Türkiye'de yargının çarpık işleyişinin, bir bölüm yargıdaki kirliliğin ulaştığı boyutların en çarpıcı örneğini günlerdir Milliyet gazetesi veriyor.
Olay şu.
Karaköy'deki "Birlik Metal, İnşaat, Petrol, Gıda ve Turizm" adlı şirkette 9 Kasım 2005 günü bir cinayet işleniyor.
Öldürülen kişi Hacı Erdoğan.
Polisin yürüttüğü soruşturma sonucu Turan Çevik, oğlu Hilmi Çevik, damadı Erkan Yıldız ile iki zanlı tutuklanıyor.
Bu noktadan itibaren işler garipleşmeye başlıyor.
Önce Beyoğlu Savcısı Faysal Akpolat, Çevik'in serbest bırakılmasını talep ediyor. Hem de bir kez değil, tam üç kez.
Her seferinde mahkemeden ret yanıtı gelince Beyoğlu Başsavcısı Ünal Canpolat bizzat devreye giriyor ve kişisel yetkisini kullanarak Turan Çevik, oğlu Hilmi Çevik, damadı Erkan Yıldız ile iki zanlıyı salıveriyor.
Milliyet bu olayı haber yapınca gazete aleyhine yüklü bir tazminat davası açıyor ama aynı gazete Başsavcı Canpolat'ın Çevik'in kızının nikahında bir polis müdürüyle birlikte tanıklık yaptığını ortaya çıkarınca emekliliğini isteyip kenara çekiliyor.
İş bununla da kalmıyor, adalet adına görev yapan bu beyin oğlu Berkay Canpolat'ın uğruna kan dökülen "Birlik Metal, İnşaat, Petrol, Gıda ve Turizm"in ortağı olduğu çıkıyor.
Yani, ortada Türkiye Cumhuriyeti devletinde adalet adına görev yapmakta olan bir savcı var.
Bu savcı önemli bir çete lideriyle kanka olmuş, yediği içtiği ayrı gitmiyor.
Kızının düğününde tanıklık yapıyor, oğlunu çete reisinin şirketine ortak ediyor.
Bununla yetinmiyor, bir cinayet davasına yetkisini kötüye kullanarak müdahale etmekte beis görmüyor.
Şimdi bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na, Başbakanı'na, Adalet Bakanı'na, yazarlara yazdığı her yazı için dava açmaya çalışan savcılarına soruyorum, NEREDESİNİZ?
Bu cinayetle ilgili dinleme kayıtlarının da mahkeme dosyasına girdiği ve Turan Çevik'in bu konuşmalarında cinayet emrini bizzat verdiği, cinayeti oğlu ile damadının işlediği ortaya çıktı.
Ama yine de tık yok.
Cinayet davası herhalde kör topal ilerler diye umut ediyorum. Gerçi burası Türkiye, bakarsınız başka etkili kişiler devreye girer, olmayacak şeyler oluverir.
Benim asıl ilgilendiğim konu ise adalet sisteminin Bay Ünal Canpolat'la ilgili ne yapacağı.
Bir cinayet dosyasına müdahale edip davanın seyrini etkileyecek kararlar veren bu beyin, cinayetin zanlılarıyla içli dışlı olduğu ortaya çıktı.
Bu kararların tesadüfen değil de, bir çıkar ilişkisi gereği alındığı sonucuna varmak için orta zekalı bir çocuk olmak yeter.
Yine de tüm adalet sisteminin, devletin en yetkili kurumlarının bu cinayet ve örtbas edilme girişimi karşısında sessiz kalmasını anlamakta zorluk çekiyorum.
Belki Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek bizi bu konuda aydınlatır.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle