Anadolu’nun yeni ötekileri” dedirten ‘ayrımcılık’ hikâyeleri sahiden çok ‘acıklı.’

Mesela Malatya’da Kemalistler “artık kentteki okullarda laik bilinçlendirme çalışmaları yürütemiyormuş.” Sakarya’da esnaf dükkânlarına Atatürk resimleri asmıyormuş. Hatta Denizli’de işyerine Atatürk resmi asmak için bir kadın bir hafta mücadele vermek zorunda kalmış. (?) Kayseri’de okul müdürleri isimlerinin artık ADD’yle geçmesini istemiyormuş. Eskişehir’de ADD yemeklerine artık kimse gelmiyormuş. (Mahalle baskısıyla değil de Ergenekon davasıyla ilgisi olabilir mi acaba tüm bunların?)

Tamamı 183 sayfayı bulan bu araştırmayı eğer birileri “yaşasın mahalle baskısı ispatlandı” manşetleri atmadan önce okumuş olsaydı herhalde bu araştırmanın zaman zaman bir Afrika kabilesini gözlemleyen oryantalist bir Batılı elinden çıkmış gibi duran şok edici şu ifşaatları karşısında mutlaka şüpheye düşerlerdi:

“Adapazarı’nda, Malatya’da merhaba ve günaydın yerine Selamünaleyküm yaygınlaşıyor”, “Anadolu’da CHP ve ADD ezilen Kürtlerin sığınacak son limanı” ya da “Sivas’ta cuma günleri esnaf akın akın camiye gidiyor, trafik kilitleniyor.”

12 şehirde, aralarında CHP, ADD, Eğitim-Sen, Eğitim-İş, Alevi Dernekleri ve üniversitelerden “laik vatandaşların” olduğu 401 kişiyle yüz yüze görüşülerek yapılmış bir araştırma bu.

Araştırmanın amacı açısından bu tercih anlaşılır bir şey. Ama en baştan karşı cephe ile ilgili muhtemel öfkeli anlatımların içinde yer alabilecek yarı hurafe yarı gerçek hikâyeler, şehir efsaneleri, dedikodular, sınıfsal çekememezliklere karşı araştırmacıların daha mesafeli yaklaşması beklenirdi.

Ama öyle yapmamışlar. Hatta Türkiye’de her kesimin diğeri hakkında çok rahat uydurabildiği bu şehir efsaneleri, hatta geyik muhabbetleri hiçbir süzgeçten geçirilmeden araştırmaya ciddi veriler olarak girmiş ve yetmemiş araştırmayı yapanlar buralardan çok ciddi totolojik sonuçlara ulaşmış. Mesela araştırmanın, utanılmasa “tehlikenin farkında mısınız” denecek sonucu şu: “Anadolu kentlerinde AKP tarafından atanmış kadroların icraatları ve cemaatlerin faaliyetleriyle birleşip Türkiye’nin geleceği hakkında kaygı verici bir ortam yarattığını düşünmekteyiz.”

Araştırmaya göre “hızla İslamileştirilen” Anadolu’da neler neler olmuyormuş ki.

İş bulmak ve terfi almak için (binlerce dolara kıyıp) umre seyahatlerine çıkanlar mı dersin, AKP iktidarına yaranmak için karısının başını örtenler, ortama uyup Cumaya koşturanlar, yalancıktan oruç tutanlar, hatta işleri iyi gitsin diye cemaatlere katılanlar mı?

Kayseri’de Ramazan’da başı açık diye sokakta çocuğunun yanında dövülen bir anne, bir pazarlama toplantısında ayağa kalkıp “Başı açıklara ölüm” diye bağıran başörtülü bir kadın, başı açık kadınları köpeklere benzeten bir öğretmen gibi kimdir, nedir, ne zaman olmuştur bilinmeyen muteber tanıklılarımızın anlattığı acayip vakalar da var.

Araştırmada şunlar da mahalle baskısına verilen örneklerden: İstanbul Bağcılar’da dokuz yaşındaki Alevi çocuğa civar mahallelerden gelen Sünni çocuklar “Neden başın açık geziyorsun, cehennemde yanacaksın” demiş. Kayseri’de ise bir eczacıya, yaşlı bir bey “Yavrum siz gençsiniz, cahilsiniz, bilmezsiniz, ne olur başıma bir tül atıversen” deyivermiş.

Araştırmada Fethullah Gülen cemaatinin faaliyetleri de genişçe bir yer tutuyor. Sürekli çoğulculuğun faziletlerinden bahsedilen araştırma söz konusu olan bu cemaatin eğitim faaliyetleri olunca kendisini cumhuriyetin tek tip insan projesine teslim etmiş ve şöyle demiş: “Cemaate ait eğitim kurumlarında oluşturulan “ahlak adalarının” cumhuriyet kurulduğundan bu yana izlenen eğitim politikalarından farklı bir model sunduğu...”

Bu cemaat bahsi “MGK’ya rapor yazıyormuş havasında yazılan” tavsiye bölümüyle bitiyor ve eğitimdeki bu cemaat etkisinin tehlikeli sonuçlarına karşı “devlet göreve çağrılıyor.”

Açık toplumun fikir babası Karl Popper mezarında birkaç kez ters dönmüştür herhalde.

Araştırmanın en ilginç tarafı ise laiklerin tanıklıklarından dindarların mahalle baskısı teşhir edilecekken fark etmeden “mağdur laiklerin” mahalle baskılarının deşifre edildiği bölümler.

Mesela Denizli’de okul kapısına kadar türbanıyla gelen öğretmeni “uyaran”, ama o kadının eşinin kendisini uyarmasını mahalle baskısı olarak anlatan laik bir öğretmenimiz var. Trabzon’da ise bir yemekte içki servis edilmeyince nasıl inadına rakı istediğini mahalle baskısına örnek olarak anlatan bir CHP’li, aynı davette yakında AKP il başkanı olacağı söylenen birini “eşin nerede, niye içki içmiyorsun” diye nasıl sorguya çektiğinden de gururla bahsetmiş. Balıkesir’de Cuma saatine göre ders günlerini seçen öğretim görevlilerini yönetime şikâyet eden öğretim görevlisi, arkadaşlarını ispiyonlamayan diğer öğretim görevlilerinin mahalle baskısı altında olduğu söylüyor. Adapazarı’nda “İmam Hatipler neyse de iyi okulların öğrencilerinin ne işi var Cumada” diye muhafazakârlaşmayı anlatan bir öğretmen lise öğrencilerine Cuma için izin verilmesinden yakınıyor.

Ama araştırmaya göre bunların hepsi “Anadolu’nun yeni ötekileri yani laik mağdurlar.”

Bu araştırma maalesef yeniden ortaya koydu ki Şerif Mardin’in üretip, demokrasi karşısında fena halde köşeye sıkışmış Türk laiklerine hediye ettiği mahalle baskısı kavramı, sosyolojik kıymetinden çok laiklerin elini güçlendiren bir mağduriyet kılıcı gibi kullanılmaya devam ediliyor. Ve böylece Türkiye’yi anlamak için çok elverişli olan bir kavrama yazık ediliyor.

Halbuki bir gün birileri belki yine Açık Toplum’un desteğiyle bir zamanlar Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu’nun halefi Hilmi Özkök’e bile yapabildiğini öğrendiğimiz türden başka mahalle baskılarını da araştırabilseydi Türkiye resmi daha net önümüzde açılabilecekti.

 



Bu haber 736 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,510 µs