En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

PKK'yı bitirmenin yolu...



1 Eylül günü Hakkari'nin Çukurca İlçesi'nde nöbet başında şehit olan asteğmen Burak Okay, bilgisayar mühendisiydi.

Annesi Neriman Okay'ın, "Oğlum pisi pisine ölüme gitti. Onu düşer korkusu ile bisiklete bile bindirmemiştim" isyanı üzerinde yeniden düşünmekte fayda var!

Aslında ne genç fidanlar gitti bugüne kadar. Harvard Üniversitesi'ni bitirip Şırnak'ta şehit olan teğmenler de oldu!

Dışişleri Bakanlığı Güvenlik İşleri Genel Müdürü Hayati Güven; geçtiğimiz günlerde ABD'nin başkenti Washington'da bir toplantıda konuştu. Onun verdiği rakamlara göre, bu yılın ocak ayından temmuz sonuna kadar şehit olan asker, polis sayısı 91.

Halbuki bütün bir 2002 yılı boyunca bu sayı 6, 2003 yılı boyunca 21, 2004 yılı boyunca 73 ve bütün 2005 yılı boyunca bu rakam 97 idi. 2004 yılı ile birlikte terör adeta hortlamış.

PKK saldırıları sonucunda ölen sivil sayısı ise 2005 yılında 274, bu yılın ilk yedi ayında 472. Yani hem siviller, hem askerler ölmeye devam ediyor.

Türkiye'nin terörle mücadele tarihine bakıldığı zaman iki başbakanın yeni yaklaşımlarla bu işe eğildiği görülür. Bunlardan birincisi Turgut Özal, ikincisi Tansu Çiller.

Emniyet özel harekat timlerini devreye sokan da, koruculuk sistemini getiren de, sürgün kararnamesini çıkartıp bölgedeki terörün sivil uzantılarını etkisiz hale getirmeye çalışan da Özal oldu.

Terör uzmanlarının ortak görüşüne göre; eğer 1991'deki birinci Körfez savaşı olmasa PKK'nın beli kırılmıştı.

Tansu Çiller; göreve geldiği zaman Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'a tam yetki vererek "bu işi bitirin" dedi. Gerçekten de 1993-95 arasında PKK adeta yok edildi. 1999'da Öcalan da yakalanınca artık bu iş bitti denildi!

Ama ne var ki, bu sefer de Irak savaşı ile PKK yeniden hayat buldu. Beş yıl boyunca susan PKK, yeniden kan akıtmaya başladı!

Peki şimdi ne olacak?

Aksiyon dergisinin bu haftaki sayısında; Genelkurmay'a yakınlığı ile bilinen Radikal gazetesi yazarı Mehmet Ali Kışlalı ile yapılmış güzel bir röportaj var.

Faruk Mercan'ın imzasını taşıyan röportajda Kışlalı "Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı çağırıp verilen askeri kayıpları sorsun" diyor. Kışlalı'nın şu sözleri önemli:

"Hiç kimsenin içine sindiremediği kayıplar ortaya çıktıkça, bir takım sorular da çıkıyor. Eskiden hiç kimse soru sormazdı. Askeri çok eleştiren bir arkadaş köşesinde yazdı. Niye bu kadar çok şehit veriyoruz? Mücadele alanında mı hata yapılıyor, Genelkurmay planlamayı mı iyi yapamıyor? Bunlara kimse cevap vermedi. Böyle şey olmaz. Bunların anlatılması lazım. Bu konuda ben de bir yazı yazdım. Bu soruların cevabını kamuoyuna anlatmazsanız, o zaman Silahlı Kuvvetler'in asırlardan beri sağladığı itibarın mirasını yediğini düşünmemiz lazım. Yani TSK'nın itibarı kolay kolay yok olmaz. Ama, bu savunmayı yapmazsanız, kamuoyuna ne yaptığınızı iyi anlatmazsanız bu anaların feryadını yanıtlayamamış olursunuz. Başbakan duruma el koysun."

Yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt; Şemdinli iddianamesinde ismi geçince kendisini şöyle savunmuştu: "Dağda PKK ile çarpıştık. Şimdi çıkar mahkemede kendimizi de savunuruz.

" Şemdinli olayı artık geride kaldı. Dolayısıyla kimse Büyükanıt'tan mahkemeye çıkıp kendisini savunmasını beklemiyor. Ondan beklenen, "Dağda ben de savaştım" dediği PKK'yı bitirmesi.

Şüphesiz bu işi Başbakan Tayyip Erdoğan ile sağlıklı bir ilişki zemininde alacağı destekle yapabilir. Tıpkı Doğan Güreş'in Tansu Çiller'den aldığı destekle elde ettiği sonuçlar gibi!

Çiller-Güreş ikilisinin geliştirdiği ilişki biçiminin benzerini Erdoğan- Büyükanıt ikilisi yapabilir mi?

Bence yapabilirler. En başta Erdoğan Büyükanıt'ı Genelkurmay başkanı yaparak; ona ne kadar güvendiğini gösterdi. Erdoğan; Büyükanıt aleyhtarı güçlü kampanyaya rağmen onu tuttuğuna göre bir bildiği olmalı!

Biz ne dersek diyelim, 20 yıl boyunca ortaya çıktı ki; terörü bitirecek güç, Başbakan ve Genelkurmay Başkanının elinde oluyor. Onlar işe el attıkları zaman terörün sonu geliyor.

Madem ki; Doğu'da PKK ile savaşmış bir Genelkurmay Başkanımız var. Madem ki PKK ile savaşmış bir Kara Kuvvetleri Komutanımız var. Madem ki PKK'yı bitirmek isteyen güçlü bir hükümetimiz var. O halde; "Yeni Neriman Okay'ların yürekleri yanmasın. PKK terörü bitsin artık!" demek hakkımız.



Bu yazı 961 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,282 µs