Geçtiğimiz Pazar günü Hürriyetteki köşesinde Enis Berberoğlu bakın neler yazmış Türkiye terörle savaşta, amaç ve araçlarını daha iyi seçmeli. Diyelim ki meselemiz sadece PKK ile. O zaman bölgedeki Kürtlerin tamamını ve onlara şu an için şiddetle ihtiyaç duyan küresel güçleri karşımıza almanın álemi nedir? . Ortadoğu'daki yapılanmanın iki hedefi olarak sayılan Suriye ve İran'la kader birliğine gitmek yanlıştır. PKK ile yıllarca silahlı mücadele veren Barzani'ye sırt çevirmek de öyle!
Peşin söyleyeyim, Berberoğlu, İstanbuldan dünya politikalarını kulaktan dolma, afaki duyumlarla yönlendirmeye meyilli köşe yazarları gibi değildir Bol bilgili, iyi analizlere dayanan yazılar imar eder. Zaten bunun için yazıyorum
Berberoğlu yaygın bir hataya ortak oluyor.. Bu hata uluslararası ilişkiler üzerine yazan düşünürlerin çoğunda mevcut. En yakın örneği, Kuzey Iraka Türkiye üzerinden ABD askeri gönderilmesi meselesinde, yani politik tarihimize tezkere kod adıyla geçen olayda yaşandı.
Kalem oynatan herkes gönderelim, şu açılardan iyi olur, göndermeyelim, bu açılardan iyi olur keskin ayrımı içinde cepheleşti ve kendi görüşünü inatla savundu. Zamanında söylediği fikirler içinde konjonktürel gelişmelerle çakışan önemsiz benzerlikler olduğunu fark edenler içinde, ben dememiş miydim minvalli yazılar döktüren kalem erbaplarına hala rastlıyoruz.
Hataya dönelim Ben buna reel politik sendromu diyorum.. Hızla sirayet eden, çoğu zaman yakalandığınızı bile fark edemediğiniz bir hastalık Vicdanı iflas ettiren bir tür lanet bu!
Karşı karşıya bulunduğunuz sorunun çözümü yolunda, dünya, bölge ve ülke gerçeklerinden hareket ederek çözümler üretiyorsunuz.. (Bakın bu tanımı bile ne kadar akil duruyor değil mi? Esasen sorun da buradan başlıyor.)
Bu çözümler genellikle orijinal değildir ve taraf tutmanızı size dayatan, mecbur kılan analizlerdir.. Sorundan sıyrılmak için attığınız her adım, palyatif ve günü kurtaran bir hamle olur ve her defasında birilerini kendinize düşman yaparsınız.
Bu noktadan sonra, doğrusunu yapıyorum ama doğru olanı yapıyor muyum diye soramıyorsunuz İkisi gerçekten farklıdır!
Berberoğlunun paragrafı üzerinden gidelim Ne diyor, Bölgedeki Kürtlerin tamamını ve küresel güçleri karşımıza almanın alemi nedir? Şudur 1. Bölgedeki Kürtlerin hepsi zaten bizim karşımızda değiller. 2. Yanlış yapıyorsa küresel güçler değil, alem-i cihanı gelse karşınıza almaktan çekinmeyeceksiniz.
Suriye ve İranla kader birliğine gitmek yanlıştır! Kader birliği yapalım diyen zaten yok ama doğruyu yapıyorlarsa neden yanımızda olmasınlar?.. Her iki ülkenin geçmişte ve belki fırsat bulsalar şimdi de Türkiyenin iyiliğini düşeneceklerinden ben de şüpheliyim.
Ama bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir misali, duruşları doğruysa aynı görüşleri tekrarlarız . Hiçbir beis olamaz!
Barzaniye sırt çevirmek niye? diye de soruyor Berberoğlu
Bakın devlet nasıl devlet olur biliyor musunuz.. İhaneti affetmeyeceksiniz! İçerde veya dışarda fark etmez. Bölgede Barzani geleneği fırsatçılık demektir. Bunu unutmayacaksınız. İlk fırsatta sizi arkanızdan bıçaklayacaktır.. Kesindir!
Devlet, reel-politiğin menfaat tezgahlarına sürüklenmektense, tarihten çıkardığı dersleri kulağına küpe yapandır. Sonra gün gelir, onbaşınıza selam duran adama devlet başkanı muamelesi yapmak zorunda kalırsınız!
Yalan mı?
Konjonktür ne olursa olsun doğru duruşunuzdan bir adım geri atmayacaksınız.. Bedeli?.. Onu da gık demeden ödeyeceksiniz. Eh, zaten ödüyoruz.
Bunu, yani sadece doğru olanı yaparsanız devlet olursunuz. Zaten bir daha kimse sizden reel-politike uygun davranmanızı isteyemez. Zira bu reel politik aslında onların dümen suyudur.
Küresel güçlerin peşinden ne olursa olsun gitmek ne zamandan beri doğru oldu? Bunu yapana devlet denir mi?
İstenen tüm ülkelerin saygı duyduğu bir ülke olmaksa bedeli ne olursa olsun doğruyu yapacaksınız. Reel-politiğin doğrusunu değil, yanlışın tersi olan, vicdanınızın doğrusunu. Devlet böyle olunuyor.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle