Neden seçeriz? Hangi sebeplerle seçeriz? Bizi bir "şeyi" seçmeye iten amiller nelerdir? Sabah haberlerine bakarken, ülkemizin içine girdiği seçim atmosferi etrafında bu gibi sorular zihnimden geçiyor.
Seçim, elbette bir propaganda sürecidir; her siyasi teşekkül bu sorulara kendi programı çerçevesinde cevap verecektir. Benim şu şu özelliklerim var, şu projem, şu vadim var, diye seçmeni ikna edecek, reylerini alacak. Demokrasinin özünde, seçme ve seçilmenin olduğu her yerde bu süreç bir şekilde cereyan edecek, hukuk buna zemin hazırlayacak ve sonuçta meşru yönetim tesis edilecek, devlet mekanizması seçilenlerin vizyonuna muvafık yeniden yapılanacak? Birileri gelecek, birileri gidecek.
Bu doğal süreç? Lakin bir "seçmen" olarak bu süreci yöneten siyasi odakları gözlemliyorum; iktidarın yapıp ettiklerini ve söylemlerini muhasebe ediyorum, muhalif cenahtan proje bazlı, toplumsal huzuru ve barışı tesis etmeye matuf bir vizyon arama çabasına giriyorum? Bir tercih yapacaksam, muhasebe yapmalıyım, iktidara gelme idealinde olan hareketlerin projelerini, vadettiklerinin gerçeklik düzeyini tahlil etmeliyim.
Şunu görüyorum: Maalesef memlekette ciddi anlamda bir muhalefet sorunu var? Türkiye?nin iktidar sorunundan ziyade, ona çekidüzen verecek, sınırlarını gösterecek, ülke menfaatini ve toplumsal huzuru temin edecek kuşatıcı, yapıcı, heyecan uyandırıcı, ağırlığı olan, yol gösterici ve iktidar olma çabası güden bir muhalefet göremiyorum. "Oy ver gitsinler" cümlesiyle muhalefet yapmak, "gidenin yerine neyi koyacaksınız?" sorusuna cevap verecek nitelikte değil. "Ankara şahlan, bize destek ver!" yahut "Bizimle yürü Türkiye!" şeklindeki milleti "emir eri gören" söyleyiş de rüzgârı yakalamaya kâfi değildir. Düne kadar yok saydığınız bir "etnik siyasi hareketi" ulusal düzeyde takdim etme ve böylece onlara barajı aşması için pozitif katkıda bulunmanız ise, seçmen nezdinde "samimiyetinizi" sorgulatmaktan başka bir anlam taşımıyor.
Bir seçmen olarak bu muhasebeyi yapıyorum? Madem oy kullanacak, ülkem için görevimi yerine getireceğim, muhakeme yapmam lazım; körü körüne saplantılarla yol alınmaz! Madem özgür irade diyoruz; şu halde bu irade muhasebe etmeli, kendi bireysel ve toplumsal huzurunu esas alan bir analiz yapmalı.
"Ayrıştırıcı dil", diyor bazı yazarlar ve bu dilin iktidar tarafından mütemadiyen kullanıldığını varsayıyor? İyi de şunu neden sormayalım: Eğer iktidarın kullandığı dil ayrıştırıcı ise, neden muhalefet sürecinde birleştirici ve birlikte yaşamaya katkı sağlayacak, insanları ikna edecek bir dil geliştirilmedi? Bunu geliştirecek olan, muhalefettir. Muhalefet, alternatif demektir; öyleyse neden alternatif olacak bir dil kuramadınız?
Dil kurmak çaba işidir; emektir, alın teridir? Ben yanlış görüyorsam lütfen düzeltiniz. Sorum şu: Muhalefet, on iki yıldır, bu milleti heyecanlandıran, birleştiren, birlik ve beraberliği tahkim eden bir dil kurma çabasına girdi mi? Buna "evet" diyebilecek miyiz? Keşke deseydik; maalesef ta başından beri iktidarın geliştirdiği dili ajite eden, tezyif ve tahkir esaslı bir dil kullanmanın kolaycılığına kapıldılar, değerler üzerinden, zamanın ruhuna uygun ve köklü tarihimizden güç alan bir çıkış kapısı gösteremediler.
Konformizm, içine kapalı, kendini tekrar eden ve yeniyi gösteremeyen bir ruh haline işaret eder. Seçim meydanlarındaki muhalif ses, konformist, o eski zamanlara ait hayatı yansıtan bozuk plak gibi bir yere takılıp kalmış? Eski zamanların dili, ötekileştiriciydi; bizim kuşak bu dilin acısını çok çekti, başörtüsü, dini eğitim ve düşünce özgürlüğü ekseninde, insani temel hakları tahsil etmeye dönük ciddi hukuki mücadeleler verdi. Şimdi bu temel hak ve hürriyetleri daha ileri seviyeye taşıyacak, samimi, gayretli, ufuk açıcı bir dil geliştirmek ve böylece iktidar hedefini deklere etmek varken, eski Türkiye?nin kırklı yıllarda kalmış diliyle iktidarla mücadele etmeyi tercih ediyorlar. İşte vahim olan budur?
Başa dönüyoruz; kimi neden seçtiğimiz aşikârdır? Zamanın ruhuna uygun bir dil geliştirme çabasında olan, milletin önünü açan projelerin sahiplerini seçmek istiyoruz. Peki, mevcut iktidar tam da bizim söylediğimiz yerde mi duruyor? Bu başlı başına konuşulması gereken konu; fakat şunu söyleyeyim: Ankara-Eskişehir arasında Yüksek Hızlı Trenle seyahat ederken bu satırları yazıyorum; yapılan yolları ve havaalanlarını düşünüyorum, inovasyon teşviklerini görüyorum, temel hak ve hürriyetlere dönük düzenlemeleri hatırlıyorum? Nihayet şunu bir daha fark ediyorum: Evet, bu seçim, ülkemizde iktidar seçiminden ziyade "samimi muhalefetin" seçimidir.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle