SOROS nasıl bir AKP ister(di)?

22 Aralık 2008 15:04 tsi
Açık Toplum Enstitüsü’nün desteğiyle yapılan bir çalışma, ‘Din ve Muhafazakarlık Ekseninde Ötekileştirenler’ başlığıyla açıklandı. İçeriği daha tartışılacak. Fakat bu araştırmanın kendini aşan bir boyutu var. O boyut, bazı ittifakları ça

Geçtiğimiz Pazar günü (21 Aralık) bir çok gazete, Açık Toplum Enstitüsü ile Boğaziçi Üniversitesi’nin ortaklaşa destekledikleri, “Türkiye’de Farklı Olmak- Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” araştırması üzerine haberlerini ve yorumlarını kamuoyuna sundu.

Gerçi her gazete kendi meşrebine göre “sundu” bu araştırmayı ama, yine de ne söylendiği anlaşıldı. Burada araştırmanın özelliklerine değinmeyeceğiz.

Araştırma sonucu Anadolu’da ağır bir muhafazakar damar oluştuğunu, bu yapının dışında kalanların; ekonomik, sosyal, siyasi haklarını ve özgürlüklerini baskı altında tutttuğunu öz olarak vazediyordu.

Araştırma sonuçları yine geçtiğimiz Cuma günü (19 Aralık) içerisinde aydınların, gazetecilerdin, akademisyenlerin bulunduğu bir grubu sunuldu.

Sunulmasıyla birlikte de hem metodolojisi hem de içeriği üzerinden kritiklere maruz kaldı. Özü bu. Ancak bizim konumuz bu da değil.

Araştırmanın ve tartışmanın içeriği kadar önemli olan, bugüne değin açıkça “hissedildiği” üzere, Soros ve bağlı Açık Toplum Enstitüsü AKP ve uygulamalarının yanında yer almıştı.

Bu araştırma ile birlikte bu zımni mutabakat bozulmuş oluyor. İşte en önemli kısmı burası. Zira, hem Enstitü’nün hem de bizzat Soros’un söylemi değiştiği gibi, hem iç politik dengelerde hem de daha küresel ölçekli ayarlar da, “acaba onlarda mı değişiyor” sorusuna muhatap oluyor.

Geriye kalan en önemli soru ise şu; Ne oldu da, bu iletişim biçimi koptu? Soros’a yönelik iddialar Türkiye’de de iyi biliniyor. Yakın ve uzak coğrafya da Soros’un gösterdiği faaliyetler de öyle.

Ancak hep söylenip, iki taraftan da doğrulanmayan uyumun bozulması, Soros’un ve “bağlı zihnin” beklentilerinin karşılanmaması ile açıklanabilir.

Bir kaç parametreyi sayalım: Başbakan ve AKP’nin AB karşısındaki atıllık tercihi, bu tür organizasyonlarla iletişimi koparması ama en önemlisi, Soros zihniyetinin kafasında şekillenen “Türkiye” beklentisine uyulmaması.

Başbakan ve hükümetinin, Soros ve benzerleri üzerinden politika üretmemesi ciddi bir etken olsa gerek. Erdoğan’ın ve akıl üreten mimarisinin, bu türden yapılara prim vermemesi Soros ekibinin kaygılanmasına yol açmış görünüyor.

İşte bu araştırma, Soros ve arkasındakilerin Erdoğan’a fırlattığı bir ikaz fişeği sayılabilir. Araştırmanın, “Anadolu’daki ağır muhafazakarlıktan sakınanların sığınabileceği tek adres olarak CHP’yi işaret etmesi” bu mantığı destekliyor.

Kaldı ki bu araştırmanın ipleri koparan hamle olarak değerlendirilmesinden ziyade, bardağı taşıran son damla olarak görülmesi gerekebilir.

Çünkü AKP ve tabanının Soros’la köprüleri atma sürece daha önce başlamış bulunuyor.

Bu haber 1,875 defa okundu.