Hasan Celal Güzel
0 0 0000
'Beyefendi'nin Hâlleri
Bir zamanlar Demirel'i severdim. DP'nin devamı olan AP'nin Genel Başkanlığı, İslâmköy'lü Ümmühan Ana'nın oğlu olması ve CHP'nin her dönemdeki jakoben saldırılarına karşılık, 'k'ları 'g' yaparak bir halk adamı edasıyla verdiği cevaplar, milletin çoğunluğu gibi beni de 'Beyefendi'nin taraftarı hâline getirmişti. Masonluğunu, takiyyeciliğini, oportünist ve popülist politikasını görmezden gelirdim. Değilmi ki, iki defa başbakanlık koltuğundan darbeciler tarafından zorla gönderilmişti; bu durum, bana göre onu sevmek ve savunmak için yeterli gerekçeydi.
Onu 'demokrat' sanmış ve 12 Eylül Dönemi'nde çok sevdiğim rahmetli
Özal'ın bana ikinci adamlık teklifini reddederek onunla beraber antimilitarist demokratik mücadele vermeyi seçmiştim. İkazlara rağmen onu ziyarete gitmeyi sürdürdüğüm için görevimden alınmamı hiç umursamamıştım.
Hakkındaki hüsnüzanım 28 Şubat'a kadar devam etti. Heyhat! Ne kadar saf
ve aptalmışım... Meğerse Beyefendi hiç bir zaman demokrat olmamış; hiç bir zaman halkın değerlerine önem vermemiş... Ne yazık ki, büyük düşünen bir devlet adamı değil, sadece kendi menfaatlerini hesap eden benmerkezli bir basit politikacı imiş... Bendenizin bu hakikatı fehmedebilmem için, Beyefendi'nin 28 Şubat'ta meşhur şapkasını çıkarıp yerine hâki renkli bir şapka giymesi gerekiyormuş.
***
Beyefendi,'horoz ölür gözü çöplükte kalır' misâli, 82 yaşında hâlâ hırsıyla kıvranıyor ve birilerinin 'Kurtar bizi baba!' diye bağırmasını bekliyor. Bir yandan Cumhurbaşkanlığına seçilecek kişinin eşinin başörtüsünden dem vuruyor; diğer yandan iktidara askerle ihtilafını MGK'da çöz tavsiyesiyle yeni bir 28 Şubat modelinden bahsediyor. Bu arada erken seçim olursa darbe olmaz demeye getiriyor. Neden mi? Çünkü 'darbeli' ya da 'darbesiz' bir daha köşke çıkma peşinde. İşte bu kadar basit...
Başörtülü kızlara 'Arabistan'a gitsinler' lafını en çok alkışlayanların CHP 'liler olduğunu görünce, Beyefendi 40 yılda nereden nereye geldiğini düşünmüş müdür dersiniz?
Lâkin beni en fazla üzen Arabistan'a gönderme vandalizmi değil, Erdoğan'a 'Gücün yeterse türban yasağını kaldır' diye meydan okuması oldu. Yıllarca millet iradesini -sûreti haktan görünerek de olsa- savunan bir politikacının, bir darbe sözcüsü gibi,Türkiye'deki vesayet altındaki demokrasiyi seçilmiş bir başbakana karşı kullanması utanılacak
bir durum değil midir?
***
Elimde, Süleyman Demirel'in 'İslâm, Demokrasi, Laiklik' adlı kitabı var. Yeni Asya yayınları arasında 1991'de neşredilmiş. Yani Beyefendi 67 yaşındayken yayınlanmış ve kitapta yazılanlar konusunda herhangi bir tekzipte bulunmamış.
İçinde neler neler var bir bilseniz... Şimdi bu sözlerden herhangi birini Tayyip Bey söylese, 'irtica vâveylası' ayyuka çıkar, zinde güçler ayaklanmaya kalkardı. Beyefendi, 'Atatürk'ün kurduğu laik devlet değil İslâm devletidir' s. 85) diyor. 'Devlet hayatımızda da, devletimizi idare edenlere Kur'ândaki hakikatler yol göstermiş, yön vermiştir' (s. 193); 'Temelinde ahlâk, temelinde manevî değerler manzumesi olmayan memleketlerin büyük sıkıntılara düştüğünü tarih göstermiştir' (s. 107);
'Bu memleketin her vatandaşı göğsünü gere gere 'Ben Müslümanım' diyemezse, Türkiye'de huzur olmaz' (s. 65 ve diğer sayfalar);'İslâmın getirdiği ana kaidelerle, hukukun üstünlüğüne dayanan anayasa devletinin kaideleri arasında çelişki yoktur' (s. 36)Nûr ol Beyefendi !...
Şimdi Arabistan'a göndermeye kalktığı başörtülü kızlar içinse bakınız Beyefendi neler buyurmuş: 'Kişi başını örtmek istiyorsa örtsün. Ona niye karışılıyor. Başörtüsünün laiklikle bir alâkası yoktur(...) Anadolu kadınının yüzde sekseninin başı örtülüdür (s. 94); 'Benim söylediğim şu: Serbest bırakalım. İsteyen bağlasın, isteyen açsın' (s. 116).
Şu sözüyle de sanki Sezer'in son konuşmasına cevap veriyor gibidir:
'İrtica dendiği zaman, bu iddialar mesnedden yoksun; zaman, makam ve
kişi hayatına bağlı değilse, ciddi telâkki olunamaz' (s. 101).
Beyefendi, böylece devam edip gidiyor. Kitabı okudukça, bu mazlum milletin yıllarca ona nasıl aldandığını bir defa daha anlıyoruz.
***
28 Şubat Dönemi'nde, bütün Türkiye'yi şu şiiri okuyarak gezmiştim. Bence Beyefendi'ye verilecek en iyi cevap budur:
"Bu ayaklar senin mi Süleyman
Bu ayaklar nasıl ayak
Hadi yorgana sığdı diyelim
Mezara nasıl sığacak?"
Bu yazı 1,013 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
27 Mayıs 2012
27 Mayıs'ın hesabı sorulmalıdır
-
5 Mayıs 2012
Darbeciler! Ordu artık hizmetinizde değil...
-
29 Ekim 2011
Dikkat! PKK'nın tuzağına düşmeyelim
-
3 Aralık 2010
Hedefteki ülke: Türkiye
-
26 Ağustos 2010
Kardeş Pakistan'ın yardımına koşmalıyız
-
27 Haziran 2010
Oyunun hedefinde iktidar ve Başbakan var (2)
-
17 Haziran 2010
Terör ve politika
-
27 Mayıs 2010
50 yıllık utanç: 27 Mayıs
-
13 Mayıs 2010
Rusya ile tarihî anlaşma
-
6 Mayıs 2010
CHP-MHP-BDP koalisyonu
-
20 Nisan 2010
Kıbrıs'ta beklenen sonuç
-
16 Nisan 2010
'Nerede muhabbet, orada Muhammed'
-
11 Nisan 2010
CHP ve MHP'ye son Anayasa çağrısı
-
8 Nisan 2010
Baykal'ın uzlaşma teklifi üzerine
-
25 Mart 2010
Anayasa reformuna neden karşı çıkıyorlar? (1)
-
12 Mart 2010
12 Mart Muhtırası
-
4 Mart 2010
Ermeni iftiraları konusunda bayatlamış Amerikan politikası
-
21 Şubat 2010
AK Parti'yi kapatma hazırlıkları
-
31 Ocak 2010
Fişleme üzerine...
-
21 Ocak 2010
Bu iddialar cevapsız bırakılamaz
Yorumlar
+ Yorum Ekle