En Sıcak Konular

Ergun Babahan


Ergun Babahan
0 0 0000

Başkasının davuluna tokmak olmak



Pazar günü gazeteleri açıp toplumun vitrininde olan iki kişiden açıkça darbe savunusu okumak şaşırtıcıydı.

Türkiye iyi kötü bir demokrasi yolunda ilerliyor. Kimse hukuk reformlarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının aleyhine olduğunu savunamaz.
Peki, niye hâlâ insanlar demokrasiden bu kadar kolay vazgeçmeye hazır.
Birincisi bence darbeyi savunanlar çağın gerçekleriyle yüzleşememiş, bireyselliğini öne çıkaramamış, kararları kendileri almaktansa yetkiyi eli silahlı bir otoriteye vermekten hoşnut olan insanlar.

İşler kötüye giderken bizzat kendilerini ortaya atıp, kötü gittiklerini ileri sürdükleri gerçekleri değiştirme mücadelesi verme cesaretleri yok. Başkasının elindeki silahı göstermeyi tercih ediyorlar.

İkinci olarak dinle barışık değiller. Dini olan her şeyde irtica görüyorlar. Kuran kursu da irtica, başörtüsü de, sakallı erkekler de.

Yaşadıkları çevreden memnun değiller ve bu gerçeğin değişmesini istiyorlar ama bunu kendileri yapmaya niyetli değil.

Sorumluluğu askere atmak işlerine geliyor.

AB'den rahatsızlar, Amerika'dan rahatsızlar, iktidardan rahatsızlar, sokakta bir arada olmak zorunda kaldıkları insanlardan rahatsızlar.
Hasan Pulur herkese esip gürlüyor, herkese giydiriyor ama patronuna yağ yakmayı ihmal etmiyor. Bunu yaparken gerçekleri tahrif etmeyi bile göze alıyor, mesela Cengiz Çandar'ın 28 Şubat sürecinde SABAH'ta yazmaya devam ettiğini bilmiyor, bilmezden geliyor.

Yine aynı Hasan Pulur bir gazeteci olarak "darbenin ne zararı oldu?" sorusunu sorabiliyor.
İnsan hakları ihlallerini, demokratik hak ve özgürlüklerin askıya alınmasını bir tarafa bırakıyorum. Bir gazetecinin bunu sorabilmesini yine de anlamıyorum.
Gazetelerin bir emirle kapatılabilmesinde, en küçük haberden dolayı en ağır hakaretlere maruz kalınmasında, referandum dolayısıyla basında mavi yasağı uygulanması gibi örnekleri aklıma getiriyorum ve bir gazetecinin bu gerçeği görmezden nasıl gelebildiğine aklım ermiyor.

Askere "evet" diyen, güce "evet" diyen bir gazetecinin kalkıp bir genç kız üzerinden Türk basınının bütün yanlışlarının hesabını çıkarma gayretine girmesini şimdi daha iyi anlıyorum.

Hasan Pulur, kışla gibi bir ülke ve kışla gibi yönetilen gazeteler istiyor.
Tıpkı kışla gibi üniversiteler isteyen Celal Şengör gibi.

Biri yılların köşe yazarı, diğeri uluslararası başarıları olan bir bilim adamı. Ama ortak bir noktaları var, ikisi de tepeden inmeci. Onlar yeni versiyon Talat Paşalar demeyeyim ama Talat Paşa şakşakçısı.
Çünkü beğenelim beğenmeyelim İttihat ve Terrakki ekibi sorumluluğu bizzat eline almış. Bugünküler ise sorumluluğu üzerlerine almadan "Haydi ne bekliyorsunuz, devirin şu adamları" diyorlar.

Başkalarının elindeki davulun tokmağı olmak istiyorlar.
Biri bilim adamı, biri demokrasinin ürünü olan gazete sayesinde ekmeğini kazanan bir köşe yazarı.

Tokmak olmayı bırakın, davulcu olmayı deneyin diyorum onlara.



Bu yazı 1,077 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Mayıs 2012 Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
    • 4 Nisan 2012 Benim darbecim insanlık suçu işlemez
    • 24 Mart 2012 Ergenekon ve psikolojik savaş
    • 14 Mart 2012 Kürt meselesinde tarihi uyarı
    • 7 Mart 2012 Türkiye, AB için neden önemli!
    • 4 Mart 2012 Medya nasıl kurtulur?
    • 3 Mart 2012 Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
    • 19 Şubat 2012 Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
    • 15 Şubat 2012 Washington’ın Türkiye’ye bakışı
    • 14 Şubat 2012 Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
    • 7 Şubat 2012 Tencere dibin kara
    • 5 Şubat 2012 Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
    • 22 Ocak 2012 Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
    • 3 Ocak 2012 Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
    • 13 Aralık 2011 Siyaset ve sadakat
    • 11 Aralık 2011 Bu iddianamede ciddi şike var!
    • 6 Aralık 2011 İşte kahramanınız Kozinoğlu!
    • 22 Kasım 2011 CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
    • 19 Kasım 2011 Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
    • 15 Kasım 2011 Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,376 µs