En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Terörle savaş ama...



Teröre karşı savaş! Evet ama nasıl?.. Amerika'nın uğradığı büyük terör saldırısının, 11 Eylül trajedisinin beşinci yılında bu soru güncelliğini ne yazık ki koruyor.
Çünkü, dünyanın tek süper gücü olarak Amerika'nın tankla topla başlattığı savaş geri tepmiş durumda.
Teröre karşı savaşın yalnız 'savaş'la verilemeyeceği gerçeği acı biçimde ortaya çıkmış durumda.
Irak Savaşı bu açıdan çarpıcı bir örnek oldu. Savaş, Irak'ta Pandora'nın Kutusu'nu açtı, kötülükler ortaya saçıldı.
Savaş, Saddam Hüseyin'i devirdi ama Irak'ı da terör ve kaos üssü haline getirdi. Saddam gitti ama Irak fiilen bölündü, iç savaş koşullarına sürüklendi. Ve Irak Ortadoğu'da bölgesel istikrarsızlığı emzirmeye başladı.
Başkan Bush'un terörle savaşında ikinci bir hedef daha vardı:

Demokrasi ihracı!
Ancak bu konuda da düş kırıklığı yaşanıyor. Irak Savaşı ve Amerikan işgali, demokrasinin dışarıdan topla tüfekle dayatılamayacağını da açığa çıkardı.
Irak'ta demokrasiyi küfür düzeni sayanlar seçim sandığında çoğunluğu ele geçirdiler. Filistin'de Hamas kazandı. İran'da reformcular seçim sandığında kaybetti.
Yarın Mısır'da, Ürdün'de, Suriye'de seçim olsa, durumun yine farklı olmayacağı anlaşılınca ya da Başkan Bush yönetimi ayılınca, demokrasi ihracı konusunda da geri basmaya başladı.
Amerika, küresel terörle savaş adına açtı Afganistan ve Irak savaşlarını.
Peki sonuç ne oldu?
Bugün dünya daha mı güvenli?
Tek kelimeyle hayır.
Amerika, dünyada kendi imaj ve inandırıcılığına Başkan Bush eliyle ölümcül bir darbe indirirken, 'demokrasi cephesi'nin terör ve yeşil totalitarizm karşısında elini de güçlendirmiş olmadı.
Yanlış anlaşılmasın.
Teröre karşı, demokrasiyi küfür düzeni sayanlara karşı, yeşil totalitarizme karşı mücadele elbette sürecek.
Ama nasıl?..
Başkan Bush zihniyetiyle değil, Yeni Muhafazakâr (Neo-Con) kafayla değil.
Teröre karşı mücadele elbette sürecek, ama Filistin-İsrail barışını ve iki devletli çözümü göz ardı ederek değil. İsrail'in son Lübnan örneğinde de olduğu gibi Şaronist politikalarına arka çıkarak, destekleyerek değil.
Teröre karşı demokrasiler elbette mücadele verecek, ama Başkan Bush yönetiminin yaptığı gibi uluslararası toplumu dışlayarak, Avrupa'yı bir yana bırakarak, kendi başına buyruk değil.
Teröre karşı mücadele elbette verilecek, ama Başkan Bush'la birlikte Beyaz Saray'ı ele geçiren her şeyi bilirimci takımın kibriyle değil.
Kısacası:
11 Eylül bir trajediydi.
Terörün büyük saldırısıydı.
O gün hepimiz Amerikalıydık! Ama bugün Amerika'yı sevenler azınlıkta...
Oysa Amerika önemli.
Küresel terör ile mücadele diyorsak, barış ve demokrasi için mücadele diyorsak, Amerika'nın gücünü ve inandırıcılığını bu bakımdan göz ardı edemeyiz.
İkinci Dünya Savaşı ve sonrasını, Soğuk Savaş dönemini hatırlayın. İki büyük totalitarizmin, faşizm ve nazizm ile komünizm'in demokrasi karşısında yenilgiye uğratılmasında Amerika'nın rolü belirleyici olmamış mıydı?
Tersini söyleyebilir misiniz?
Bugün de terör ve yeşil totalitarizmle savaş deniyorsa, durum farklı değil.
Ama bir önkoşul var:
Amerika'nın Başkan Bush'la Neo-Con kafadan bir an önce kurtulması...



Bu yazı 973 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,164 µs