Yetkin “kokuyu aldı!”

Murat Yetkin gündeme ilişkin yazıları ile takdir toplayan bir gazeteci. Radikal Gazetesi’nin Ankara temsilcisi olan Yetkin, kendisini tanıyanlarca demokrat olarak bilinir. Üstelik çatısı altında çalıştığı gazete de sosyal demokrattır. Özellikle AB ve insan hakları çerçevesinde çok özenli yayın yaparlar. Mesela gazetenin yönetmeni İsmet Berkan, Antalya’daki Almanların kilise hakkı için günlerce yazı yazmıştı. Kitlelerin dini hassasiyetlerine yaklaşımları göz dolduruyor.

Ancak bir gün geldi ki Yetkin’i demokrat bilip yakından takip edenler, DSP’nin karakutusu olarak bilinen Hüsamettin Özkan’ın Nisan ayında Habertürk’te söylediklerini duyunca hayal kırıklığına uğramış olmalı. Zira Radikal gazetesinin 18.4.2006 tarihli sayısından alıntılarsak, bakın Özkan programda ne demiş: “Murat Yetkin benim makamıma geldi. 29 Ekim'de paşaların kendisine "Ecevit gitsin, Özkan gelsin" mesajı ilettiklerini söyledi. Ben bunun doğru olmadığını, medyaya yansımaması gerektiğini söyledim. 'Ecevit'e bunu aktarmak istiyorum' dedi. Ecevit'e de söyledi. Ecevit "Emekli paşalar mı" diye sordu. Yetkin "Hayır" dedi, isim vermedi. Ecevit "Allah Allah" dedi. Bir gün sonra bu, manşetten verildi. Ecevit de bunu grup toplantısında gündeme getirdi. Bir ay dört gün sonra istifam istendi.”

Daha sonra Altaylı Yetkin’i topa tutmuş ve “bir gazeteci işini yapmalı kuryelik değil” anlamına gelen serzenişlerde bulunmuştu. Yetkin de Altaylı’yı okumamakla suçlayan yazılar yayınlamış ve kendini savunmuştu. Ancak o savunular şu gerçeğin yanıtını vermiyordu: “Bir gazeteci önemli bir haber yakalar ve onu manşetten verir. Bu haber için çeşitli görüşmeler yapar. Ancak askerlerin “çekilin” mesajını Başbakan’a iletmez. Bu başka bir iştir!”

Bunları neden anlatıyoruz? Yetkin Genelkurmay ile “sıcak ilişkileri” bulunan bir gazeteci. Yani Genelkurmay’daki haber kaynakları güçlü.

Ee ne olmuş, diyebilirsiniz. Ancak Yetkin’i bu yönü ile tanıyıp da bugünkü yazısını okursanız, “ne olmuş” demezsiniz. Yetkin Genelkurmay Başkanı’nın “bana sormadılar” serzenişi il ilgili yazdığı yazıda Genelkurmay’a bilgi gittiğini, o halde Büyükanıt’ın neden böyle söylediğini sorguluyor. Yetkin’in yazısından alıntılayalım: “Genelkurmay'a dışişlerinden bilgi verildiyse bu çıkışı neden yapmak ihtiyacı duydu? Acaba Büyükanıt, böyle önemli bir çıkışın kendisine son anda tebliğ edilmiş olmasındansa, oluşmaya başladığı andan itibaren karar mekanizmasının içinde Genelkurmay'a yer verilmediğini mi vurgulamak istedi bu tepkisiyle?”

Yetkin, bu sorunun yanıtını “Büyükanıt'ın tepkisinin resmen görüşü alınmaktan yerine, bilgi vermekle sınırlı tutulmasına olduğu çıkarılabilir” şeklinde veriyor, ancak hükümete karşı kullandığı üslup biraz sert. Yetkin, hükümetin “Kıbrıs şirinlik operasyonu” kararını adeta kurumlardan “kaçırır gibi” aldığını belirtiyor. Ayrıca hükümetin bunu “askerlere rağmen yapıyoruz” şeklinde bir propaganda unsuru olarak da kullanmak isteyebileceğini belirtiyor.

Öte yandan ekliyor: “Bu durumun zaten laiklik konusunda gerilimler yaşayan hükümet, asker ilişkilerine, yeni bir gerginlik unsuru kattığı da görülmelidir. Hükümetin, AB Konseyi tepkisinin Komisyon kararlarından daha da sert çıkmaması için başvurduğu Kıbrıs 'şirinlik' operasyonunun belki bu hedefi sağlayacağı, ancak ötesinde bir sonuç getirmesinin güç olduğu görülüyor. Ama bu nedenle hükümet-asker ilişkilerinde ortaya çıkan yeni gerilim, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi siyasi havayı, mutlaka muhalefetin de katkısıyla daha da ağırlaştıracağına kesin gözle bakabiliriz. İlk Milli Güvenlik Kurulu toplantısı tartışmalı geçeceğe benziyor.”

Yetkin “koku”yu almış. Hadi hayırlısı…