Ismet Berkan
0 0 0000
Zor zamanda demokrasiyi savunmak
Geçen ay bu köşeyi üç gün üst üste okurlarıma bıraktım. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 12 Nisan'da İstanbul'da Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı konuşma üzerine yazdıklarıma gönderilen okur tepkilerini, ağır hakaret içerenleri bir kenara bırakarak, sansürsüz yayımladım.
Sadece o okur mektupları bile Türkiye'nin laiklik temelli bir kutuplaşmaya nasıl sürüklendiğini açıkça gösteriyordu bence. Geçmişte de bu çeşit bir kutuplaşma vardı, daha doğrusu çok katı bir laiklik anlayışını savunanlar ile görece daha liberal olanlar vardı ama benim kişisel gözlemim, geçmişte daha kayıtsız tutum alanların da son dönemde kutuplaşmanın parçası olmaya başladıkları yönünde.
***
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, belki de daha birinci günden itibaren toplumda bu çeşit bir kutuplaşma yaratmaya çalışıyordu. Baykal herhalde bu yolla oy alacağını, yani bazı halk kesimlerinin CHP'nin başka hiçbir şey değilse bile en azından laikliğin güvencesi olduğunu düşünerek ona oy vereceğini hesaplıyordu.
Baykal bundan iki-üç ay öncesine kadar pek de başarılı olmuş gibi durmuyordu. Toplumda zaman zaman ortaya çıkan laiklik temelli gerilimler vardı belki ama çok nadir durumlar dışında ana gündem maddesi haline gelmiyordu. Laiklik temelli tartışmaların ana gündem maddesi olmasına iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi izin vermiyor, zaman zaman konu gündeme gelse bile hemen hükümetin bir geri adımıyla konu gündemden düşüyordu.
Ama ne olduysa bundan üç ay kadar önce oldu. Ansızın AKP hükümetinin, hükümet içinde de Milli Eğitim Bakanlığı'nın ve özellikle de AKP'li belediyelerin laikliğin tehlikeye düşmekte olduğu izlenimini veren uygulamalarında patlama yaşandı.
Son olarak peygamberin doğumunu kutlamaya yönelik Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin bir haftadan taşıp neredeyse bir aya uzanması ve
o dönemde kimi AKP'li belediyelerin bazı çağdışı uygulamaları savunan kitaplar ve broşürleri okullarda dağıtması galiba bardağı taşırdı.
Laiklik temelli ciddi bir gerilim başladı. Bu gerilimin orta yerine Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın türbana serbestiyet isteyen konuşması ve onun ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Geleceğin Türkiyesi' başlığı altında kimi konuları gündeme taşıması gerginliği doruk noktasına çıkardı. Yani, Deniz Baykal'ın üç yılda yaratamadığı gerginliği AKP üç
ayda yarattı, Türkiye'de ciddi bir kutuplaşma meydana gelmesine
ciddi katkıda bulundu.
***
Bütün bu gerilimli ortamın ardında bir yıl sonra yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminin yattığını herkes biliyor. Bu gerginlik bir yıl boyunca sürmez, süremez.
Bugünlerde, maalesef ülkemizde demokratik rejim açısından zor zamanlardan geçiyoruz. Maalesef, en basit haliyle demokrasiyi savunmak gerekiyor yeniden. Sokaktaki vatandaşın gündeminde olmayan bir tartışma, üç-beş hırslı siyasetçinin sert çıkışları yüzünden Türkiye'nin gündemini oluşturuyor.
Laiklik, elbette demokrasinin alt-yapısı, Türkiye açısından olmazsa olmazı. Onun için demokrasiyi savunmakla laikliği savunmak aynı şey. Ama laiklikle birlikte demokrasiyi de savunayım derken demokrasiyi de öldürmememiz ve bu arada inanç sahibi vatandaşlarımızı da incitmememiz gerek.
Bu saydıklarım, maalesef bundan dokuz yıl önce yaşadığımız 28 Şubat sürecinin de ana kaygıları, ana tartışma konularıydı. Türkiye, bundan dokuz yıl önce iyi bir sınav vermedi, Türk demokrasisi çok ciddi yaralar aldı o süreçte. Bugün, bu kritik dönemeçte yeniden aynı sınavla karşı karşıyayız. Umarım bu sefer daha iyisini beceririz, demokrasimizi bu badireden güçlenerek çıkartmayı başarırız.
Bu yazı 1,071 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
15 Temmuz 2012
‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
-
10 Mart 2012
Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
-
25 Haziran 2011
PKK dağdan nasıl iner
-
26 Şubat 2011
1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
-
26 Aralık 2010
Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
-
2 Kasım 2010
PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
-
31 Ekim 2010
‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
-
27 Temmuz 2010
Askeri vesayetin hukuki altyapısı
-
24 Temmuz 2010
Enerji stratejimiz var mı?
-
21 Temmuz 2010
Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
-
14 Temmuz 2010
İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
-
7 Temmuz 2010
Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
-
5 Temmuz 2010
Dindar solcular
-
3 Temmuz 2010
Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
-
26 Haziran 2010
Hep aynı denklemin içine sıkışmak
-
24 Haziran 2010
Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
-
13 Haziran 2010
Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
-
6 Haziran 2010
Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
-
24 Mayıs 2010
Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
-
4 Mayıs 2010
Eski defterleri açmak...
Yorumlar
+ Yorum Ekle