Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı İrfan Adil Uncu, Elif Şafak hakkında beraat kararı vererek bir "fuzuli işgal"i sonlandırmış oldu.
Günlerdir Elif Şafak'ın "Baba ve Piç" adlı romanı hakkında açılan davayla yatıp kalkıyorduk.
Yargının, basının, kamuoyunun ve hatta Avrupa Birliği'nin gündemini bu konu günlerdir işgal ediyordu.
Bu bir "fuzuli işgal"di.
Yargıç Uncu, tek celsede verdiği beraat kararıyla bu işgali kaldırmış oldu.
Bununla da kalmayıp Dışişleri'ne de rahat bir nefes aldırdı. Artık yargı, dış politikayla da yakından ilgili hale geldi.
Bir kararla birden çok sonuç yarattığı için Yargıç Uncu'yu takdir etmek lazım...
Asıl dava
Türkiye günlerdir Elif Şafak davasıyla çalkalandığı için dün en yoğun ilgi bu davanın görüldüğü Beyoğlu Adliyesi'nin önündeydi. Ulusal ve yabancı basın, iki tarafın ateşli destekçileri, Avrupa Parlamentosu'nu temsilen bir parlamenter, Dünya Yazarlar Birliği Temsilcisi... Liste uzayıp gidiyor.
Türkiye'nin de Avrupa'nın da gözü kulağı dün Beyoğlu Adliyesi'ndeydi. O kadar ki ünlü yayın kuruluşu BBC bile, Türk yargıcın üstünde AB baskısı vardı, yorumu yaptı.
Oysa dün asıl dava İstanbul'da değil Ankara'daydı.
Danıştay'ı basarak, türban kararı nedeniyle 2. Daire üyelerini kurşun yağmuruna tutan; üye Yücel Özbilgin'i katleden, diğerlerini yaralayan Alparslan Arslan'ın davası vardı. Öğretmen baba bildik demeçlerini vermeye devam ediyordu.
Bu davada Avrupa Parlamentosu veya AB temsilcileri yoktu.
Asıl izlenmesi gereken dava buydu.
İlgi İstanbul'aydı...
Ne davası?
Elif Şafak davası neydi?
Romanı "Baba ve Piç"te "Türklüğü aşağıladığı" gerekçesiyle yapılan suç duyurusu üzerine dava açılmıştı.
Romandaki karakterleri konuşturarak Türklüğü aşağıladığı, Türklerin Ermenilere soykırım uyguladığı imasında bulunduğu öne sürülüyordu.
Elif Şafak bu düşüncede olabilir. Bunu romanına da yansıtmış olabilir. Son dönem ünlü yazarlarda görülen bir eğilim. Ama Elif Şafak'ın böyle yazmış olması veya böyle düşünüyor olması gerçeği değiştirebilir mi? Suç sayılabilir mi? Yazılardan rahatsızlık duyuyorsanız veya katılmıyorsanız siz de düşüncenizi açıklar veya bir kitap yazarsınız. Düşünceye karşı düşünceyle çıkmak gerekir. Onu cezalandırmak, cezalandırmaya çalışmak bu ve benzeri davalarda olduğu gibi mahkemeyi ve kamuoyunu fuzuli işgal etmek, yazar ve kitabının reklamını yapmaktan başka bir anlam taşımaz. Nitekim öyle de olmuştur.
Fikirler gerçekleri değiştirmez. Yasalar da gerçekleri değiştiremez. Tıpkı, İsviçre'de "Ermeni soykırımı yoktur" demenin suç sayılmasının, soykırım olduğunu kanıtlamadığı gibi...
Davanın seyri
Yargının hukuk üzerinden siyaset yapılmasına engel olması gerekir. Bu nedenle her suç duyurusunu, her iddiayı davaya dönüştürmemesi gerekir. Savcıların da "Benim üzerinden gitsin, mahkeme karar versin" kolaycılığıyla çalışmamaları da gereklidir.
Elif Şafak davasının seyrine bakalım...
Şafak'ın kitabı hakkında Türklüğü aşağıladığı iddiasıyla yapılan suç duyurusu, Beyoğlu Başsavcılığı tarafından yerinde görülmüyor ve takipsizlik kararı veriliyor. Aslında sorun ilk aşamada bir sonuca bağlanıyor.
Ancak suç duyurusunda bulunanlar takipsizlik kararına itiraz ediyorlar. İtiraz en yakın ağır ceza mahkemesine yapılabiliyor. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi takipsizlik kararını kaldırıyor.
İşte iş burada değişiyor...
Eğer ağır ceza savcılık kararını kaldırırsa, savcılık bu kez davayı açmak zorunda. Nitekim savcılık bu kez davayı açıyor.
Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi davaya bakıyor ama savcılık daha önce verdiği takipsizlik kararıyla uyumlu olarak beraat talep ediyor. Yargıç da beraat kararı veriyor.
Belki ağır ceza mahkemelerine tanınan iddianamenin geri çevrilmesi yetkisinin daha yaygın ve etkin hale getirilmesi düşünülebilir. Bu yetki CMY'nın 174. maddesiyle tanındı ama çok sınırlı ve usul ağırlıklı olarak.
"Türklük" kavramının tanımı, sınırları nedir, tam olarak bilmek mümkün değil.
Kavram ve yazarlarla uğraşmak yerine Türk ulusunu, Türkiye Cumhuriyeti'ni ve geleceğini etkileyecek gerçek sorunlarla uğraşmak gerekmez mi?
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle