Ismet Berkan
0 0 0000
Cumhurbaşkanı hakem mi, taraf mı?
Yeni bir kavramsal tartışmamız var. Ben bunu ilk olarak önceki akşam NTV'de Mehmet Barlas ile Emre Kongar'ın günlük polemik programında duydum.
O programda Emre Kongar, Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas'ın köşesinde çıkan yazısında Cumhurbaşkanı'nın 'taraf' olarak nitelenmesine karşı çıktı ve 'Cumhurbaşkanı taraf değil hakemdir' dedi.
İlk duyduğumda bu sözlerin çok da fazla üzerinde durmadım, çünkü özellikle laiklik söz konusu olduğunda 'yan tutmak'la görevli olduğunu aslında bizzat Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer söylemişti, 'Herhalde Emre Kongar Cumhurbaşkanı'nın 12 Nisan'daki ünlü konuşmasını dikkatle okumamış' diye düşündüm.
Ama hemen ertesi sabah, yani dün Hürriyet'te Ertuğrul Özkök'ün yazısını okuduğumda 'taraf' ve 'hakem' meselesinin yaygın bir tartışmaya dönüşmekte olduğunu düşündüm.
Ertuğrul Özkök, bir gün önce (yani kendisi de Cumhuriyet gazetesi yöneticisi olan Emre Kongar'ın sözlerini söylediği gün) yayımlanan Cumhuriyet gazetesinin başyazısından hareketle bir yazı yazmıştı. Özkök'ün yazdığına göre, zaman zaman Cumhuriyet'in başyazılarını yazdığı bilinen İlhan Selçuk geçen hafta cuma günü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le uzun bir baş başa görüşme yapmış, sonra da söz konusu başyazıyı kaleme almıştı.
Başyazıda önce, "2007'ye doğru Türkiye Cumhuriyeti büyük bir sınav yalşayacak ve gerilimden geçecek gibi görünüyor. Çünkü Başbakan ve Meclis Başkanı takiyeyi bir yana bırakarak geleceğe dönük programlarını ilan etmişlerdir" deniyor ve sonra şöyle devam ediliyordu:
"Bu yolda yürürlerse, Sayın Cumhurbaşkanı ister istemez anayasal görevinin gereğini yerine getirmek zorunda kalacaktır ki Çankaya'nın bu tutumunu 'taraf tutmak' diye nitelendirmeye çalışmak hukuk devleti mantığına aykırı davranmaktan gayri bir içerik taşımaz."
Ertuğrul Özkök, bu son paragraftan, Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan veya Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın Cumhurbaşkanı olmalarını engellemek için harekete geçeceği sonucunu çıkarıyor.
Ama dilerseniz oralara gitmezden önce bu 'taraf olmak' meselesini bir çözüme kavuşturalım. Çünkü 'taraf olmak' ile 'hakem olmak' kavramlarının Ankara'nın gizli şifrelerinde önemli bir konuma yükseldiği anlaşılıyor.
Önce kısa bir alıntı, daha doğrusu hatırlatma yapmama izin verin. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 12 Nisan'da İstanbul'da Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmadan bir bölüm:
"(....) Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamak ve içerikleri bu kararlarla belirginleşen anayasal kuralların uygulanmasını gözetmekle yükümlüdür. Ayrıca, Anayasa'nın 103. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanı ulusun bölünmez bütünlüğünü koruyacağına, Anayasa'ya, Atatürk ilke ve devrimlerine ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına ve görevini yansız biçimde yerine getireceğine ant içmiş; başka bir deyişle Türk Ulusu'na söz vermiştir. Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa uygulamasını gözetme görev ve yetkisi ile ant içtiği öğeler birlikte değerlendirildiğinde, yansızlığının siyasal yansızlık olduğu, Atatürk ilke ve devrimleri ile laik Cumhuriyet söz konusu edildiğinde bu değerlerden yana tutum takınmak zorunda olduğu görülecektir. Devlet rejimini oluşturan bu değerleri korumak, düşünce ve eylemde bu değerler yönünde yan tutmakla olanaklıdır."
Görüyorsunuz, Cumhurbaşkanı'nın bizzat kendisi 'yan tutmak'tan söz ediyor. O zaman bu tartışma niye? Çünkü yine anlaşılıyor ki, 'yan tutma' sözü bir hassasiyete yol açmış, o yüzden 'hakem olmak'tan söz ediliyor.
Peki neden 'hakem' ve neyin hakemi? Çok ama çok ilginç ve bir o kadar da kritik önemde bir soru.
Maalesef bugünlük yerim doldu, Ankara'nın şifrelerini çözmeye yarın da devam edelim.
Bu yazı 1,212 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
15 Temmuz 2012
‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
-
10 Mart 2012
Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
-
25 Haziran 2011
PKK dağdan nasıl iner
-
26 Şubat 2011
1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
-
26 Aralık 2010
Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
-
2 Kasım 2010
PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
-
31 Ekim 2010
‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
-
27 Temmuz 2010
Askeri vesayetin hukuki altyapısı
-
24 Temmuz 2010
Enerji stratejimiz var mı?
-
21 Temmuz 2010
Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
-
14 Temmuz 2010
İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
-
7 Temmuz 2010
Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
-
5 Temmuz 2010
Dindar solcular
-
3 Temmuz 2010
Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
-
26 Haziran 2010
Hep aynı denklemin içine sıkışmak
-
24 Haziran 2010
Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
-
13 Haziran 2010
Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
-
6 Haziran 2010
Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
-
24 Mayıs 2010
Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
-
4 Mayıs 2010
Eski defterleri açmak...
Yorumlar
+ Yorum Ekle