Sabile sendromu: Ayrılık nerede başlıyor? | " /> iyibilgi Ankara" /> Sabile sendromu: Ayrılık nerede başlıyor? | "/> iyibilgi Ankara"/>

En Sıcak Konular

Sabile sendromu: Ayrılık nerede başlıyor?

18 Aralık 2008 15:20 tsi
Sabile sendromu: Ayrılık nerede başlıyor? AKP tabanı kimi tutuyor? iyibilgi Ankara

iyibilgi Ankara

Eski Başbakan Yıldırım Akbulut için anlatılan bir fıkra, "Eller ayırsa bile, yollar ayırsa bile" şarkısının, Akbulut tarafından nasıl "Sabile" olarak anlaşıldığını hicivliyordu.

Bugün Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül arasında bu denli ağır yanlış anlamadan kaynaklanan ayrışma yok. Fakat, ayıran "eller mi yollar mı" bilinmez, bir gayrılık var.

Sorun kendini politik tercihlerde göstermeye başladı. Peki Başbakan’ın politikası ne Cumhurbaşkanı’nın tercihi ne? Daha önemlisi AKP tabanı kimin politikasına yakın! İşte 10 puanlık uzman sorusu.

Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında zaman zaman ‘uyumsuzluk’ olması Türkiye için yeni birşey değil. En hatırlanası örnek, Ahmet Necdet Sezer ile merhum Bülent Ecevit arasında yaşanan gerginlik.

Tarihte başka örnekleri de mevcut. Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül arasındaki, hadi yine ‘uyumsuzluk’ diyelim, varlığına ilişkin spekülasyonlar da uzun zamandır biliniyor.

Tabii geçmiş örneklere göre bir farklı var devletin iki en önemli pozisyonunda bulunanların. Her ikisi de belli bir tabandan ve AKP sıralarından geliyorlar.

Bu hal, uyumsuzluğu bir yandan daha farklı kılarken, öte yandan Türkiye’nin iç politik dengelerini de ilgilendiriyor.

Gül ve Erdoğan arasındaki uyumsuzluk-ki tekrarlayalım, kimine göre geçimsizlik, gerginlik hatta küslük var-son olarak Ermenistan’dan özür dileyen kimi aydınların girişimi ile ortaya çıktı.

Başbakan’a göre bu mesele kabul edilemez olduğu gibi desteklenmesi de mümkün değildi. Hatta Erdoğan daha ileri gidip, “onlar mı soykırım yaptılar ki, özür diliyorlar”a kadar sürüdü itirazını.

Cumhurbaşkanı ise, imza kampanyasını demokrasinin sıradan uygulamalarından biri olarak teşhis ette ve normal karşıladı. Doğal olarak bu tavrın analiz edilmesi uzun sürmedi.

Hemen ertesi gün bir çok yazar, Cumhurbaşkanı’nın tavrını “onaylamak” olarak yorumladığı gibi, bazıları da kampanyayı yürütenlerin içinde Gül’e yakın isimlerin bulunmasını ipucu saydı.

Anımsanacağı gibi, Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasındaki son özel görüşme, yani haftalık olağan ve MGK gibi resmi görüşmelerden farklı olarak, bir milletvekilinin evinde gerçekleşmiş, konu basına da yansımıştı.

Görüşme arada küslük olmadığını açık biçimde işaret etti ama örneğin eşler arasında da gerginlik olduğunu iddia edenler, iki lider eşinin Başbakanlık konutunda görüşmeleri ve bunun özel fotoğrafları ile medyaya sunulmasından da tatmin olmamışlardı.

Bunlara rağmen Erdoğan ve Gül arasında görüşmeme veya küslük gibi iyice ileri bir durumun yaşandığını söylemek hayli iddialı. En azından ülkenin bir ve iki no’lu koltuklarının birbiriyle görüşmemesi, her iki kişinin de kabul edebileceği bir görüntü değil.

Çünkü politik olarak dünyaya böylesi bir görüntünün sunulmasının çok akil olmadığını biliyorlar. Tersine, şu da bir gerçek ki, Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasında en azından bazı konularda ciddi politik uyumsuzluklar var.

Bunlardan biri AB ile ilişkiler. Gül, AB ile ilişkilerde daha atak ve ülke politikasının da bu vektörde yürümesini arzu eden bir görüntü veriyor. Başbakan ise tam tersi. Ankara kulislerinde bazı gözlemciler bunun stratejik bir duruş olduğunu da söylüyor.

Yani AB’ye karşı bir tür “iyi polis-kötü polis” vitrini. Ama bu yaklaşım doğrusu pek taraftar toplamıyor. Zira özellikle Batı tandanslı başka konularda da çelişme mevcut.

İşte Ermenistan meselesi. İki taraf yine birbirinin yaptığını eleştirmiyor ama işte imza kampanyasındaki görüş farklılığı ortada. Keza, Cumhurbaşkanı’nın Gürcistan olayından sonraki Kafkaslar politikası üzerinde de Türkiye’nin geliştirdiği formül hakkında ne düşündüğü pek bilinmiyor.

AB konusu zaten belli ama örneğin ABD cephesinde durum nasıl? Yeni Başkan Obama’nın önce Gül’ü aramış olması bile Türkiye’de “niye Başbakan’ı aramadı, tamam muhatabı Köşk ama icra Başbakanlığın” çıkışlarına neden oldu.

Keza, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın, hangi lidere yakın durduğu da yakın zaman içinde tartışma konusu olmuştu.

Özetle söylenebilir ki, başta bazı dış politik konular olmak üzere Erdoğan ile Gül arasında bir fark var. Bu fark illa tanımlanmak gerekirse, belki şöyle ifade edileilir.

Cumhurbaşkanı AB ve genel olarak Batı politikalarını daha yakından izliyor. Başbakan ise biraz daha mesafeli. Peki AKP seçmeni?

Sanırız onların tercihi biraz daha-konular üzerinden bakıldığında-Başbakan’dan yana.

www.iyibilgi.com



Bu haber 1,745 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,884 µs