Bayburttayım Yayla ikliminin sıcak insanlarıyla hemhal oluyorum. Letafet, samimiyet ve sadakat! Bu üç kavramın birlikte terkip olduğu insan, Anadolu insanıdır; onu büyük şehirlerin karmaşası içinde fark edemezsin, sakin ve dingin şehirlerde görürüsün.
Bayburtta, Celâlînin, Ağlar Babanın şehrinde o insanı buluyorum. Evvela, Şehit Osman Tepesinden şehri temaşa ederken, bir gazinin ve şehidin huzurunda, fedakârlık ve idealizm kavramları zihnimden geçiveriyor. Anadolunun hangi şehrine giderseniz gidin, orada tepelerde gazi, alperen, şehit ve salih insanların izine rastlarsınız. Onlar bu şehirlerin sâhib-i manevîsidir; toprağı mayalayan ruhlar
İlahiyat Fakültesinin değerli iki elemanının rehberliğinde, Şeherin güzide fotoğrafını bir de buradan akıl defterime kaydettim. Çoruh akıyor, Bamsi Böyrek Dedem Korkuttan hikâyeler nakletmeye devam ediyor. Abdulvahhâb-ı Gâzî ise, her ne kadar asıl mezarın Sivasta olduğuna kani isem de bu makamında niyazını sürdürüyor.
Şehit Osmanda merhum anacığımı, burada ise şehrimi, Sivası hatırlıyorum. Şehir, metne benzer; okumasını bilen için hatırlatışını sürdürür. Nitekim hatırlayışlar, uğradığım her mekân da kendini ele veriyor. Şehri ikiye ayıran Çoruha nazar kılıyorum; Amasya geliyor gözlerimin önüne İçinden nehirler geçen şehirleri severim. Bayburtu seviyorum.
Şehri seviyorum; ama Kaleye çıkarken, samimiyetine inandığım şehir yöneticilerinin, gayret ve himmetlerinin bu güzel tarihi mirası koruma noktasında kifayetsiz kaldığını tespit ediyorum. Her fırsatta milli dava üzerine beyanatlar veren Bayburtlu eski Kültür Bakanımız başta olmak üzere, bu şehrin yetiştirdiği tüm siyasi aktörlere, devletlilere ve eşrafa sitem ediyorum. Maalesef kültürel mirası koruma, anlama ve anlamlandırma konusunda sınıfta kalıyoruz.
Kale beni yeniden siyasete, depreşen kültürel endişelerime alıp götürüyor Üzülüyorum. Sırf kalesini görmek için gittiğim Dubrovniki hatırlıyorum; bu kaleyi ihya etseler, ne kadar çok turist gelecek, gelir getirecek diyorum arkadaşlarıma. İçim daralıyor; kesif idrar kokuları arasından Çoruha yakınlaşma arzusuyla hemen oracıktan ayrılıyoruz.
Bayburt ilim şehri Burada ne kadar medrese vardı, bilemiyorum; ama Bâbertîyi ve Sadruş-Şeriayı yetiştiren bir şehir. Bu iki isim, buradaki ilmi geleneği tevsike kâfidir. Şimdi çiçeği burnunda bir ilim ve irfan yuvası olan İlahiyat Fakültesi, bu ilmi mirası tetkik ederek yeniden hizmete sunacaktır.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle