En Sıcak Konular

Erdal Şafak


Erdal Şafak
0 0 0000

Yok artık!



Amerikalı spekülatör George Soros'un "Türkiye'nin en iyi ihraç ürünü" dediği Silahlı Kuvvetler'in "Müşterisi" artıyor!
Daha Lübnan'a "Teslimat" yapılmadan, Afganistan'dan "Sipariş" geldi: "Aman acele asker gönderin!"
Nereye? Kandahar'a. Ne yapmaya? Taliban'la savaşmaya
Aslında, Kandahar'ı "Medusa" adı verilen operasyonla Taliban'dan temizlemeye çalışan ve bir haftada 20 kayıp veren birliklere "Mütevazi katkı" çağrısında bulunan NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı General James Jones'ın Türkiye'den doğrudan talebi yok. Ancak Kabil'deki üst düzey bir diplomat (Herhalde ABD Büyükelçisi) İngiliz "Daily Telegraph" gazetesine bu "Mütevazi katkı"nın öncelikle Türkiye'den beklendiğini fısıldayıverdi. Gerekçe: "Kandahar'da Türkler'e ihtiyacımız var. Operasyonun kâfirlerin İslam'la savaşı olmadığını göstermek için."
Afganistan'da 4 yıldır sürdürülen "Sürekli Özgürlük" harekatında birçok ülke ciddi can kayıpları verirken, mevcudu bir ara 1400'ü aşan Türk kuvvetlerinden kimsenin burnu kanamadı. Çünkü, birliklerimiz "muharip" güç değildi. Kabil havaalanının korunması, altyapı onarımına destek, eğitim ve sağlık hizmetleri gibi "Sivil" işler üstlendi. Ayrıca Kabil ve çevresi Afganistan'ın tek güvenli bölgesiydi.
Bugün de 900 kişilik Türk taburu iyi tanımlanmış üç görev yürütüyor:
*Kabil Bölge Komutanlığı'nda Afgan hükümetine güvenlik ve yapılanmada yardımcı olmak.
*Vardak bölgesinde (Kabil'in 30 kilometre batısı) imar faaliyetlerine destek vermek.
*Afgan ordusunun eğitimine katkıda bulunmak.
Anlaşılan NATO yetkilileri şimdi ülkenin tehlikeli bölgelerinde de elimizi taşın altına sokmamızı istiyorlar. Yani Taliban'a karşı 1 Ağustos'ta başlatılan NATO tarihinin en büyük kara harekatına katılmamızı.

Afganistan fiyaskosu

Zira General Jones'un "Afganistan'ın yüzde 85'i denetimimiz altında" açıklaması gerçeği yansıtmıyor. Tam tersine işler iyi gitmiyor. Özelikle de Kandahar'da. 2 bin İngiliz ve Kanada askerinin yürüttüğü operasyonda Taliban "Beklenmedik" direniş gösterdi. Bu "Sürpriz"in birçok nedeni bulunuyor:
1- İngiliz ve Kanada birliklerinin hataları: Yoğun bombardıman yüzünden halk evlerini, tarlalarını, hayvanlarını terkedip kentlere yığıldı ve açlığın pençesine düştü. Bu da NATO güçlerine karşı kitlesel nefrete yol açtı.
2- Taliban'ın eski gücüne ve taban desteğine kavuşması. Afganistan'daki gözlemcilere göre örgüt vur-kaç türü gerilla taktiklerinin ötesine geçti. Artık giderek yayılan örgütlü bir isyan sözkonusu. Hatta komutanlarından Molla Gül Muhammed'e bakılırsa, "Taliban işgal güçlerine karşı savaşta Iraklı direnişçileri fersah fersah geride bıraktı..."
3- Taliban'ın El Kaide ve Pakistan'daki bazı güçlerin desteğiyle çok iyi silahlanması, tükenmeyecek patlayıcı stoku oluşturması. Bu bombaları Irak'ta olduğu gibi uzaktan kumandayla patlatıp epey can yakıyorlar.
Afganistan'daki durum özetle böyle.
Ne dersiniz; Taliban'la mücadelenin "Kâfirlerin İslam'la savaşı olmadığını" göstermek için, NATO'nun çağrısına hükümet "Askerliğin yan gelip yatmak olmadığını" göstermek için "Evet" der mi? Yok artık!
Ama göndermeye kalkarsa, Meclis kararına ihtiyacı yok. 10 Ekim 2001 tarihli, AK Parti'nin ret oyu kullandığı Ecevit tezkeresi hükümete gerekli yetkiyi veriyor.
Bir ayrıntı daha: Kandahar operasyonu ve Afganistan'daki güçlerin takviyesi NATO dışişleri bakanlarının 8 Aralık 2005 tarihli toplantısında kararlaştırıldı. O kararın altında Dışişleri Bakanı Gül'ün de imzası var.



Bu yazı 1,040 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Temmuz 2012 Körfez'e büyüteç
    • 22 Temmuz 2012 Tarih yolları kesiştirince...
    • 4 Nisan 2012 Demokrasiyi taçlandırmak
    • 1 Nisan 2012 Suriye aktörleri
    • 4 Mart 2012 Fıkra gibi
    • 1 Şubat 2012 Konsey'i beklerken
    • 16 Ekim 2011 1961 Ekim'i
    • 26 Eylül 2011 New York'tan dönüş gündemi
    • 20 Ağustos 2011 Şam'la satranç
    • 12 Ocak 2011 Aslında biz bize yeteriz
    • 8 Ocak 2011 Referandum
    • 26 Aralık 2010 Krizin öbür yüzü
    • 27 Kasım 2010 Senede bir gün
    • 18 Kasım 2010 Savaş Lordu
    • 16 Kasım 2010 Beşik sallanıyor
    • 9 Ekim 2010 Sri Lanka modeli
    • 26 Eylül 2010 Dolmabahçe'de medyatik kahvaltı
    • 28 Ağustos 2010 BDP'lilerin söylemleri
    • 30 Haziran 2010 Ortaklık
    • 15 Mayıs 2010 Atina'dan

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,309 µs