Adamlar haklı: Avrupa eskidi ve köhnedi. Pırıltısı kalmadı. Tadı kaçanlar artık başka yerlere kaçıyorlar, fakat birbirlerine de o kadar kızıyorlar ki, biri Dubai'ye gidiyor biri Los Angeles'e, en uzak noktalara...
Şaka, şaka. Avrupa'da elbette tarih var ama zengin Arap ve hışır Amerikan görgüsüzlüğü yok. Köklü kültür var, ihtişam arama.
Bu Serdar'la Oray da elele verip bana büyü mü yaptırdılar nedir, Paris'ten soğudum.
Paris çok gürültülü ve çok kalabalık. Sıcakta da hiç mi hiç çekilmediğini yeniden gördüm son gittiğimde.
Eskiden tenha ve sakin miydi? Hayır. Tıpkı bunun gibi, Hogart'ın on sekizinci yüzyıl Londra resimlerine bakınız, Piccadilly'de amansız bir at arabası ve üç köşeli şapkalarıyla insan kalabalığı göreceksiniz, o zamanlar da tıklım tıkışmış...
Kalabalığın, seslerin ve kokuların, ışıkların eski tadı yok.
Turist sayısı çok arttı, çok çok arttı. Çünkü refah yükseldi. Turizmin 'mevsimi' de kalmadı, pek pek ocak ve şubat aylarında azıcık tavsıyor, onun dışında müzelere falan artık itiş kakıştan ve kuyruklardan kolay kolay girilemiyor bile... Ortalık her mevsimde binlerce Japon kaynıyor... Otuz beş yıl önce Türk görsek boynuna sarılırdık, şimdi Rivoli Sokağı'na, Opera yakınlarına falan çok mecbur kalmadıkça uğramamaya bakıyoruz. Hele şu ünlü Galeries Lafayette mağazası, Türkçe anonslarıyla Gima'nın Paris şubesine döndü.
Artık kahvehanelerde uzun boylu oturulmuyor, Ertuğrul Özkök'ün gençliğinde La Choppe Parisienne kahvesinde yaptığı gibi Türkiye kurtarılmıyor... Artık kahveler yalnızca 'soluklanma yerleri' olarak kullanılıyor. Sol ölünce oralarda artık birtakım sakallı mütefekkirler, kızıl atkılı ve ateş gözlü delikanlılar, dergi satan ya da bildiri dağıtan delişmen kızlar da yok. Les Deux Magots ya da Flore gibi 'entel mekanlarında' yazar çizer yok, Sartre'ı ya da Hemingway'i göreceğini sanan ve asla sigara içmeyen aptal Amerikan karıları var... Sigara içilen bölümde oturuyorsun, bir süre sonra kapıdan Albert Camus değil, pek pek Enis Batur giriyor.
Büyük sermaye küçük sermayeyi yuttu. Fnac ve Virgin gibi dev şirketler, sokak arası kitapçılarını, plakçılarını öldürdüler. Gezinirken takılmak, sayfa karıştırıp göz gezdirmek falan yok, bir köşeyi dönünce ummadığın, bilmediğin şirin dükkancıklarla karşılaşmak yok artık, açılış saatini kollayıp yüzlerce kişiyle birlikte büyük mağazanın merdivenlerine saldıracaksın... Paris'in şiirini böyle yediler.
Ceket giyen yok be! Palto giyen yok, pardesü giyen yok, manto giyen kadın kalmadı.
Yazın herkesin elinde bir plastik su şişesi, üstünde 'büstiyer', kıçında şort; kışın herkesin sırtında sentetik anorak...
Oysa bir sinema çıkışında, ışıklar tıpır tıpır yanmaya, yağmur da çiğil çiğil yağmaya başlamış, yanındaki kadının ürperip koluna girmesi, senin de mantosunun üzerinden onun sırtını okşaman ve elini tutup kendi paltonun cebine sokman ne demektir, bilir misin?
Bu Paris benim bildiğim Paris değildir. Bu İstanbul'un benim bildiğim İstanbul olmadığı gibi.
Çünkü benim bildiğim Paris'te cep telefonuyla konuşulmaz, Internet'e girilmez ve DVD seyredilmez. Ermeni görünce de kaldırım değiştirilir ki tatsızlık çıkmasın.
Benim bildiğim Paris'te, Buci Sokağı'nda Globe kitapçısının vitrininde gizli gizli Pravda Gazetesi'ne bakılır, bir yandan da sağa sola bakılır, çevrede başka Türk olmasın.
Dünya daha geriydi ama daha bir şiiri vardı.
Hadi oradan kart şişko, ahın gitmiş vahın kalmış, kabahati yirmi birinci yüzyılda arıyorsun!
Elbette bu yazının da Karaoğlan'ın cenaze törenine katılan Zonguldaklı kömür işçilerine bir faydası yoktur. Solu birleştirmez, başbakanın cumhurbaşkanı olmasını da önlemez. Ne yapalım, millet ya biftek bonfile yazıyor ya da kocasıyla nasıl evlendiğini, ben de kendi derdimi yazdım.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle