Ne oldu Şimdi?

0 0 0000 00:00 tsi
Brüksel’de Dışişleri bakanları sonuç bildirgesinde uzlaşma sağlandı. Peki bu Türkiye için ne demek? Hiçbir şey! Kapalı kapılar ardında konuşulanlar, AKP hükümetinin seçimlere kadar avans istediğini gösteriyor. AB içinse pek mesele yok, “zaten

AB ile Türkiye arasındaki müzakerelerin 8 başlıkta asıya alınması fikrinin ortaya çıkmasından sonra, Ankara’nın B planını yürürlüğe sokması ve AB’nin de “şaşırıp” dışişleri bakanlarının toplanıp aldığı karar sonucu gelinen nokta şu.. AB, Türkiye ile 8 başlıkta müzakereleri askıya almayı planlıyordu… Ve aldı!

Diğer deyişle değişen hiçbir şey yok. Tabi hiçbir fark olmadığını söylemek doğru olmaz. Eğer sayılırsa bu fark şu…  AKP hükümeti 2007 Kasım ayında yapılacak genel seçimlere kadar hiçbir konuda problem istemediğinden, hele AB ile ilişkilerin bozulmuş haliyle sandığa gidilmesi olasılığından hiç hoşlanmadığından, Avrupa Birliği’nden seçim ertesine kadar “avans” aldı.

Anlaşılan o ki, hükümet, AB’nin ilgili tüm kurumları ve Avrupa liderleri ile muhatap bakanlarına şunu söyledi. “Kıbrıs konusunda seçimlere kadar bir şey yapmamız mümkün değil. Ancak ondan sonra müzakerelerin ilgili başlıklarının yeniden açılması için bir şeyler yapabiliriz. Bize o zamana kadar süre verin ve AB ile ilişkilerin dondurulmalı veya AB ile bir kriz havası yaratacak bir karar almayın. Bizi de alacağınız bu yoldaki bir karara mecburen sert bir tavır sergilemekten koruyun.”

AB ülkeleri, Türkiye’nin seçim handikabı ile uğraştığının farkında. Hükümetin bazı reformları gerçekleştirirken Türk kamuoyunu tahrik edecek işlerden uzak durması gerektiğini de anlıyorlar. Fakat birçok Avrupa ülkesi de şu sıralar seçim süreci yaşıyor ve genel olarak ifade edilebilir ki şu sıralar Avrupa kamuoyunun ortalama fikri, Türkiye’nin üyeliğinden yana çok değil.

Buna rağmen AB’nin son kararı şu şekilde yorumlanabilir. Biz seçimler sırasında Türkiye’yi çok zorlamayacağız. Kendi seçimlerimiz zamanında da kendi kamuoyumuzun hoşuna gidecek şeyler de fazla söylemeyeceğiz. Ancak Kıbrıs ve limanlar meselesi hala ortada duruyor. Bu yolda attığınız imza da (Ankara Protokolü) öyle. Bu yerine getirilmeli. Ayrıca… Seçimlerde ne olacağı da belli değil. Ya seçimi kaybederseniz veya tek başınıza hareket imkânınız kalmazsa ne olacak? Bunun için biz başlıkları ‘sizin istediğiniz zamana kadar’ donduralım. Seçim ola hayrola.”

Nihayetinde Türkiye’nin limanlarını ve havaalanlarını açması için bir takvim belirlenmedi. Ancak 2007–2008 ve 2009 yıllarında gözlem raporu hazırlanacak.
Rehn’in 2007 yılında Türkiye ile birçok başlıkta müzakerelerin başlayacağını-takvim belirlenmemiş olmasına rağmen-söylemesinin anlamı da bu.

2007 Ocak ayında başlayacak KKTC’ye yönelik izolasyonların kaldırılması görüşmeleri de bu anlamda ipucu sunacak. Ancak bu sürecin de 2007 yılına yayılacağı anlaşılıyor. Sonuç olarak takvim aslında şöyle işleyecek gibi. 14–15 Aralık’ta AB Devlet ve hükümet başkanları bir araya gelip-eğer Türkiye o anda bir “altın gol” veya “C Planı” girişiminde bulunmazsa”-alınan uzlaşılmış kararları onayacaklar, Ocak’ta KKTC görüşmeleri başlayacak ama çok somut sonuçlar çıkmayacak, Kasım’a da kadar gözlem raporları ve askı sürecek, seçimlerden sonra da Türkiye’nin girişim ve açılımları ile süreç yeniden başlayacak. Yani yeniden karşılık oturumların başlaması 2008 başını bulacak.

Bu haber 253 defa okundu.