En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Darbe oyunu!



Eskiden komünizm geldi, geliyor diye demokrasi rafa kaldırılır, kolu kanadı kırılırdı.
Bugün şeriat geliyor diye demokrasinin köküne kibrit suyu ekilmek isteniyor.
Mantık aynı mantık.
Kafa aynı kafa.
Arkasında demokrasi korkusu yatıyor; demokrasi nefreti yatıyor.
Evvelce, bizim coğrafyada demokrasinin bu kadarı Türkiye için fazla, komünistler güçleniyor, devlete sızıyor diye fetva çıkarılırdı darbelere, askeri müdahalelere...
Şimdiyse, seçim sandığı şeriatçılara yarıyor, demokrasi derken laik cumhuriyet elden gidecek diye askere davetiye çıkaranlar var.
Kimler mi?
Kimileri kendine ulusalcılığı, kimileri milliyetçiliği, kimileri aydınlanmacılığı, kimileri Kemalistliği yakıştırıyor. Belki tümüne, Kızılelmacı da denebilir.
Düşünce tarzları basit.
Yüzeysel ve sığ.
Klişeleri ağır basıyor. Öteden beri sloganlara kaptırmışlardır beyinlerini...
Türkiye'nin çok partili demokrasiye adım atmış olmasını ve iktidarın 1950 seçimleriyle ilk kez halkoyuyla el değiştirmesini karşıdevrim sayarlar.
Seçim sandığı bu yüzden onların gözünde tu kakadır; çünkü halk sürekli olarak gericileri seçer, sandıktan çıkarır. Menderes gibi, Demirel gibi, Özal gibi, bugün de Tayyip Erdoğan gibi...
Son olarak 2002 seçimleri çarpıcıdır. Çünkü AKP ile birlikte karşıdevrim Türkiye'de iktidar olmuştur.
Arkasından şu soru gelir:
"Dinci parti, iktidardan olduktan sonra şimdi de devlet olabilecek mi?"
Devlet nasıl olunabilir?
Yanıt malum:
"Çankaya'yı ele geçirerek!"
Tarikatlarıyla medyayı ele geçirmeye başlayan, seçim sandığından çıkarak hükümet olan dinci parti, yani AKP, gündemine Çankaya Köşkü'nü çoktan almıştır. Cumhurbaşkanlığını da zaptedince iş bitecektir.
Bu kadar basit!
Bunları her seferinde özetledikten ve "Laik cumhuriyet tehlikede!" sloganını attıktan sonra can alıcı soruyu sorarlar:
"Peki, ne yapmalı?"
Yanıtını vermeden önce de sözü bir kez seçimlere getirirler. Sandıktan "takiyeci ya da dinci parti"nin çıktığını, Baykal'ın CHP'sinin de bir şey yapamadığını, eğer karşıdevrim yeşil bayrağını 2007 yılı baharında Çankaya'ya da dikerse, Türkiye'de "laik cumhuriyet"in biteceğini söylerler.
Ve soru tekrarlanır:
Ne yapmalı?
Seçim sandığından karşıdevrim çıkıyorsa, geriye yapılacak tek şey kalır:
Askerin müdahalesi, darbe!
Kısaca derler ki:
Avrupa Birliği'yle ilişkiler bir süre buzdolabına kaldırılır; bir mıntıka temizliği başlatılır; önce devlet temizlenir, sonra sıra öteki kuruluşlara, üniversitelere, belediyelere, partilere, sivil toplum kuruluşlarına gelir; bu arada AB de Türkiye yükünden kurtulacağından için için memnun kalır; Washington'daki Yeni Muhafazakârlar, hatta İsrail de sevinir, Türkiye'deki 'İslamcı faşistler'e esaslı bir darbe vuruldu diye...
Planlar böyle.
Her şey ne kadar basit!
Hiç değişmediler.
Bütün ömürleri böyle kestirme yollardan devrim yapma ve Türkiye'yi kurtarma düşleriyle geçti. Bunun için partileşmek, örgütlenmek, halka gitmek gibi zahmetlere hiç katlanmadılar. Daha çok üniformasını çıkarmış emekli paşalarla kapalı kapılar arkasında kumpaslar kurarak, askeri kullanarak kısa yoldan devrim yapacaklarını sandılar.
Hiç sönmedi bu hayalleri.
Bugün de iflah oldukları söylenemez. Demokrasiden nefret etmeye devam ediyorlar. Peşinde oldukları şey, kışla düzeni! Çünkü rengi, farklılığı sevmiyorlar. Düşleri hep aynı, torna tezgâhından çıkma bir toplum...
Kısacası:
Yirmi birinci yüzyılda daha hâlâ aslı cuntacılık olan kendi 'devrimci hayalleri'ni sürdürüyorlar.
Olabilir.
Ben bu arada Baykal'ın CHP'sini de kendi 'darbe oyunları'na çekebilirler mi diye merak ediyorum.
Siz ne düşünüyorsunuz?
30 Ağustos notları-6 yarına.



Bu yazı 988 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,286 µs