En Sıcak Konular

Erdal Şafak


Erdal Şafak
0 0 0000

Kurgu ve ezber



Fotoğrafın bütünü yavaş yavaş belirdikçe, DTP'li politikacıların "Bu ateşkes öncekilerinden çok farklı. Bunun arkasında bir siyasi proje var" söylemlerinin anlamı da ortaya çıkmaya başlıyor.

Daha açıkçası, şimdiye kadar slogan düzeyinde kalan "Kalıcı barış", "Demokratik çözüm" gibi çağrıların içi dolduruluyor.

Örneğin, "Demokratik çözüm"den ne anlamamız gerekiyor? Bir an için, Öcalan da dahil veya başta olmak üzere tüm PKK'lılara af çıkarılıp siyaset yapmaları yolunun açıldığını, dağdan ineceklerin rehabilitasyonu için program hazırlanıp finansmanının sağlandığını, ana dilde eğitim hakkı verilip okullarda Kürtçe öğreniminin başlatıldığını, seçim barajının düşürüldüğünü, koruculuk sisteminin lağvedildiğini, Doğu ve Güneydoğu'da dağlara, ırmaklara, köylere kentlere Kürtçe isimlerin verildiğini varsayalım.

Güneydoğu veya Kürt sorunu bitmiş olacak mı? Hayır! Birkaç yıl önce "Çözüm paketi" olarak sıralanan bu talepler, şimdi çözümün altyapısı veya çözüme giden yolun taşları olarak gösteriliyor.

Peki çözüm ne? Dillerin altındaki bakla: "Güneydoğu'ya ayrı statü!" Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Avrupa Parlamentosu'nun himayesinde ve çatısı altında düzenlenen "Kürt Konferansı"ndaki konuşmasında "Merkez (Ankara) ile yerel (Diyarbakır) arasındaki ilişkilerde radikal değişiklikler olması gerekiyor. Yerel yönetimlere idari, ekonomik ve siyasi özerklik tanınmalı. Atanmış vali sistemine son verilmeli" derken, bu "Farklı statü"yü kastediyor. Batman'daki petrol yataklarını, Fırat ve Dicle'yi, onların üstünde kurulan elektrik santrallarını ve barajları isterken, bu yeni statünün yetki sınırlarını çizmeye çalışıyor.

Baydemir bu "Proje"nin eyalet modeli olmadığını söylüyor. Doğru! Çünkü talebi eyaletten de öte bir "Statü" amaçlıyor. Nasıl? Cevabını DTP'nin "Dış İlişkiler"den sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan versin. AB dönem başkanı Finlandiya'dan ateşkese ve "Kürt sorununun çözümüne" destek için gittiği Helsinki'de bakın neler dedi:

Modellerden model beğen

"Avrupa'nın birçok ülkesinde Kürt sorununa benzer birçok sorun yaşandı, çözüldü, çözülüyor. Diyalogla çözüm nasıl sağlanır, nasıl bir planlama yapılır konusunda Türkler'den daha tecrübeliler. Biz onların tecrübelerinden yararlanmak istiyoruz. Bu amaçla, Katalanlar'la yaşanan sorunda diyalog sürecini takip ederek deneyimlerini öğrenmek için İspanya'ya gideceğiz. Konfederal sistemin uygulandığı İsviçre'de de bir çalışma yürütmek istiyoruz."
Yani, akıllarından Güneydoğu için Katalan veya İsviçre modeli bir "Statü" geçiyor.

Ayrı bir anayasası, resmi dili, parlamentosu ve hükümeti olan, ayrı adalet, eğitim ve maliye sistemine sahip, su kaynaklarını, yollarını, limanlarını ve havaalanlarını kendi işleten, otomobil plakaları bile farklı Katalonya gibi!
Veya ayrı parlamentoları, ayrı hükümetleri, ayrı polis güçleri olan, ayrı adalet, eğitim, sağlık sistemlerine sahip, vergi koyan, vergi toplayan, otoyollar dışında tüm karayollarını kendileri yöneten İsviçre kantonları gibi!
Birbirine çok benzeyen bu modeller yakınlarımızda bir yerde de uygulanıyor. Nerede mi? Kuzey Irak'ta!

CHP lideri Baykal'ın dediği gibi, Türkiye için "Bir büyük kurgu" hazırlanıyor. Ve Bakırhan "Türkiye yöneticilerinin ezberlerini bozmaları zamanının geldiğini" söylüyor.

Çok dikkatli ama çok da soğukkanlı olmamızı gerektirecek bir sürece giriyoruz. Hepimize kolay gelsin.



Bu yazı 1,031 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Temmuz 2012 Körfez'e büyüteç
    • 22 Temmuz 2012 Tarih yolları kesiştirince...
    • 4 Nisan 2012 Demokrasiyi taçlandırmak
    • 1 Nisan 2012 Suriye aktörleri
    • 4 Mart 2012 Fıkra gibi
    • 1 Şubat 2012 Konsey'i beklerken
    • 16 Ekim 2011 1961 Ekim'i
    • 26 Eylül 2011 New York'tan dönüş gündemi
    • 20 Ağustos 2011 Şam'la satranç
    • 12 Ocak 2011 Aslında biz bize yeteriz
    • 8 Ocak 2011 Referandum
    • 26 Aralık 2010 Krizin öbür yüzü
    • 27 Kasım 2010 Senede bir gün
    • 18 Kasım 2010 Savaş Lordu
    • 16 Kasım 2010 Beşik sallanıyor
    • 9 Ekim 2010 Sri Lanka modeli
    • 26 Eylül 2010 Dolmabahçe'de medyatik kahvaltı
    • 28 Ağustos 2010 BDP'lilerin söylemleri
    • 30 Haziran 2010 Ortaklık
    • 15 Mayıs 2010 Atina'dan

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,283 µs