LÜBNAN krizinin uzun süreli yansımaları hakkında yapılan irdelemeler genellikle oldukça karamsar.
Her şeyden önce İsrailin içinde sorgulamalar başladı. Operasyonların başlatılmasının ve vüsatinin sorumlusu olarak ordu eleştiriliyor.
İsrailli generallerin her zaman bağlı kaldıkları "kuvvetle çözümlenemeyen sorunların ilacı daha fazla kuvvettir" doktrininin bu defa fiyaskoyla sonuçlandığı ve hükümetin politik tercihleri askerlere bırakmakla vahim bir hata işlediği ileri sürülüyor. Gerçekten, Lübnanda ölçüsüz ve geniş ölçüde de sivillere yönelik operasyonların politik kazanç sağladığına kimse inanmıyor.
İsrail ordusunun yenilmezlik efsanesine çok ağır bir darbe vuran Hizbullah, bu savaştan zayıflayarak çıkmadı, aksine politik gücünü hiç değilse şimdilik artırdı. ABDnin Irak savaşıyla yarattığı istikrarsızlığın derinleşmesine Lübnandaki savaşın katkısı çok önemli olacağa benzer.
***
Suriye de Lübnan savaşından zararlı çıkmadı. Suriye ile Lübnan arasında uzun zamandan beri zımni bir anlaşma var. İki ülke arasındaki sınır boyunca her iki taraf uzun yıllardan beri çok temkinli davranıyor. İsrail ile Suriye arasındaki mücadele Lübnanda cereyan ediyor. İsrailin 1982de Lübnanda kazandığı askeri zaferi siyasi bir zafere dönüştürmesine, İsrail ile anlaşma imzalayan Cumhurbaşkanı Beşir Cemayeli katlettirerek Suriye engel olmuştu.
Şimdi de BM Barış Gücüne karşı saldırıları teşvik ve tahrik etmesi hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. ABDnin Suriye ile diyaloğa girmesini isteyenler var; fakat ABDnin Hizbullah ve HAMASa aktif desteğini sürdüren bir Suriye ile masaya oturmaya razı olması çok güç.
İrana gelince, Hizbullaha desteğinden vazgeçmek niyetinde olmadığı muhakkak; çünkü bu destek aynı zamanda ona nükleer programlarından vazgeçmesi için yapılan baskılara karşı etkili bir silah. İrandan, beş BM Güvenlik Konseyi üyesi ile Almanyanın nükleer konuda yaptıkları öneriye bu ay sonuna kadar cevap bekleniyor. Cevap olumsuz ise İrana karşı bazı yaptırımlar Güvenlik Konseyinde ele alınacak.
Lübnan konusunda aldığı kararı uygulamakta büyük zorluklarla karşılaşan Güvenlik Konseyinin İrana karşı daha etkili olabileceği pek düşünülemez. Ne var ki güvenliği daha kırılgan hale gelen İsrailin kendisi için daha da büyük bir tehdit teşkil edecek nükleer bir İrana karşı tepkisiz kalması da pek olası gözükmüyor.
***
Lübnan buhranından HAMAS da dolaylı olarak kazançlı çıktı. Radikal İslam zaten bütün bölgede, hatta bütün Müslüman ülkelerde gittikçe kuvvetleniyor. Hizbullah gibi Irakta da kendi milisleri olan Şii bir parti mevcut. Irakta Şiiler ile Sünniler birbirlerini öldürürken Sünni HAMAS hem Hizbullah hem de İran ile dayanışma halinde.
Radikal İslam açısından ufuktaki büyük bir tehlike de Pakistandaki durumdur. Pakistan hükümetleri geleneksel olarak iç politikada köktendincilerin etkin olmasını önlemeye çalışırken, Afganistan ve Hindistana yönelik siyasetlerinde radikal İslamı teşvik etmekten geri kalmamışlardır.
Bu politikayı General Müşerref, uluslararası teröre karşı ABD ve İngiltere ile yakın işbirliği yapmasına rağmen, bugün de devam ettirmektedir. Ancak birbirine zıt bu iki siyaset arasındaki hassas dengenin birdenbire bozulması ve Pakistanda köktendincilerin iktidara gelmesi ihtimalinden endişe etmemek mümkün değil.
Bu karmaşık ve karanlık tabloda Türkiyenin birbiri ardından yaptığı girişimlerin sonuç vermesi beklenemez. Fakat ondan çıkartılacak bir ders olduğunu zannederim. Türkiyenin temel menfaati, AB ile bir an önce entegrasyonun gerçekleşmesidir. Başka istikametlere nafile bakmayalım.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle