Irak itirafları | " /> Irak itirafları | "/>

En Sıcak Konular

ABD'li başsorguçtan Irak itirafları

17 Aralık 2008 16:36 tsi
ABD'li başsorguçtan Irak itirafları ABD'li eski başsorgucu Irak El Kaide'nin lideri Musab ebu Zarkavi'yle ilgili istihbaratı nasıl elde ettiklerini anlattı

Irak'ta görev yapan ABD'li eski başsorgucu Matthew Alexander, yazdığı "Teröristi nasıl durdurursunuz" adlı kitabı ve The Washington Post gazetesinde yayınlanan makalesinde, Irak'taki El Kaide lideri Zarkavi'nin nasıl yakalandığını, Irak'ta Şiiler ve Sünniler arasındaki iç savaşın fitilinin nasıl ateşlendiğini, Müslümanlara yapılan işkencelerin bumerang gibi ABD askerlerine nasıl döndüğünü anlatıyor.

300'den fazla kişiyi şahsen sorgulayan ve binden fazla kişinin sorgulanmasına nezaret eden takma adıyla Matthew Alexander, Amerikalıların sorgulamalar ve gözaltılarda sırf istihbarat toplayabilmek veya başka sebeplerle, işkence metodlarına başvurmalarının, binlerce Amerikan askerinin ölümüne yol açtığı iddiasında.

Alexander, sorgulamalarda karşıdaki şahısın güvenini kazanarak ve işkenceye başvurulmamasının daha iyi istihbarat sağlanmasına yol açtığını tecrübeleri ile tespit ettiğini söyledi.

Irak'taki El Kaide lideri Musab Zarkavi'nin, sorgulamada güven kazanma ve ikna metodunun kullanılması ile yakalandığına dikkat çeken Alexander, Ebu Gureyb, Guantanamo ve diğer gözaltı ve sorgulama merkezlerindeki işkencelerin dünyanın her yerinden savaşçıların intikam için Irak'a gelmelerine yol açtığını ve sonuçta daha fazla Amerikan askerinin öldüğünü belirtti.

Sorgulamalarda işkencenin ters teptiğini ileri süren Amerikalı eski başsorgucu, bu sebeple elde edilebilecek bir çok istihbari bilgiye sahip olamadıklarını, böylece bombalı saldırıların önceden etkisiz hale getirilemediğini ve bunun da çok sayıda Amerikan askerinin ölümü ile neticelendiğini vurguladı.

Irak'taki başarıları sebebiyle Bronz Yıldız ödülü alan Matthew Alexander, Irak'ta üç binden fazla Amerikan askerinin öldüğünü belirterek "Sorgulama ve gözaltılarda işkence yapılmasaydı, Irak'taki kayıplarımızın en az yarısı gerçekleşmeyecekti" dedi.

Irak'ta görev yaptığı dönemde en büyük başarılarının Musab Zarkavi'nin yerinin tespit edilerek etkisiz hale getirilmesi olduğunu söyleyen Alexander, mülakatında Zarkavi'nin bir ekstremist olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullanıyor: "Biliyorsunuz, haydutluğa Ürdün'de başladı ve bir süre orada hapiste kaldı. Afganistan'a iki kez gitti. İşgal öncesinde direnişi örgütlemek için Irak'a döndü. Altın kubbeli caminin bombalanmasının arkasında Zarkavi var. Bombalamadan sonra, Sünni ve Şiiler arasında iç savaş başladı. Onun fikrine göre, bombalı saldırılarda Şii siviller hedef alınırsa, Amerikalılar iç savaşa çekilebilir ve Irak'tan ayrılmaya zorlanabilirdi."

Bombacıların bulunduğu bir eve yapılan baskın sırasında yakalanan Ebu Hadir'in sorgulamasını bizzat kendisinin gerçekleştirdiğini anlatan Alexander, başlangıçta hiçbir istibarat alamadığını ancak ne zaman güvenini kazanmaya ve aynı dilden konuşmaya başlayınca zanlının çözüldüğünü ve içini dökmeye başladığını ileri sürdü.

İmam Ebu Hadir'in güvenini kazanabilmek için Kur'an-ı Kerim okuduğunu söyleyen Alexander, "Daha çok Kur'an hakkında konuştuk. İnanç ve dinine saygı gösterdim. Sünni Iraklıların davasına saygı duyduğumu ve işgalden sonra durumun zorluğunu anladığımı ifade ettim." dedi.

Alexander, mülakatında şunları anlattı:

Şİİ MİLİSLERİN SALDIRILARINDAN KORUNMAK İÇİN EL KAİDE'YE KATILDILAR

"Hadiri Iraklı. Irak işgali öncesinde hükümette çalışmış, sonra işini kaybetmiş. İşgalle birlikte işini kaybeden Iraklılar, El Kaide'ye katılmış. El Kaide'ye katılanlarının hepsinin ekstremist olduğu görüşü doğru değil. Sebep bu değil. Sünnilerin el Kaide'ye katılışlarının sebepleri farklı ve değişik. Bazıları ekonomik. Bazıları sosyal. Bazıları aşiret etkisi ile. Sünni Iraklıların büyük bir çoğunluğu, kendilerini Şii militanların saldırılarından korumak için direnişe katıldı.

Sorguladığım Sünni Iraklıların, Saddam'a karşı hiç sevgileri yoktu. Ondan nefret etmişlerdi. Birçoğu Baas partisi üyesi, çünkü Saddam döneminde iş sahibi olmak için partiye üye olmaları gerekiyormuş. Saddam'ın gitmesine memnun da olmuşlardı. Fakat aynı zamanda, petrolün geleceği ve zenginlikleri konusunda endişelilerdi. Saddam sonrasında böylece pek çoğu Irak'ta bir çeşit Sünni rejim kurabilmek için el Kaide'ye katılmışlar.

KORKTUKLARI İÇİN ZARKAVİ'YE İTAAT ETMİŞLER

Sorgulananlardan bir çoğu Zarkavi'nin bombalama eylemlerine bir şekilde katılmışlar veya yardım etmişler. Ancak pek çoğu onun ideolojisine inanmamışlar. Sorgulananlardan birinin adı Ebu Ali idi ve imamdı. Direnişe katılmış çünkü en iyi arkadaşlarından biri Şii militanlardan tarafından öldürülmüş. Kendini korumak için El Kaide'ye katılmış. Hatta bir seferinde ölümüne bombacı olmak istemiş. Fakat en sonunda bana, 'Matthew, Şii sivillerin bombalanmasının doğru olduğuna inanmıyorum. Annem Şii. Irak'ta Sünniler ve Şiiler arasında tarih boyunca evlilikler olmuş. Fakat Şii militanlar yüzünden bu duruma zorlandık. Bir şekilde kendimizi korumaya almak zorunda kaldık' dedi.

Zarkavi, birçok bombalama eyleminin sorumlusu. Hatta bu eylemleri doğrudan planlamamış. Sivilleri hedef alacak bombalı eylemleri yapmaları için diğerlerini yönlendirmiş veya ilham vermiş. Bizi Zarkavi'ye ulaştıran kişi Ebu Hadir oldu. Bizi Zarkavi'ye ulaştırdı, çünkü onun ekstremist ideolojisini reddetmişti. Ve ayrıca ona söz vermiştim. Bu tip ekstremistlere karşı, Amerikalıların Sünni Iraklılarla birlikte çalışacakları ve bunun için görüşme zemininin bulunabileceği sözünü verdim.

Ebu Hadir, Zarkavi'yi tamamen reddediyordu ve sonunda Irak'ın geleceği için Zarkavi'nin ölmesinin, en iyisi olacağına karar verdi.

Sorgulamayı yaptığım hapishaneden ayrılacaktı. Onunla altı saat konuştum ve bana bazı bilgileri vermesini sağladım. Ancak son 30 dakikaya kadar bizimle birlikte çalışmaya ve davasını satmaya razı olmadı. Bir başka hapishaneye nakledildi. Ebu Gureyb veya bir başka hapishaneye.

Son 30 dakika içinde çözüldüğünü hissettim. Beynimde çalışan saatin tik taklarını duyabiliyordum. Ve bu kişinin bizi Zarkavi'ye götüreceğini bildim. Bildim çünkü, onu izliyordum. Haftalardır sorgulamalarını monitorden izledim.

Bombacıların bulunduğu bir eve yapılan baskın sırasında yakalandı. Evde beş kişi yakalanmıştı. Ekibim bu beş kişiyi sorguladı. Bombacılar, askerlerimiz tarafından öldürülmüştü. Baskın çok heyecanlı ve cesaret işiydi. Uzun süre orada kazara bulunduğunu iddia etti ve öyle davrandı. Eve bir düğün çekimi için geldiğini iddia edip durdu. Şüphesiz yalan söylüyordu. Ancak onu izlerken bunun çok önemli bir kişi olduğunu farkettim ve bu kişinin bizi El Kaide'nin üst yönetimine çok yakın olması gerektiğini sezdim.

