En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Bana kızma kendi cehaletine yan!



Ertuğrul Özkök’ü üzmüşüm... ‘Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu haç çıkarabilir mi?’ sorusuna, Bardakoğlu’ndan son derece seviyeli bir cevap gelmiş, ama başkalarından gelen cevaplar o kadar seviyeli değilmiş.

İsterseniz kendisi anlatsın:

‘Evet o soruyu sorma gafletinde ve hatta dalaletinde bulundum. Dedim ki: ‘Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu haç çıkarabilir mi?’ Ben bir soru sordum ve cevabını aldım. Onun fikri öyle, benimki böyle. Ama başkalarından gelen cevaplar öyle seviyeli değildi. Her zaman olduğu gibi cevap fikirle, görüşle değil, bildikleri tek lisanla, yani hakaret ve küfürle geldi. Cahilliğim mi kalmadı, dalalet içinde olmam mı... Aptallığım mı, pervasızlığım mı...’

Böyle devam edip gidiyor...

Özkök sayıca az bulduğu bu küfürbazları bir de ‘azgın, yaygaracı ve despot’ olmakla suçluyor. Bu yaygaracılar, o kadar yaygaracı, o kadar gürültücü imişler ki, hemen öteki insanları sindiriyorlarmış.

Kimi kastettiğini aramaya kalkışmayın, o ‘yaygaracı’ benim.

Evet, küçük çaplı bir yaygara kopardım, iyi de ettim, ama ‘fikir’e küfürle karşılık vermedim. Hakaret ettiğimi de hatırlamıyorum.

Kaldı ki, ortada tartışmayı hakedecek bir fikir de yok.

Özkök ‘Diyanet İşleri Başkanı bir jest yapsın, haç çıkarsın’ önerisine fikir diyorsa, bu onun saflığına ya da kötü niyetine değil, cehaletine işaret eder.

Ben sadece bu fikrin ‘fikir’ olmadığını söyledim.

Bunun fikir olmadığını, ‘din’le ilişkisi sınırlı ortalama her okur-yazar bilir.

Çünkü ‘teslis’le ‘tevhid’ arasındaki farkı bilir.

Çünkü, iki dini ayrı gerçeklik düzlemine oturtan şeyin bu fark (teslis ve tevhid farkı) olduğunu bilir.

Hálá aynı görüşteyim:

Kendisini ‘söz söyleme mevkii’nde görenler, en azından temel meseleleri bilmek, ‘din gerçekliği’ konusunda fikir sahibi olmak zorundadır.

İnanmasa da zorundadır. Din düşüncesinden neşet eden değerleri geri ve ilkel bulsa da zorundadır. Hayatını birtakım dogmalar ve değişmezlerle tanzim etmese de zorundadır. Bir şeye bağlanmayı rasyonaliteyle bağdaştırmasa da zorundadır.

Ertuğrul Özkök bilmiyor.

Bilmemeyi, yani ‘echel’ pozisyonunu avantaj sanıyor.

Bu sadece Özkök’ün problemi değil... Türkiye’de dinle arasına mesafe koyarak kendisini ‘modern’ ve ‘çağdaş’ kılan bir kesim var. Ne kadar kavram ve terminoloji cahiliyseniz, din düşüncesinden ne kadar uzaksanız, ‘ortak değerler’ konusunda ne kadar az şey biliyorsanız o kadar modern ve aydınsınız.

Tabii bilmek de her zaman değer ifade etmiyor.

Darbeleri ‘iyi’ ve ‘kötü’ diye tasnif ediyorsanız, ‘otorite’yle ilişkinizi demokratik bir zemine oturtmamışsanız, ‘Türkiye’nin geleceği yalnızca hukuktan mı ibarettir?’ şeklinde cümleler kuruyorsanız, ‘Andıç’ belgelerine dayanarak meslektaşlarınızı hedef gösteriyorsanız aydın ve entelektüel de olamazsınız. Sadece, ‘malum sosyolog’ gibi, didon sakal bırakan, gözlük takan, ağzı laf yapan sıradan bir okur-yazar olursunuz ki, Türkiye’de bunlardan mebzul miktar var.

Hem, başkalarını ‘seviyesizlik’le suçlayan Özkök bakalım ne kadar seviyeli?

Hadi ‘azgın azınlık, yaygaracı, despot’ ifadelerini görmezden gelelim... Periyodik aralıklarla yazdığı ‘28 Şubat güzellemeleri’ni de unutalım...

Peki, Atilla Yayla’yı güya muaheze eden ‘Keşanlı Galileo’ yazısı çok mu seviyeliydi?

Ne seviyesi?

Bu konuda konuşacak en son kişi Ertuğrul Özkök’tür.



Bu yazı 749 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,773 µs