BEN ki, "derin devlet", "kayıp silahlar" falan gibi tatsız bir sürü hikáyenin çağrışımlarıyla dopdolu hale gelmişlerdenim.
Bu nedenle...
Ne kadar "ikili ilişki dehası" olsa da...
Ne kadar samimiyet vurgusu taşısa da...
Mehmet Ağar ile yan yana geldiğimde...
Onun beni kaçınılmaz biçimde etkileyen insancıllığına ve şefkatine kendimi tam olarak kaptıramıyorum.
Çünkü... Susurlukun, "Balıkesirin ayranıyla meşhur bir yol üstü kasabası" olmaktan öte bir anlam taşıdığını biliyorum.
Bir an geliyor, epeyce yaklaşıyorum ama birden bir ses benim kendimi ondan uzak tutmam gerektiğini fısıldayıveriyor.
Ne adına? Ne adına olacak "ora"da çekilen bütün acılar adına!
Dikkat! Dikkat!
Bu sadece benim değil, neredeyse tüm Türk okumuş yazmışlarının yazgısı haline gelmiştir.
Bizim gür bir sesle "Helal olsun Mehmet Ağara" diye haykırabilmemiz için çok fazla şeyin değişmesi gerekir.
İşte buradan haber veriyorum: Galiba çok fazla şey değişiyor!
Mesela...
"Ora"nın üzerine bir demir balyoz gibi inmesi beklenen Mehmet Ağar, "ora"ya en anlayışla yaklaşan politikacı haline gelmedi mi?
Mesela...
Devletin askeri kuvvetlerinin en tepesinden gelen klasik "geri adım attırıcı" uyarı karşısında Mehmet Ağar, çatışmadan uzak ama kararlılığını koruyan bir tutum sergilemedi mi?
Mesela...
Çoktan beridir laiklik meselesi etrafındaki cepheleşme karşısında Mehmet Ağar, kimden hangi tepkiyi alacağına bakmadan demokrat ve özgürlükçü bir politik tutum sergilemiyor mu?
Peki bütün bunlar "yepyeni bir Mehmet Ağar portresi"nin doğduğunun işareti sayılmaz mı?
Bence sayılır!
Çünkü Ağar, bu yeni duruşuyla, daha şimdiden birçok kritik aşamada sınanmış ve samimiyet testinden geçmiştir.
* * *
Peki Türk okumuş yazmışlarının herkeslere tanıdığı "değişme" ve "gelişme" hakkı, neden Ağara tanınmasın ki?
Mesela... Baykal, bir "Çelik Bilek" haline gelerek değişti ve de bizler bunu sorgulamaksızın sineye çekmedik mi?
Mesela... Erdoğan "en hızlı ABci" gömleğini giyerek değişti ve gelişti... Bizler buna neredeyse razı hale gelmedik mi?
O halde neden Ağarın sergilediği yaklaşım farklılığına karşı içimizde bir kuşku taşıyacakmışız ki?
Eğer her şeye rağmen...
"İyi ama boşuna mı söndürdük lambaları" falan diyenlerden ve içinde hálá bir burukluk taşıyanlardansanız...
Sizi anlarım.
Ama lütfen siz de beni anlayın.
Gürtunaya İsİm önerİlerİ
Gazete ilanlarıyla partisine isim arayan Ali Müfit Gürtunaya bir kıyak yapalım ve birkaç isim önerisinde bulunalım:
1- Türban Üstü Şapka Partisi (Amblem olarak Gürtunanın eşi Reyhan Hanımın bir süre önce model olarak sunduğu türban üstü şapkanın o korkunç silueti kullanılabilir).
2- Seçime Kadar İdare Partisi (Amblem olarak saat kullanılabilir. Saat, seçim iyice yaklaştığında en uygun partiye topluca iltihakı simgeleyecektir).
3- Paramız Var Partisi (Amblem olarak tabii ki bol sıfırlı eski banknotları öneririm. Böylece yeni partinin en büyük kozunun, Gürtunanın paraları olduğu yeterince vurgulanmış olacaktır.)
4- Sürekli Gülüş Partisi (Amblem olarak telefon mesajlarındaki gülme işaretini öneriyorum. Böylece Gürtunanın her durumda gülümseyerek kazanç elde edeceğini zannetmesine de bir karşılık verilmiş olacaktır.)
Mehmet Alisizlik özlemi
VALLAHİ de, billahi de bayram ediyoruz!
Çünkü... Türk Sineması, "Attır bir Mehmet Ali / Garantile gişeyi" ilkelliğinden kurtulmuş durumda.
İşte "Sınav".
"Pekala Mehmet Alisiz de oluyormuş" yaklaşımının en çarpıcı örneği! Tamam, "çok süper bir film" değil ama en azından memleket çapında bir sululuğun peşine takılıp gitmemiş.
İşte "Hokkabaz"...
Sadece "Mehmet Alisizlik özlemi"ne karşılık gelmiyor. Bir yönüyle Yavuz Turgul filmleri tadında bir duyarlılığı yansıtıyor. Bir yönüyle ise Cem Yılmazın yeteneğinin ne denli çok boyutlu ve indirgenemez olduğunu kanıtlıyor.
Hatta... Bütün kusurlarına karşın "İki Süper Film Birden" bile, "Mehmet Alisiz olmaz abi çetesi"nin ne denli haksız olduğunu kanıtlıyor.
Demek ki neymiş?
Türk Sinemasına popüler filmler kazandırmak için ille de Mehmet Aliye yaslanmak diye bir zorunluluk yokmuş!
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle