En Sıcak Konular

Ferai Tınç


Ferai Tınç
0 0 0000

Papa herkesin kafasını karıştırdı



AŞIRI dincilerin, Papa’nın konuşmasına verdiği tepki İslamiyet’i şiddet dini gibi göstermek isteyenlere haklılık kazandırsa da, 16. Benedikt’in konuşmasını dikkatli okuyunca bu yaklaşımla gerek kültürler arası gerek dinler arası diyalogun kolay olmayacağı görülüyor.

Ölen Papa II. Jean Paul, Şam ziyaretinde camiiye girerek Vatikan tarihinde bir ilki gerçekleştirmemiş, İslam dünyası ile diyalog için ortak bir temel oluşturmaya özen göstermişti.

Eğer 16. Benedikt de, Almanya’da üniversitedeki konuşmasını bir din bilimcisi ya da bir papaz olarak yapmış olsaydı, sözleri bu kadar yankılanmayacak, aşırı tutucu bir Katolik din adamının yorumu olarak nitelenecekti.

Ama konuşan bir papa, yani bir din devletinin adamı olunca işler değişiyor. Papa’nın sözleri siyasi değer taşıyor.

* * *

PAPA konuşmasında Bizans imparatoruna durduk yerde atıfta bulunmuyor. İslamiyetteki kutsal savaş yani cihad anlayışının Allah’ın doğasına aykırı olduğunu söylemek için bu örneğe başvuruyor.

Papa, etkisinin ne olacağını hesaplamadan böyle bir örnek vermekle kalmıyor Hıristiyan ve Müslüman Allah ayrımına da gidiyor.

Yine Profesör Teodore Khory’i kaynak göstererek Hıristiyanların, daha doğrusu Katoliklerin Tanrısı’nın doğasında, inanç ve aklın bir arada olduğunu söylüyor ve "Müslüman öğretiye göre" ise diyor "Tanrı aşkındır. Onun buyruğu bizim kategorilerimizden, akıl da dahil hiçbirine tabi değildir."

Papa konuşmasında pozitif bilimi ve aklı da sorguluyor ve akıl ile bütünleşmeyen imanın Tanrı’nın doğasına uygun düşmediğini söylerken, imansız akıl için de şunu söylüyor:

"Dini sadece bir alt kültür olarak gören ve ilahi olana kulaklarını tıkayan bir akıl da kültürler arası diyaloga girme kapasitesine sahip değildir."

Yani dünya barışı ancak dini temelde mi kurulabilecek?

Papa 16. Benedikt konuşmasının sonunda Batı’nın salt akılcılık uğruna çok tehlikelerle yüz yüze geldiğini vurguladıktan sonra "Hıristiyan Tanrı anlayışına göre, akılcı hareket etmemek, Tanrı’nın doğasına aykırıdır diyordu Pers muhatabına II Manuel. İşte bu büyük kelamın, bu engin aklın temelinde partnerlerimizi kültürler arası diyaloga davet ediyoruz...."

Bu sözler eğer sıradan bir din adamının ağzından çıksaydı farklı yorumlanacakken, Vatikan Devlet Başkanı’nın diyalog çağrısına, Hıristiyan Tanrı anlayışı temelinde koşulunu eklemesi ne kadar isabetli?

* * *

NE Katolikliği yaşamın merkezine oturtmak isteyen Papa’nın, ne de İslam’ı savunmak adına şiddete başvuranların dünyası yaşanabilir bir dünya olabilir.

Kültürler arası diyalog önyargılarla mücadele ederek, bir arada yaşama ve paylaşma kararlılığıyla, anca aklın öne çıktığı bir temelde mümkün olacak.

Papa dün özür dilemedi. Dilemesi de mümkün değil zaten. Vatikan bir kez özür diledi o da birkaç yıl önce. 1204 yılında Haçlıların İstanbul’u işgali ve kent ile birlikte Ortodoks kilisesini de tahripleri nedeniyle Rum Ortodoks Kilisesi’nden özür diledi Papa II. Jean Paul. Ortodoks ve Katolik alemi böyle barıştı. Papa’nın Türkiye ziyaretinde bu barışma daha da ileri götürülecek.

Papa’dan özür dilemesini istemek de yanlış. O dün yaptığı gibi "ben değil Bizans İmparatoru söyledi" diyecek. Ama işin özü orada değil.

İşin özü, daha iyi bir dünya için kültürler arası diyalogun birbirini olduğu gibi kabul edip, yaşamı kolaylaştıracak ortak noktaların ön plana çıkartılmasında. Laiklik, insan hakları ve demokratik değerlerin din tartışmalarının önüne geçmesinde.



Bu yazı 1,082 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Kasım 2010 Talabani'nin resti
    • 2 Ağustos 2010 Ortadoğu’da gerilim yüksek
    • 21 Mayıs 2010 Acem oyunu
    • 14 Eylül 2009 12 Eylül ne zamana kadar?
    • 7 Ağustos 2009 Mahmur Kampı neden önemli
    • 10 Mayıs 2009 Anneler en çok barış istiyor
    • 2 Ocak 2009 Geçen yılın iki olayını birinci seçtim
    • 13 Ekim 2008 İlerleme raporunun pazarlama stratejisi belli oldu
    • 11 Ağustos 2008 Gürcü lideri kim itti?
    • 10 Ağustos 2008 Kafkasya’da süper güç rekabeti
    • 4 Ağustos 2008 Kerkük krizi tırmanıyor
    • 26 Mayıs 2008 Fransa’nın eski başbakanı, Sarkozy’ye aldırmayın diyor
    • 25 Nisan 2008 Ortadoğu barışı ve Golan
    • 7 Nisan 2008 Zirvelerin ardından
    • 17 Mart 2008 Dış politikada baskı dönemi başlarken
    • 14 Mart 2008 Açlığın yeni yüzü ve füze kalkanı
    • 25 Şubat 2008 Kıbrıs’ta nerede kalmıştık?
    • 18 Şubat 2008 Kontrollü bağımsızlık
    • 25 Ocak 2008 Ege’de yeni sayfanın manşeti ’cesaret’
    • 21 Ocak 2008 Soğuk savaş üslubu geri dönerken

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,405 µs