ABD ve Avrupa arasında öteden beri var olan farklı dış politika yaklaşımları bugünlerde kendisini yeniden hissettirmeye başladı. İranın nükleer programı uygulamadaki kararlılığı Avrupayı yeni çözüm arayışları içine itiyor gibi gözüküyor. Baştan beri İran ve Batı dünyası arasında bir savaş istemediklerini söyleyen Avrupalıların sesleri gittikçe yükseliyor.
Berlin merkezli Tageszeitung gazetesinde konuya ilişkin bir yazı kaleme alınmış. Yaptırımlar sadece İslamcıların elini güçlendirir başlığıyla şu satırları okumak mümkün:
ABD ve İsrail, Afganistan ve Irakta yaşananlardan ders çıkarmalıydı. Ama Lübnan ve Gazzede yaptıklarına bakılırsa, hiç de ders almamışlar. İranda radikal İslamcıların bu denli güçlenmesinin nedenlerinden biri de ABDnin izlediği politikadır. Öyle ki, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejadı birçok İslamcının gözünde kahraman yapan da yine ABDdir. Şimdi de BM Güvenlik Konseyi gülünç duruma düştü. Tahrana tanıdığı süre doldu ama hiçbir şey yapamıyorlar. Zaten Rusya ve Çin baştan beri yaptırımlara karşıydı. Şimdi Avrupalılar da geri adım attı; İrana yaptırım uygulamanın kendilerine zarar vereceğini nihayet anlamış bulunuyorlar. Peki ABD cephesinde durum ne? ABD Başkanı George Bush ve Savunma Bakanı Donald Rumsfelde bakılırsa, İran savaşı kapıda. Ancak ABD, tek başına hareket etmeye korkuyor. NATOnun duruma el koyması isteniyor. Sorun şimdi şu: Acaba başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri ABDye evet der mi? Derlerse bunun vahim sonuçları olur
Avrupada pek çok yerde yukarıdakine benzer görüşler dile getiriliyor ve ABDnin İran konusundaki inatçı tavrını değiştirmesi gerektiği söyleniyor. Elbette ki Avrupalılar İran ne isterse yapabilir demiyorlar. Söyledikleri şey sorunun müzakere yoluyla çözülebileceği, eğer öyle olmazsa zinhar savaşa başvurulmaması gerektiği. Bazıları ise çözüm olarak İranın ekonomik anlamda canını yakabilecek girişimlerde bulunulmasını öneriyor. Mesela petrol çıkarma teknolojilerinin arzında bir kısıtlamaya gidilmesi gibi.
Bütün bu olup biteni Avrupalılar anlayabiliyorlar da, biz de niye kimse anlamak istemiyor hayret ediyorum doğrusu. Avrupalı İrana karşı bir savaş açılmasını istemiyor ve bunu çıkıp açıkça ifade ediyor. Bizdeyse son yıllardaki iyi ilişkiler bile göz ardı edilerek, sanki ABD İrana savaş açsa da biz de bölgedeki güç üstünlüğümüzü İrana kaptırmış olmasak gibi gülünç düşünceler içine girenler var.
Evet, İranın fütursuzca yanımızda nükleer silahlanma çalışmaları yürütmesi hepimizi endişelendiriyor. Doğrudur, İslam dünyasını ABD ve Batı karşıtlığı ile öfke ve nefretle besleyen bir İran var karşımızda. Ama bütün bunlara rağmen şunu da unutmamak gerekir ki, bölgede güçlü olmak yanınızda harabeye dönmüş bir komşu ülke ile hiçbir zaman mümkün olamaz.
Anlamakta zorlandığımız diğer bir konu da ABDnin üzerine yaslandığı terörizmle savaş söylemi. ABDnin Ulusal Savunma Stratejisine yerleştirdiği Amerika savaşta olan bir ulustur ve Bugünün savaşı, terörizm ağının devlet ve devlet dışı destekçilerine karşıdır şeklindeki ifadeleri aslında bugün karşı karşıya olduğumuz pek çok sorunun sebeplerini teşkil ediyor.
ABDnin 11 Eylül sonrası terörizmle savaş söylemi altında neler yaptığına bakarsak bunu anlamakta zorlanmayız. Irak savaşı bunun en bariz örneği olmuştur. ABD Irakı, uluslararası arenada meşruiyeti olan bir devleti, terörist olarak göstermiş ve yanına da aslı astarı olmayan kitle imha silahları yalanını da ekleyerek terörizmle savaşını yürütmüştür. Şurası kesin olarak anlaşılmalıdır ki uluslararası hukuk terörist ve terörizm kavramlarını tanımlamakta zorluk çekiyor. Devletlerin terörist olarak nitelenmesi ise görülmüş şey değil. ABD ise istediğini terörist ilan etmede büyük bir rahatlık içinde ve İranı da yine aynı silahla vurmak istiyor.
ABD İrana savaş açar mı, açmaz mı kesin konuşmak mümkün değil. Pekala, açabilir. Yalnız ABDnin bugünkü gücü ve uluslararası arenadaki prestiji gösteriyor ki bunu tek başına yapamayacak, yapmayacak. Muhtemeldir ki NATO, İran için harekete geçirilecek. Bu durumda aylardır Lübnana asker göndermeyi tartışan Türkiye, belki de bu sefer komşusu İrana asker göndermeyi tartışacak. Acaba o zaman Türkiye İranın bir provası gibi okunabilecek olan Lübnandaki gibi mi davranacak, yoksa Iraktaki gibi sağduyusunu koruyabilecek mi? Bunu zaman gösterecek. Ama İncirlikteki çoğunluğu ABDye ait nükleer bombaların hedefinin neresi olduğunu bilenler bir tahminde bulunabilir.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle