En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Yolun sonuna doğru



ABD Başkanı George W. Bush'un yüzü iyice asıldı. Bunun sebebi belli: Geminin batmakta olduğunu farkeden yolcular kendilerini güverteden aşağıya bırakmaya başladı. Düne kadar arkasında sımsıkı saf tutan siyasî yoldaşları, işbaşına getirdiği bürokratlar, sorumluluk paylaştığı silâh arkadaşları, hatta ailesinin fertleri, teker teker ortaya atılıp araya mesafe koyma çabasındalar.

Bush'un yüzü asılmasın da kimin asılsın?

Siyasîlerin yanlışlığının ceremesini bütün ülke çekiyor. Çok değil, 2000 yılı öncesine kadar, ABD, bütün dünyanın saygı duyduğu bir süpergüçtü. Dünyanın tek kalmış süpergücü... ABD'ye bakıp kendisini Avrupa Birleşik Devletleri tarzında yeniden biçimlendiriyordu Avrupa... Sovyetler Birliği'nin çöküşünü sağlayan ABD, 'Demir Perde'den kaçanların iltica-yeri haline dönüşmüştü; Orta ve Doğu Avrupa ile Orta Asya ülkeleri ABD gibi olmaya çabalıyordu... Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi kavramları Amerikan yorumuyla yaygınlaştırmaya yarıyordu küreselleşme ve Kıta Avrupası'nın 'lâiklik' anlayışı yerini ABD'nin 'seküler' uygulamalarına bırakıyordu.

Bush bu süreci daha başlangıcında sakatlayan kişidir.

Kısa sayılabilecek bir süre önce, ABD'nin en yakın müttefiği olduğunu bildiğimiz İngiltere'de, saygın bir kamuoyu araştırma firması olan YouGov'un yaptığı ve muhafazakâr The Telegraph gazetesinde yayımlanmış bir anketin sonuçları, Amerika'nın imajının ne denli ciddi yaralar aldığını açıkça gösteriyor. İslâm Dünyası'nı anti-Amerikancı olmakla suçluyor ya ABD, esas kaygı duyması gereken süreç YouGov anketine yansımış durumda: ABD'nin en yakın müttefikleri 'Amerika-karşıtı' hale dönüşüyor.

“ABD'nin dünyanın bugün karşı karşıya bulunduğu sorunlarla akıllıca başetme kabiliyetine güven duyuyor musunuz?” soruna, İngilizler'in sadece yüzde 1'i, “Çok güven duyuyorum” cevabını vermiş. “Az”, “Çok az” ve “Hiç duymuyorum” diyen İngilizler'in toplam oranı yüzde 68...

Anketin diğer sonuçları daha da göz açıcı. İngilizler'in yüzde 74'ü ABD'nin izlediği politikaların Ortadoğu'da ve Arap Dünyası'nda istikrarsızlığa yol açtığı kanaatinde. “ABD'yi dünya için 'umut kaynağı' olarak görüyor musunuz?” sorusuna “Evet, görüyorum” diyenler yüzde 11 iken, yüzde 77 “Hayır, görmüyorum” cevabını vermekte.

İnsanlar bu hayal kırıklığını kendilerine yaşatanın George W. Bush olduğunun da farkındalar. Nitekim, Baba Bush bile bugünlerde oğlunu eleştirmekten geri durmuyor. İngilizler'in yalnızca yüzde 1'i, “Bush büyük bir lider” derken 'Korkunç kötü' (yüzde 43) ve 'çok zayıf' (yüzde 34) görenler çoğunlukta. “Başkan Bush dünyaya daha fazla demokrasi götürmek için yola çıksa bunu doğru biçimde yapacağından emin misiniz?” sorusuna “Evet” diyenler yalnızca yüzde 9, “Hayır, değilim” diyenler ise yüzde 76... “Bush'un dünyaya demokrasi getirme iddiası samimi mi, yoksa Amerikan çıkarlarını korumanın bir kılıfı mı bu?” sorusuna alınan cevaplar da ilginç: Yüzde 15 “Samimi olarak bunu istiyor” derken, yüzde 72 “Bu, Amerikan çıkarlarını korumanın kılıfı” demekte... (Vanity Fair, Ekim 2006).

İtibarı böylesine yerlerde sürünen bir lidere sahip, bu yüzden de güvenilmeyen bir ülke ABD; böyle bir ülkenin 'tek süpergüç' statüsünün bulunması giderek global bir tehdite dönüşüyor. Nitekim, İngilizler'in yüzde 65'i “Dünya için esas tehdit ABD” görüşüne gelmiş durumda. ABD'den çıkan aykırı sesler, Bush ve yönetimine yönelik sert eleştiriler, Amerikalılar'ın bu durumdan artık iyice rahatsız olduklarının işareti.

Bush'un yüzü yolun sonuna yaklaşıldığı için asık.



Bu yazı 703 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,533 µs