Duvarı nem, insanı gam yıkar derler; doğru mudur, bu lâfın ilmî bir kıymeti var mıdır; vardır! Sağlıklı bir bünyeye mütemadiyen moral bozucu haberlerle yüklenirseniz direncini düşürürsünüz; sonra sıradan bir mikrop veya virüs, daha önce yapamadığı tahribatı kolayca icra eder.
Lüzumundan fazla ideoloji tartışıyoruz ve bu tartışmada bir arpa boyu mesafe alabildiğimiz yok. İrticâ lâfı gündemimize 1909da girdi; pek sevdik, pek benimsedik; hazret 100 senedir maymuncuk gibi, askerinden siviline herkesin elinde ve dilinde çok fonksiyonlu İsviçre çakısı gibi iş görüyor.
Bu nasıl bir ülkedir ki kuvvet komutanları, peşi sıra sosyal bir mesele hakkında ilmî içtihadda bulunurlar? Oysa biz onları askerlik mesleği ve sanatı ile ilgili pistlerde görmek isterdik daha çok; resmi görevleri de o zaten. Askerliğe hasretmeleri gereken zamanda oturup sosyal ilim mi tahsil etmişlerdir, yoksa ülkenin rektörlerine bakıp da, biz onlardan daha iyi sosyoloji ve bilim felsefesi okuturuz diye mi düşünmeye başlamışlardır?
E, irticâ yok mu peki? Daniskası var; üstelik nasıl denir, damardan hakîkisi, âlâsı var; lâkin bu ihbar sistemi ile irticâ ne teşhis edilir ne de engellenebilir. Püf noktası da orası zaten. Düşünün, bir mucize olmuş, irticâ tehlikesi ortadan kalkıvermiş... Kimler işsiz, kimler suskun kalır; kimler oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi meyus ve mükedder olur, kimler konuşmaya lâf bulamaz?
Hâsılı eğlenceli bir vaziyettir; düşün düşün gül.
...
Azınlık vakıfları konusunda, Türkiye Cumhuriyetinin gayrimüslim vatandaşlarını talep ve dâvâlarında yerden göğe haklı buluyorum; bu derece ürküntü, bu derece hesâbilik, bunca küçük fantirifinton numaraları devlete yakışmıyor. Gaflet edilirse Ayasofya bile elden gidebilirmiş? Peki, şimdi elde midir yani? Korkusuz bir günümüz geçmez mi bizim? El Hakkü yâlû velâ yûlâ aleyh (Hak en yüksek değerdir ve hiçbir şey onun üstünde olmaz) düsturunu çok ciddiye almış bir dedenin torunlarına böyle vehham mütekabiliyet ayakları hiç yakışmıyor hiç! İşte bu yüzden Etyen Mahçupyanın Vatandaşını hazmedemeyen Cumhuriyet olur mu? başlıklı yazısına, sıkça tekrar ettiği tekabüliyet kavramı hariç tamamen iştirak ediyorum: Kulağıma sakîl geldi, merak edip baktım; lugâtlerde tekabüliyet diye bir tasrif şekli yok, hep mütekâbiliyet diye kullanılmış.
Hakkı teslim edeceksin; aleyhinde olsa bile, velev ki Ayasofyaya malolsa bile. Ayasofyayı katlayıp dâr-ı bekaaya götüremezsin ve değmez üstelik ama Hakka itaat, Ayasofyanın bütün mânâlarından daha âlî bir değerdir; hiç şüphe etme, hiç!
...
Dünkü gazetelerden birinde köşe yazarının biri, Başbakanın aile nüfus kütüğünü ele geçirmiş. Devletin resmi belgesi diye kasıla kasıla diyor ki, baba tarafından çeşitli kimselerin anneleri arasında şöyle isimler geçiyor: Felankes, fülankes, filankes... Sonra da diyor ki, bizim aklımızdan insanların soyunu sopunu araştırmak, oralardan sonuç çıkarmak, bunları siyasal amaçla kullanmak asla gelmez. (...) Her uygar insanın yapması gereken de budur. Yuh! Fikir neresinde, haysiyet neresinde bu tutumun; ucuz kurnazlığın, belden aşağı vurmanın adı ne zamandan beri köşe yazarlığı olmuş? Bu gibilerle aynı zeminde yazıyor olmak, insanın yaşama sevincini körletiyor. Aklınca DE Rektörünün dini mensubiyeti hakkında ileri geri konuşanlardan intikam alıyor.
İnsanın şöyle diyesi geliyor bu yazara: Seninle aynı milliyet ve etnisite hanesine yazılacaksam, o milliyeti ve etnisiteyi reddediyorum; tesadüfen seninle aynı dine mensub isem, o dinden de vazgeçiyorum; hâsılı sen ne isen, ben o değilim arkadaş! Meraklılarına söyleyim; bu adamın şu eciş-bücüş fikri kadar Türklüğe hakaret ve 301 kapsamına giren bir fiil daha yoktur gözümde.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle