Ismet Berkan
0 0 0000
Andıç'ı bir de ben yazayım
Sanıyorum tartışmayı bir kez daha Nazlı Ilıcak başlattı, haftalık televizyon programında konuk ettiği Sabah gazetesi (ve Etibank) eski sahibi Dinç Bilgin'e tarihe 'andıç vakası' diye geçen olayı da sordu.
Dinç Bilgin'in samimi açıklamalarının ardından her şey çorap söküğü gibi geldi, 'andıç'a maruz kalan gazeteciler haklı olarak konuyu ele aldılar, bu arada dönemin Sabah gazetesi yöneticisi Ergun Babahan'ın yazıları konuya yeni boyutlar getirdi.
Önce isterseniz hatırlamayanlar için olayı yazmaya çalışayım...
PKK'nın üst düzey yönetici ve 'Parmaksız Zeki' kod adlı komutanlarından Şemdin Sakık'ın Kuzey Irak'ta önce Barzani güçlerine sığınması ve ardından Özel Kuvvetler'in düzenlediği bir operasyonla Türkiye'ye getirilmesi, PKK'yla savaşta çok önemli bir aşamayı oluşturdu.
Şemdin Sakık hemen sorguya alındı ve Sakık'ın itirafları konusu basında haklı bir gazetecilik yarışına neden oldu. Neredeyse bütün gazeteciler, Sakık'ın komutasında gerçekleşen ve 33 erin soğukkanlı biçimde öldürüldüğü Bingöl katliamı konusunda söylenenlerin peşindeydi.
Ancak o ortamda iki büyük gazeteye, Hürriyet ve Sabah'a bir ifade parçası Ankara'dan sızdırıldı. Bu ifadeye göre Şemdin Sakık o sıralar ikisi de Sabah'ta yazan Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand ile İnsan Hakları Derneği yöneticisi Akın Birdal'ın PKK'dan para aldıklarını söylemişti.
Sabah'ın bu haberi nasıl değerlendirip birinci sayfasına nasıl koyduğunu Ergun Babahan yazdı. Birand da Çandar da bu haber yüzünden işlerinden oldular, kalemleri ellerinden alındı. Akın Birdal ise bir suikast teşebbüsünde ağır yaralandı, hâlâ bu saldırının izlerini üzerinde taşıyor.
Şemdin Sakık'ın bu 'itiraf'larının yayımlanmasının üzerinden fazla uzun bir süre geçmemişti ki bombayı Radikal patlattı. Bugün Hürriyet gazetesinin hafta sonu eklerinde gazeteciliğini sürdürmekte olan Ersin Kalkan, o zaman Radikal adına Şemdin Sakık'ın savcılık ifadesinin tam metnini ele geçirdi ve biz de Radikal'de bu ifadeyi tereddütsüz tam metin yayımladık. İfadede ne Çandar'ın, ne Birand'ın ne de Birdal'ın adı geçiyordu.
Yani, meslektaşlarımızın işlerini kaybetmesine neden olan, Akın Birdal'ın neredeyse hayatını kaybetmesine yol açan provokasyon, tamamen uydurmaydı!
Daha sonraki dönemde, o zamanlar milletvekili olan Nazlı Ilıcak ısrarlı fikri takibiyle bütün bu olayın Genelkurmay Başkanlığı Psikolojik Harekât Dairesi'nce planlanan ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in yazılı onayıyla yapılan bir kandırmaca operasyonu olduğunu belgeleriyle ortaya çıkarttı.
O zaman bu çeşit operasyonların adını da öğrendik: 'Andıç.' Çünkü bu kelime, altında Çevik Bir'in imzası bulunan belgenin başlığında yer alıyordu.
Bu olay, sadece Türk basın tarihine değil, modern Türkiye tarihine de kara harflerle geçti bile.
Olayda bilerek isteyerek rol alanlar olduğu gibi bilmeden ve farkında olmadan rol üstlenenler de oldu. Bunların bir kısmı pişmanlıklarını belirttiler, özürler dilediler, bazı başrol oyuncuları ise hiç sahneye çıkmadılar.
Ben kendi adıma bu komplonun ortaya çıkmasında Radikal'in çok ama çok önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Bu tartışmalar sürerken hatırlatmak istedim.
Bu yazı 1,090 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
15 Temmuz 2012
‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
-
10 Mart 2012
Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
-
25 Haziran 2011
PKK dağdan nasıl iner
-
26 Şubat 2011
1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
-
26 Aralık 2010
Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
-
2 Kasım 2010
PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
-
31 Ekim 2010
‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
-
27 Temmuz 2010
Askeri vesayetin hukuki altyapısı
-
24 Temmuz 2010
Enerji stratejimiz var mı?
-
21 Temmuz 2010
Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
-
14 Temmuz 2010
İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
-
7 Temmuz 2010
Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
-
5 Temmuz 2010
Dindar solcular
-
3 Temmuz 2010
Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
-
26 Haziran 2010
Hep aynı denklemin içine sıkışmak
-
24 Haziran 2010
Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
-
13 Haziran 2010
Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
-
6 Haziran 2010
Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
-
24 Mayıs 2010
Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
-
4 Mayıs 2010
Eski defterleri açmak...
Yorumlar
+ Yorum Ekle