Çok ciddi 'saldırı' istihbaratı

4 Aralık 2008 14:00 tsi
Jerusalem Post gazetesi manşetten duyurduğu haberinde ‘İsrail İran’ı vurmaya hazırlanıyor’ diyor. Bu tür haberler son iki yılda sık sık basına yansıdığı için artık önemsenmeyebilir. Ancak iyibilgi uyarıyor: Bu çok ciddi bir saldırı istih

Bu tür haberler tam iki yıldır dünya gazetelerinin manşetlerinden düşmüyor. Bu yüzden bugün İsrail’de yayınlanan Jerusalem Post gazetesinin manşetine taşıdığı duyum haberi de diğer haberler gibi değerlendirilip önemsenmeyebilir. Ancak şunu hatırlatmakta fayda var: Geçmişte çıkan İsrail’in İran’a saldıracağına ilişkin haberler de önemli oranda gerçekliği yansıtıyordu. En azından amacı. Bu amacın gerçekleşmemiş olması Tel Aviv’deki ordu karargahında plan yapılmadığı anlamına gelmiyor.

Son iki yılda İran ile ilgili çok haber çıktı. Ancak takip edenler bilir: Durumun kritik olduğu iki zaman dönemi sözkonusu. Birincisi ABD’nin bizzat İran’ı cezalandırmaya karar verdiği dönem. Yani ilk kez krizin başladığı 2004 yılı. Irak’ta henüz duvara toslamamaış olan Amerikan yönetimi İsrail’le birlikte gizliden gizliye yürüttükleri görüşmelerde İran’ın nükleer faaliyetlerini masaya yatırdı. Ancak Irak’ta işler istendiği gibi gitmeyip, üstelik rüzgar terse dönünce ABD’nin önceliği Irak oldu. Üstelik Tahran Washington’a kendisine yönelik bir saldırı olması halinde Hürmüz boğazını kesmekten, İsrail’e zarar vermeye ve önemlisi Irak’ı cehenneme çevirebileceği mesajını güçlü bir şekilde gösterdi.

İran’a yönelik bir saldırının ikinci önemli dönemeci geçtiğimiz Mayıs ayında yaşandı. Bu kez Irak’tan istediğini alamayan ve tek yanlı davranışlardan kaçınma kararı alan ABD’nin İsrail’i yalnız başına bırakması Tel Aviv’i harekete geçirdi. ABD, AB ile anlaşarak İran’a müdahalede bulunmayacağı noktaya gelirken, AB de daha fazla izolasyon konusunda Washington ile mutabık kaldı. İsrail bunun üzerine “yalnız yaparım” dedi. Çünkü ABD’de iktidar değişim süreci başlamış, kısmen açık olan kapı giderek kapanmaya başlamıştı. İsrail’in Mayıs ayında Akdeniz’de 250 F-16 ile gerçekleştirdiği tatbikat ile ABD Genelkrumay Başkanı’nın İsrail’in başkentinde “bizden habersiz adım atmayın” uyarısı aynı döneme denk gelir. Böylece ikinci eşik de ABD’nin telkinleriyle aşılmıştı.

Şimdi anlaşılan üçüncü tehlikeli döneme giriyoruz. Zira İsrail Obama’nın koltuğa oturacağı 20 Ocak’ı geri dönülmez bir zaman dilimi olarak görüyor olabilir. En azından batılı kaynaklar buna işaret ediyor. İşte bu yüzden dünya dikkatini İsrail’e çevirmiş durumda. Zira geçtiğimiz hafta mayıs ayından sonra ikinci kez Amerikan yönetimi İsrail’i tek başına hareket etmemesi konusunda uyardı. İsrail Başbakanı Olmert ise “beni uyaran kimseyi hatırlamıyorum” diyerek bu söylentilere yanıt verdi. Bu İsrail yönetiminin “dur” ihtarına verdiği bir yanıt mıydı? Bunu zaman gösterecek.

Jerusalem Post gazetesinin manşetine taşıdığı “İsrail İran’a yönelik saldırıya hazırlanıyor” haberi işte bu yüzden önemli. Gazetenin haberine göre ''Washington'un İran'a saldırıya yeşil ışık yakmaması'' üzerine İsrail'in tek başına harekete geçme kararı aldığı belirtildi. Galiba riskli bir sürece giriyoruz. İsrail dünyanın baskısına boyun eğerek kararından geri adım atabilir. Ya da atmayabilir. Atmazsa zor bir dönem Ortaoğu’yu bekliyor demektir.

Elbette o zor dönem Türkiye’yi de bekler bu durumda. Washington Post’un kıdemli yazarlarından Charles Krauthammer’in söyledikleriyle bitirelim: "İsrail, İran nükleer tesislerine saldıracağı zaman, Irak hava sahasını değil, Türkiye hava sahasını kullanacaktır. Tam da, 2007 Eylül ayında Suriye'yi bombaladığı gibi."

www.iyibilgi.com özel

Bu haber 2,281 defa okundu.