Ancak edebi kişiliği beni ilgilendirmiyor.
Şafakın toplum önüne çıkışı kitabıyladır, bundan başka hangi yönü bizi ilgilendiriyor? diyenler olacaktır.. Sığdır!
Bayan Şafakın bir yazardan başka hatta öte, entelektüel bir kimliği var ve bunu sadece çalışmalarında değil, tüm medya mecralarında açıkça sergiliyor.
Haliyle 301den yargılanacağı dava bu yazının konusu değil.
Net tasvirimi söyleyeyim... Elif Şafak, Orhan Pamukun Beyaz olmayan Türkler tarafından pasifize edilmesinden sonra oyuna sokulan, Batı orijinli yedek oyuncudur.
Yanlış anlaşılmasın.. Asla bir ajanlık veya bir başka pis işin maşası olarak işaretlemiyorum. Organik bir bağ olduğunu da söylemiyorum.
Altını çizdiğim, Şafakın, özelde AB ve ABD, genelde Batı zihniyetinin Türkiyede değişmesini istediği konularda zımpara işlevi yaptığını söylemek.
Savunduğu fikirlere inandığı muhakkak. İnancına saygılıyız. Ama bundan hoşlanmadığımızı bilmeli.
Şafakın kendi fikirlerini dillendirdiği bir çok söyleşi, köşe yazısı okudum ve TV programı izledim.
En az iki soru boşlukta sallanmakta... Bir genç kadın düşünün, hayatının anlamlı bir kısmını yurt dışında geçiriyor, fevkalade iyi eğiitm alıyor, sonra bir gün ailesinden birinin etnik kimliğini hatırlayıp, Türklerin tarihi ile barışması yolunda parlak fikirler geliştirip, bunu misyon ediniyor. Üzerine de bol bol demokrasi ve insan hakları sosu döküyor.
Buna kim inanır?
İkincisi benim için daha ilginç. Orhan Pamuk hariç, hiç bir yazar Şafaka gösterilen yüklü medya ilgisine bu kadar kısa sürede mazhar olamamıştır. Bunun akademik bir çalışmayla incelenmesi taraftarıyım.
İnanılmaz kısa sürede yüzlerce gazete haberi, köşe yazıları, reklamlar, söyleşiler, kitap, hatta bu yazının kaleme alındığı gün Türkiyenin neredeyse tüm internet sayfaları Şafaka yönlenmiş durumdaydı.
Şaşırtıcı buluyorum. Şaşırmak şüpheyle kardeştir. Neden diye sormak zorundayız.
İşte bunlardan sonra Şafakın kitabını okudum. Başta dediğim gibi edebi niteliği beni ilgilendirmiyor. Ama sade bir okur olarak şunu yazmama izin verin.. Şafak, Orhan Pamukun eline su dökemez. Asla parlak ya da yaratıcı bir kalemi yok. Bu kadar yazıyorum. Haddimi aşmayacağım.
Sonuç olarak Şafaka ilişkin genel kanaatimi yazdım.. Açıklama ve söyleşilerden bir çok not çıkarıp bu fikirlerimi destekleyen bölümlerin altını da çizebilirdim. Şimdilik yapmayacağım. Tek dikkat istediğim, Şafakın salt bir yazar olarak değerlendirilmemesi.
Şafak törpüleyicidir... Törpülemek ya estetik için yapılır ya yıpratmak için. Hangisini tercih ettiği ona ait.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle