En Sıcak Konular

Umur Talu


Umur Talu
0 0 0000

Vatanı çok severiz!



Bir sevgi ki, iki ucu var ve ortası tam bir boşluk.
Bir ucunda, koskocaman bir "vatan aşkı, yurt sevgisi" vardır.
"Her karış toprağı için" can verilesidir; verilmiştir ve verenler baş tacıdır.
Kime sorsan.
Bu tartışılmaz.
Öteki uçta da "mülkiyet" bulunur.
Mülk edinme tutkusu, ele geçirme, kendi namına ve her fırsatta, kuralsızlık içinde ve müthiş bir ihtirasla vatan topraklarını fethetme coşkusu.

İşte bu iki ucun arası kocaman bir boşluktur.
Bir hiçliktir.
Duygusuz bir çöldür.
Orada vatan sevgisi değil, vatan yağması vardır.
Orası işte orman yangınıdır.
Orası başkalarının her an çiğnenen hakları ile ortak hayatlarıdır.
Denize boca edilen kitlesel veya sosyetik lağımdır.
Orası bir anlığına fethedilen ve kahredilen yahut ebediyen işgal edilmek üzere ırzına geçilendir.

Gerçekten de "ölümüne sevilen" vatan, gündelik hayatın hakikatinde günübirlik her türlü tacize, tecavüze, şiddete maruz kalır.
Ağaçları kırgın, suları bitkin, havası yorgun, kuşları tedirgindir.
"Çocuklarımıza miras" filan lafları fiilen yalandır; imkanı olan sadece "kendi çocukları" na mirasın telaşına düşer, hırsından başı döner.
Fethedilecek ülkeler ve de kentler nasip etmemişse Allah, eh bu zamanda, kimileri de kendi azgın fütuhatına soyunur.
İşte İstanbul'un şu tepesi, işte Kuşadası'nın şu orman arazisi, işte Antalya'nın portakal kokuları.
Karadan indirilen dozerlerle ele geçirilen bir koy, koya bir koy üç al bir tesis, fışkıran kara paranın şımarık yayılması ve yayıldığı her yerde patlayan bir "kara kültür"!
Vatan, o uğrunda ölünesi vatan, tevekkülle ve neredeyse her bir ihtirasa, arsızlığa, azgınlığa cevap vermek üzere, cömert bağrını açar bu yağma şiddetine.
"Senin için ölürüüüz" diye bağıranların bir kısmı;
Betonları, dozerleri, kibritleri, benzinleri, alevleri, cüzdanları, kahkahaları ile üstüne üstüne yürür, yakaladığı her bir karış toprağını kanırtır, oyar, doldurur, zımparalar, kazır, binbir işkenceden geçirip dört başı mamur bir "rant" yaratırken, kıs kıs ve azar azar vatanı öldürmektedir aslında.
Sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi, kendi ölümsüzlüklerinin anıtı olarak her türlü yolla daha fazla toprağı, araziyi ve kül olmuş ormanı ele geçirerek.
"Ölümüne vatan sevgisi" ile "ölümsüz mülk ihtirası" arasında, vatan can çekişir.

Bu kitlesel "vatanı özel mülkleştirme" ve kendi mülkün olmayana "Ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca" muamelesi ile sevgisizlik, vatan sevgimizin çok acımasız ikinci yüzüdür ve işbaşındaki asıl yüzü olarak ısırır, sırıtır, kudurur.
Kendi ahalisini, kendi zenginini, kendi işadamını, kendi politikacısını, kendi ittifaklarını, kendi kanunlarını yaratır.
Vatan; bütün tevekkülü ve tahammülü ile, katlanıp durur kendisini çok ama çok sevenlere!



Bu yazı 924 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Ocak 2009 Kravatın vicdanı
    • 15 Ocak 2009 Yeraltı ordusu!
    • 26 Aralık 2008 Hakikatin içyüzü
    • 15 Aralık 2008 Onların oğulları kızları...
    • 11 Aralık 2008 Bak şu bakana!
    • 23 Kasım 2008 Üç ana...
    • 17 Kasım 2008 Taş ile bomba... Kanun ile adalet
    • 13 Kasım 2008 Ya öyle değil de böyle ise...
    • 19 Ağustos 2008 Kırk tilki kırk ayak
    • 28 Temmuz 2008 Kahpelik!
    • 28 Ekim 2007 Kasrı Şirin mi şirin!
    • 10 Ekim 2007 Düşünmeye davet
    • 26 Ağustos 2007 Biat kültürü imiş!
    • 21 Haziran 2007 Büyük lokma... Büyük konuşma
    • 20 Haziran 2007 Susurluk, Ankara Sauna, Atabey Kaldırım, Danıştay Trabzon, İstanbul bomba Cumhuriyet
    • 17 Haziran 2007 Her senaryo aktörünü bulur
    • 11 Haziran 2007 Şimdi incir zamanı
    • 3 Haziran 2007 Bana her şey seni hatırlatıyor!
    • 29 Mayıs 2007 Bunu da gördük!
    • 28 Mayıs 2007 Kanmayın kıymayın!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,984 µs