Son 30 dakikada bir kumar oynamaya karar verdim, risk alacaktım. Sorgulamaların bir kısmı risk almadır ve bundan korkmamak gerek. Son 30 dakika içinde birine, kendisini çok yakın olduğunu bildiğimi kendisine söyledim. Bu kişinin ismini bana verirse ve bana güvendiğini gösterirse, ona yardım edebileceğimi söyledim. Aslında aklımda belirli bir kişi yoktu. Fakat bana inandı, şu anda el Kaide'nin Irak lideri ve Zarkavi'nin sağ kolu olan Ebu Eyyup el Masri'nin arkadaşı olduğunu söyledi.

Böylece El Kaide'nin üst yönetiminden olduğunu ortaya koydu. Zarkavi'nin manevi danışmanının arkadaşı olduğunu itiraf etmesi için ise iki haftanın daha geçmesi gerekti. Zarkavi'nin manevi danışmanı Şeyh Ebu Abdul Rahman idi, bu kişi bizi Zarkavi'ye götürdü. Bize sadece Ebu Rahman'ın ismini söylemekle kalmadı, Zarkavi ile ne zaman görüşeceğini nasıl bileceğimizi de, söyledi.

Ebu Rahman, Bağdat'ta evinde idi. Manevi danışmandı. Zarkavi; Ebu Hadir ve Rahman gibi Iraklı imamları Şii sivillere karşı bombalı saldırılarını meşrulaştırmak için kullanıyordu. Bu yardımlar karşılığında, bu kişiler de El Kaide'den para ve silah alıyorlardı. Böylece yaptıkları işlerin maddi karşılığını almış oluyorlardı.

Ebu Rahman'ı takip ettik. Bu operasyon bir geniş ekip işi. Büyük bir örgütlenme. Biliyorsunuz Bağdat'taki trafik kalabalık ve yüksek binalar var. İnsanları takip etmek zor. Takip ederken bir ara kaybettik. Fakat iki hafta sonra tekrar bulduk ve takip ettik. Otomobil değiştirme taktiği olduğunu biliyorduk. Belirli bir tip otomobile bindiğinde, Zarkavi ile görüşmeye gideceğini anladık ve öyle de oldu.

Bir odada hepimiz TV ekranından izliyorduk. Otomobil Irak'ta kırsal kesimde bir eve gitti. Evin içine girdiğini televizyon ekranından gördük. Bekledik. F-16 uçakları bombaları attığında ev patladı. Bu sırada, odadakiler sevinç çığlıkları attı, ancak Zarkavi'nin içeride olduğundan emin değillerdi. Fakat ben yüzde yüz Zarkavi'nin evde olduğunu biliyordum.

Canlı olarak yakalamak isterdik. Çünkü sorgulayıp istihbarat temin edecektik. Bunun için planlarımızı da hazırlamıştık. Ancak komutanlık bombalanmasına karar verdi. Çünkü eve gidene kadar zaman geçecekti ve bu süre zarfında kaçabilirdi. Daha önce böyle bir durumda kontrol noktasından kaçarak kurtulmuştu.

Irak'ta iken yabancı savaşçılarla ilgilendik. Bazıları bombacı olarak eğitilmişti. Eylemlerini gerçekleştirmeden onları yakalayabilirdik. Her taraftan Irak'a yabancı savaşçı geldi. Yemenden, Kuzey Afrika'dan, Suudi Arabistan'dan. Her yerden geldiler. Bu yabancı savaşçıların Irak'a gelmelerinin birinci sebebi Ebu Gureyb, Guantanamo'da yapılan işkenceler ve bunlarla ilgili haberler.

Sorgulamalarını yaparken, bizi iki yüzlü olarak gördüklerini gözlerinden anlayabiliyorduk. Onlara göre açıkladığımız ideallere uygun yaşamıyorduk. Özgürlük, bağımsızlık ve adaleti savunduğumuzu söylüyorduk, fakat onlara göre öyle davranmıyorduk. İnsanlara işkence yaptığımız zaman, bu ideallere uymamış oluyoruz. Ve bu da onlara El Kaide'ye katılmaları için büyük bir teşvik oluyor.

Müslüman ve Arap kültüründe, utanç çok önemli. İnsanlara işkence ettiğimizde, bu onlar için büyük bir utanç oluyor. Bu utanç sebebiyle El Kaide'ye katılıyorlar ve Irak'a geliyorlar.

Bize, işkence veya terörist saldırılardan birini tercih etmemiz öğretildi. Ancak üçüncü bir yol olabileceği söylenmedi. Belki de işkence yapmadan daha iyi bir sorgulamanın bir üçüncü yolu olabilirdi. Böylece bir süre sonra ekibimle yeni sorgulama usulleri geliştirdik."


Dünya Bülteni



Bu haber 432 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,214 µs