0 0 0000

1701 ve 1706

Günlerdir herkes BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararı gereğince Lübnan'a asker gönderme konusunu tartışıyor.

Hükümet de Lübnan'a asker gönderme konusunda ısrarlı, Cumhurbaşkanı, muhalefet ve halkın ezici çoğunluğu buna karşı.

Her iki tarafın kendine göre gerekçeleri var.

Ben ise günlerdir bu köşede olayın riskli taraflarını ve ABD, İsrail ve genel olarak Batı'nın Lübnan ve bölgeye yönelik sinsi ve tehlikeli planlarına dikkat çekiyor ve Türkiye'nin bu planların içine çekilmek istendiğini söylüyorum.

Türkiye'de bu tartışmalar olurken BM Güvenlik Konseyi sessizce Sudan hükümetinin karşı koymasına rağmen 1706 sayılı kararı aldı ama Türk gazeteleri bu karar ile ilgili olarak bir tek satır yazmdı.

Karar gereğince BM Güvenlik Konseyi aylardır kargaşa yaşayan Sudan'ın Darfur bölgesine 17 bin 300 kişilik bir güç gönderecek.

1701 ile 1706'nın amaçları aynı!

1701, Lübnan ve Ortadoğu'da İsrail ve ABD planlarına hizmet etmeyi amaçlarken, 1706 da aynı ikilinin Sudan ve Afrika'daki planlarını yaşama geçirmek için alındı.

Baksanıza ABD'deki Yahudi örgütleri 1706 sayılı kararın çıkmasından dolayı 10 günlük kutlama programı başlattı.

Bu kutlamalara ABD'deki 160 Yahudi, Neo-Con ve tutucu Hıristiyan örgütler katılıyor ve hepsi toplu bir şekilde 19 Eylül'de New York'ta büyük bir miting çağırısı yapıyor.

Peki Yahudi lobileri neden bu denli seviniyor?

Üstelik Başbakan Erdoğan'ın şahsen gidip gezdiği Darfur'da yaşayanların çoğunluğu Müslüman.

BM, ABD ve AB geçen yıl Sudan'da federal bir sistem kurulmasını sağladı.

Güneydeki 3 milyon Hıristiyan, 30 milyonluk Sudan'ın yönetimine ortak oldu ve istenildiğinde Hıristiyan Güney, Sudan'dan ayrılacak.

Tıpkı Irak kürtleri gibi!

Aynı güçler Şimdi de Dafrur bölgesini Sudan'dan ayırmak istiyor. Çünkü Sudan Arap, İslam ve Afrika coğrafyasının en önemli ülkelerinden biridir.

Sudan, su, petrol, pamuk, hayvancılık ve maden zengini bir ülke.

İsrail ve ABD'nin bu ülkede gözü var çünkü İsrail, Kızıldeniz'e uzun sahili olan ve Eritre ile Etyopya'ya sınır bu ülkeyi çok önemsiyor.

1994'te Ruanda'da çıkan iç savaşta bir milyon insan öldüğünde BM, ABD ve AB sesini çıkarmazken her nedense şimdi Darfur'u çok önemsiyor. Üstlik tam da Afrika Birliği, İslam Konferansı Örgütü ve Arap Birliği sorunu çözmek üzereyken.

İrlanda'da İRA, İspanya'da ETA ,Rusya'da Çeçenistan sorunları yaşanırken kılını kıpırdatmayan BM Güvenlik Konseyi her nedense İsrail ve ABD'ye hizmet edecek herhangi bir plana hemen sahip çıkıyor.

ABD, dolayısıyla İsrail emrinde olan bir BM doğal olarak Sudan'ı parçalamak için gerken her şeyi yapacaktır.

32 gün süreyle İsrail'in Lübnan'ı bombalamasına ses çıkarmayan BM ne oldu da şimdi 1701'in uygulamasını ısrarla istiyor?

Kural olarak ABD, İsrail ve genel olarak Batı'nın sıcak baktığı ve desteklediği herhangi bir plandan kuşkulanmak gerekir.

İşte bu nedenle ben de pratikte tehlikeleri kanıtlanmış bu tür planların bir parçası olarak 1701 sayılı karara kuşku ile yaklaşıyor ve uyarılarımı yapıyorum.

Lübnan'a asker gönderme konusunda hevesli görünen hükümete ve TBMM'nin AKP'li üyelerine bunları son kez hatırlatmak istedim.

Elbette hükümet ve devlet bizim bilmediğimiz onlarca ve belki de yüzlerce detayı biliyor ve ona göre davranıp karar alıyor.

TBMM üyeleri de sağduyularına güvenerek 1 Mart 2003'te olduğu gibi kararlarını verecekler.

Ancak sorulması gereken soru; hükümet Irak'ta, Filistin'de ve Lübnan'da yaşanan bunca olaydan sonra şimdi benzer 'Tezkere'yi acaba neden TBMM'ye gönderiyor?

Olup biten her şeye rağmen ve bazılarının hayal edemeyeceği yüzlerce risk olasılığı ortadayken hükümet 'Evet' denilmesini istiyorsa o zaman Türk askeri Lübnan'a gitsin!

Ama Sayın Başbakan'ın taahüdünü yerine getirmesi koşulu ile.

Yani;

1-Hizbullah'ın silahsızlandırılmasında asla rol alınmayacak ve hiçbir şekilde ve ortamda Hizbullah ile karşı karşıya gelinmeyecek.

2-Türkiye dolaylı, dolaysız hiçbir şekilde ABD ve İsrail'in Lübnan ve bölge planlarında yer almayacak ve öyle görünmeyecek.

3-Lübnan halkına her türlü insani yardımda bulunulacak.

4- Bunun tersi istenildiğinde Türk askeri derhal geri çağırılacak!

Tabii buna fırsat bırakılırsa!

Bu yazı 1,086 defa okundu.