En Sıcak Konular

Ahmet Hakan


Ahmet Hakan
0 0 0000

Cüppeli Ahmet ile Nişantaşı polemiği



SONUNDA bu da oldu:

Benimle "Nişantaşı kafeleri" bağlamında polemik yapanlar kervanına Cüppeli Ahmet Hoca da giriverdi!

Böylece...

"Nişantaşı kafeleri" bağlamında Reha’sından Hülya’sına, Bulaç’ından Gülben’ine, Mehmet Ali’sinden Taşgetiren’ine polemik yaptığımız nice anlı şanlı isimler arasına bizim "Cüppeli" de adını yazdırmış oldu.

Hayırlı ve de uğurlu olsun.

Ancak ben daha çok ortaya çıkan postmodern duruma bayıldım:

Hani ünlü yıldızlarımız, kendilerine laf sokuşturan köşe yazarlarına magazin programlarını kullanarak cevap yetiştiriyorlar ya...

Allah taksiratını affetsin, bizim "Cüppeli" de, bana cevap vermek için "vaaz kürsüsü"nü kullanmış.

Yani...

1400 yıllık kutsal "İrşat makamı", olmuş "polemik makamı".

Neyse...

"Umarım başımıza taş yağmaz" deyip, işin bu kısmını geçeyim.

"Cüppeli", başına gelen onca şeyin ardından verdiği son vaazına, ’Ey cemaati müslimin!" hitabıyla, yani klasik kürsü hitabıyla başlamış.

Ancak vaazın ortalarına doğru, olayın şekli postmodernleşivermiş.

Bizim "Cüppeli", aniden "Köşe yazarlarına yanıt yetiştiren bir Hülya Avşar edası" takınıvermiş ve şöyle buyurmuş:

"Ey cemaat! Ahmet Hakan diye bir şahıs var. Bu adam bendenizin Malta ve Alpler’e yaptığım gezileri diline dolamış. Yahu sen değil misin Nişantaşı kafelerine giden? Sen Nişantaşı kafesine gideceksin de ben Malta’ya, Alpler’e gidemeyecek miyim?"

Şu cevaba bakar mısınız?

Şunca zamandır adım "polemikten beslenen adam"a çıkacak denli kavganın ve ateşin göbeğinde yer alıyorum.

Ancak...

Hiç bu kadar güzel "90’a takılacak" bir "al da at" pası alamamışımdır.

Ne yalan söyleyeyim, buna İclal’in pasları da dahildir.

* * *

Madem pas atılmış, o halde değerlendireyim:

Bana bak ey hoca!

Eğer ben günde beş vakit etrafına topladığı gariban insanları "ateş ile korkutan" bir vaiz olsaydım...

Ve onlara "Sakın Nişantaşı kafelerine gitmeyin! Zinhar kafir olursunuz, cehennem ateşinde cayır cayır yanarsınız" diye seslenseydim.

Sonra da çaktırmadan kendimi o mekanlara atsa idim...

O zaman belki haklı olabilirdin.

Ama gel gör ki...

Ben kendi halinde bir adem oğluyum.

Ne "10 mark" karşılığında sattığım vaaz kasetlerim var, ne de hayatım boyunca herhangi bir kişiyi "ateş" ile korkutmuşluğum.

Ne garip gurebayı "havuza girmeyin", "televizyon seyretmeyin" diye uyarmışlığım vardır, ne de milletin parasını "Cüppeli Ahmet Külliyesi" yaptırmak için çar çur etmişliğim.

Yani ben senin gibi kariyerimi "takvada ileri gitmek iddiası" üzerine oluşturmuş biri değilim. Ayrıca...

Sana "Oralara niye gittin" denmiyor ki.

"Talkın/Salkım" meselesi anımsatılıp "Hoca ne iş?" deniliyor.

Ey hoca!

Bence sen şu polemik işini benim gibi günahkarlara bırak da...

Şu kutsal günlerde tövbe et, nedamet getir, dağa çık, insanlara küs, derviş ol!

Yani...

Hamlığı bırak da biraz pişmeye çalış!

Böylesi senin iki dünya saadetin için daha iyi olacaktır.

Yalakalığın şahikası

ELİNDEKİ "balyoz"a bir tür "mukaddes eşya" muamelesi yapan adam, iktidar partisinin bir milletvekiliymiş.

Başbakan’ın aracının camının kırılmasında kullanılan balyozu almış.

Gururla poz veriyor!

Herhalde "yeni dönemde yeniden aday gösterilmeyi garantilemiş" olduğunu falan düşünüyor.

Eğer düşündüğü gibi olursa...

"Balyozu elde etmek için gösterdiğim çabaya değdi" falan diyecektir.

Ama...

Düşündüğü gibi olmazsa...

İşte o zaman vay zavallı balyozun başına geleceklere!



Bu yazı 1,206 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 1 Temmuz 2010 Yeter ki Tayyip gitsin duygusu
    • 3 Eylül 2009 Umreden mahrem notlar
    • 26 Şubat 2009 28 Şubat bitti mi?
    • 22 Şubat 2009 Aydın Doğan’la bir fasıl gecesi
    • 9 Şubat 2009 Hastasıyım bu istismarın
    • 18 Ocak 2009 Benim gözümle Kemal Gürüz
    • 24 Kasım 2008 CHP’nin Tayyip’i
    • 6 Ağustos 2008 Ahmedinejad’ın Anıtkabir’de ne işi var
    • 23 Temmuz 2008 Kandıra’dan mesaj var
    • 9 Temmuz 2008 Gaza gelme Latif Abi
    • 4 Haziran 2008 Önder Sav’a açık mektup
    • 25 Mayıs 2008 Kısa Türkiye tarihi
    • 19 Mayıs 2008 Ağustosta rapsodi
    • 7 Mayıs 2008 Asılmışların paylaşımı
    • 5 Mayıs 2008 Biri Tayyip’e fısıldadı: Parti kapatılmayacak
    • 10 Nisan 2008 Organize’de iki saat
    • 13 Mart 2008 Bayan Çölaşan yalan söylüyor
    • 7 Mart 2008 Da Vinci Baykal’ın şifresini çözdüm
    • 2 Mart 2008 Yaşar Paşa’ya da bir şey söylenir mi?
    • 17 Şubat 2008 Artık şu İranlılara yüz vermesek diyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,575 µs