0 0 0000

Fransa’nın horozu

Bazen semboller çok şey ifade eder. Bazılarına göreyse sembollerden başka bir şey yoktur hayatta. Mesela dil olgusu en büyük sembolik sistemlerden biridir. “Hayat ve bizim hayatı algılayışımız, yani kavramlarımız arasındaki ilişki sembolik temsillerden ibarettir” görüşü hiç de azımsanamayacak bir gerçeklik ifade eder.

Fransa’nın horozu da bugünlerde yaşananları anlamamız için bize yardımcı olabilir. Merak edilen soru şudur: Fransa ne yapmaya çalışıyor?

Amiyane tabirle söyleyecek olursak Fransa Türkiye’ye “horozlanıyor”. Horozlanıyor, ama sırf karşısında Türkiye var diye yapmıyor bunu. Çünkü horoz karşısında kim olursa olsun, aldırmaksızın, doğası gereği horozluğunu yapmaktan çekinmez. Bu horozun karakterinde olan bir şeydir.

Horoz nasıl bir hayvandır? Mağrurdur, büyüklenmeyi sever ve küstahtır… Şimdi Fransız horozunun daha bir diklendiğini görür gibiyim. 

Batı’da “öteki” ile ilişki kurma biçimi olarak iki farklı gelenek ve bu geleneklerin ete kemiğe büründüğü iki ülke vardır. Biri Fransa, diğeri İngiltere… Bu iki Batı ülkesinde pek çok ortak nokta bulunsa da, yaşanan tarihsel tecrübelere dikkat ettiğimizde farklı kültürler ve o kültürlerin insanlarıyla karşılaştıklarında nasıl davrandıkları konusunda iki ülke arasında belirgin bir ayrım yapmak mümkündür.

Tabiri caizse biri horoz gibi davranır, diğeri ise tilki gibi. Sonuçta ortaya “horoz demokrasisi” ve “tilki demokrasisi” çıkar.

Fransa kendi kültürünü her zaman çok beğenmiş ve bu kendini beğenmişliğin verdiği sarhoşluk içinde de zıvanadan çıkmıştır. Ötekine karşı uyguladığı yukardan bakan, jakoben ve baskıcı tavır hep bu kendisine duyduğu delice hayranlıktan kaynaklanır.

Horoz denen hayvan kendine aşıktır. Horoz, ben olmasam bu tavukların bir anlamı olmazdı, diye düşünerek dolaşır kümeste. Tıpkı Fransa’nın dünyaya ders vermek konusunda kendisinde olduğunu vehmettiği “var oluş iksiri” ne sahipmiş gibi davranması gibi.     

Şimdi, bu kibirli ve küstah horoza ne yapmak gerekir?

Yapılacak şey horoza horozlanmak değildir elbette. Bu ancak horoz dövüştürenlerin önerebileceği bir tekliftir. Olsa olsa yapılması gereken kümesteki pisliğin temizlenmesine yönelik olabilir. Horoza şunu söylemek gerekir: Kümesindeki diz boyu pislikten memnun mudur? Temizlemeyi düşünmekte midir? Düşünüyorsa horozluğuyla bunu yapmak kabil midir? 

Bu sorular bir yana bir de şunu hatırlatmakta fayda var. Hani derler ya “her horoz kendi çöplüğünde öter” diye. İşte onun anlamını bir kere daha kavradım. Meğer onun anlamı şuymuş: kendi çöplüğü üzerinde öten tek hayvan horozmuş. Altındaki kendi pisliğine aldırmadan ötmek ve devamlı ötmek…

Acaba horozun ötüşü Cezayir’den duyuluyor mu?  

Bu yazı 938 defa okundu.