En Sıcak Konular

Ergun Babahan


Ergun Babahan
0 0 0000

İfade özgürlüğü ve AİHM



Türkiye Cumhuriyeti tarihi yasa ve özgürlük arasındaki çatışma biçiminde de özetlenebilir. Aydınlanma felsefesini esas alan genç Cumhuriyet, kendini iç ve dış düşmanlara karşı koruyacak bir hukuki yapı içinde, insan haklarından ziyade, devletin yetkinliğini hedefleyen bir sistem kurmuştu.

Bu nedenle, "kamu düzeni", "kamu yararı" kavramları, bireyin, o bireyin hakkının hep üzerinde görüldü. Hem yasalarda, hem de o yasaları uygulayan yargıçlar tarafından...

Türkiye'de adalet sistemi, özgürleştirici bir rol üstlenemedi, daha çok devlet gücünün temsilcisi durumunda oldu. Cumhuriyet'in ilk yılları, Anadolu'da bireyi ortaya çıkaracak üretim koşullarının sağlanmadığı dönemdi.

Eşrafın sanayiciye, burjuvaya dönüşmesi, köylünün tarım ve sanayi işçisi olması 80 yıllık süreçte bu koşulları sağladı. Hâlâ cemaatlerin etkisinden kopamamış geniş yığınların bulunduğu ülkemizde ortaya çıkan birey, farklı bir hukuk düzenine ihtiyaç duydu elbette.

İfade özgürlüğü, insan hakları kavramları gündeme gelir oldu. 6'ncı sayısı çıkan "Hukuki Perspektifler Dergisi" (HPD) son sayısında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çerçevesinde ifade özgürlüğünü ele almış.

Alanında bir başka örneği bulunmayan Hukuki Perspektifler Dergisi'nin başarılı yöneticisi Doç. Dr. Adem Sözüer'in yönetiminde bir yuvarlak masa toplantısı da yapılmış. Yuvarlak Masa'ya Doç. Dr. Ahmet Gökçen ile AİHM hâkimi Rıza Türmen katılmış. AİHM bilindiği üzere artık iç hukuk sistemimizi yakından ilgilendiren, içtihat oluşturan bir mahkeme.

Çünkü, Anayasa'nın 90'ıncı maddesinde yapılan değişiklikle, AİHM Türk hukuk sisteminin bir parçası haline geldi. Ceza Muhakemeleri Kanunu'ndaki son değişiklikle, AİHM'den çıkan ihlal kararı yeniden yargılama sebebi kabul edildi.

Yani, Brüksel'den verilen kararlar Türkiye'nin dört bir köşesindeki yargı organları için bağlayıcı hale geldi. Mahkeme, Türmen'in tanımıyla insan haklarının koruyucu olması gereken devletin öteki yüzüyle ilgileniyor, yani insan haklarının ihlalcisi yönüyle.

Tartışmacılar Türk Ceza Kanunu'nun yeni halinin hâlâ rahatsız edici unsurlar içermesine rağmen geçmişe göre büyük bir ilerleme sağladığında hemfikir. Yine katılımcılar, kamuoyunda ses getiren rahatsız edici uygulamaların yasadan ziyade uygulamadan kaynaklandığı görüşünde.

Katılımcıların türban davası açan Leyla Şahin'den, vicdani retçi Osman Murat Ülke'ye, Pakdemirli davasından Hasan Celal Güzel kararına kadar her davayı ayrıntısıyla tartışıyor ve ifade özgürlüğü konusunu ele alıyor. Sonucu, Rıza Türmen'in sözleri özetliyor: Avrupa'da temel olan bireyin ifade özgürlüğünü koruma, Türkiye'de ise daha fazla devleti koruma düşüncesi var. Bu temel yaklaşım devam ettiği sürece, maddeleri değiştirmek, düzenlemek, hiçbir şey ifade etmiyor.

Türmen'in de altını çizdiği gibi, değişen yasalara, gerçekleştirilen reformlara rağmen Türkiye'nin önündeki en büyük engel hâlâ düşünce ve ifade özgürlüğüdür. İlk küçük krizde çareyi ifade özgürlüğünü kısmakta bulan yönetim anlayışı ile bu engeli aşmak kolay görünmüyor.



Bu yazı 763 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Mayıs 2012 Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
    • 4 Nisan 2012 Benim darbecim insanlık suçu işlemez
    • 24 Mart 2012 Ergenekon ve psikolojik savaş
    • 14 Mart 2012 Kürt meselesinde tarihi uyarı
    • 7 Mart 2012 Türkiye, AB için neden önemli!
    • 4 Mart 2012 Medya nasıl kurtulur?
    • 3 Mart 2012 Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
    • 19 Şubat 2012 Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
    • 15 Şubat 2012 Washington’ın Türkiye’ye bakışı
    • 14 Şubat 2012 Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
    • 7 Şubat 2012 Tencere dibin kara
    • 5 Şubat 2012 Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
    • 22 Ocak 2012 Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
    • 3 Ocak 2012 Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
    • 13 Aralık 2011 Siyaset ve sadakat
    • 11 Aralık 2011 Bu iddianamede ciddi şike var!
    • 6 Aralık 2011 İşte kahramanınız Kozinoğlu!
    • 22 Kasım 2011 CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
    • 19 Kasım 2011 Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
    • 15 Kasım 2011 Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,624 µs