En Sıcak Konular

Vefa Önal



Vefa Önal
0 0 0000

Sırra Yolculuk



Bilgi hiç bu kadar “ulaşılabilir” olmamıştı, ama bu kadar da “namusundan” uzaklaşmamıştı. Her bilgiyi, her yerde, her zaman elinin altına koyan modernite, bu durumun insanın hakikate yönelmesini kolaylaştıran bir şey olmaktan çıkarmak için bilginin “sırrını” yok etti.

Herkesin her şeyi, herkes gibi bildiği bir “anonim apaçıklık” la “hakikatin” üzerini örttü.

İnsanın, bilinemeyene, “sırra” olan yolculuğunun önüne “internet ağları” gerdi.

Her şey bilinebilirdi ve işte ancak böyle bilenebilirdi.

Her şey göz önündeydi, dışarıdaydı, içeri yoktu.

Hakk’ın insana armağan ettiği sırra yolculuk dürtüsünü, olgulara yönelik maymun iştahlı bir “merak” duygusuna tahvil etti.

İnsanın “içinden” kurtulmaktı amaç, onu içsiz boş, bir beden haline getirmekti. Yiyecek içecek, tüketecek, “inorganik” bilgiyle de zihnini tatmin edecekti.

İnsanın içinde, onlara göre çok büyük bir düşman vardı, KALP.

“Sırrın gezegeni” kalp.

Kendi ruhunun galaksisinde, sırrın gezegenine yapacağı yolculuk, insanın hakikatini bilmeye başlaması demekti.

Ve bu hakikatini bilince, kendisine hakikat diye sunulanın hakikati olmadığını görecekti. Bu dünyaya tüketmek, zevk peşinde koşmak için gelmediğini derinden duyacaktı.

“Yeryüzüyle gökyüzünü ve arasındakileri eğlence olsun diye yaratmadık” ayetinin ne manaya geldiğini anlayacaktı.

Kendini anlayacak bilecekti.

Bu uyanışla sırra yolculuk yapacaktı.

Oysa, ona ne olduğu kim olduğu söyleniyordu, “sır “yoktu, “sırrı” içeren bir “bilgi” de yoktu.

Bilgi onların “tekelinde” bilmen gerektiği kadarıyla sana zaten hazırlanıp sunuluyordu.

“Hazırlanmış bilgi” senin hayatının nasıl olması isteniyorsa ona göre içeriklendirilmiş bilgiydi. Doğruluk değerini de buraya “uygunluk” ölçüsünden alıyordu.

Oysa “sırrın bilgisi” sana senin nasıl birisi olacağını dikte edecek hiçbir hile ve kurgu taşımıyordu. O seni sana tanıtıyor, İlahi olanı hayatına bir lütuf olarak açıyordu.

Sırrın bilgisi, senin bilgiyle olan ilişkini öyle kökten ve öyle bambaşka bir hale sokuyordu 

Sırrın bilgisi, senin bilgiyle olan ilişkini öyle kökten ve öyle bambaşka bir hale sokuyordu ki, “dijitalin efendilerinin” seni kodlaması çok zorlaşıyordu.

Sırla dolu kalbin başkaldırısı onların korkulu rüyasıydı.

Bu korkudur ki, onlara, gerçek budur dedirtirken, Tanrı da budur deme noktasına kadar götürüyordu.

Oysa “gerçek budur diyen yalan budur ”diyen Nietzche, sanki bugünler için bir uyarı da bulunuyordu.

Her şeyi numaralandırarak bilgileştiren teknolojileri, “marifet bilgisi” üzerinde de türlü türlü “numaralar çevirdi.”

Sırrı da onlar biliyordu, senin yolculuğuna gerek yoktu, ya da onların istediği yönde bir yolculuk yapabilirdin.

Ama sırra giden yolculuk senin kalbinden geçmiyorsa hiçbir yer gitmiyorsun demektir.

Onlar da bunu istiyorlardı hiçbir yere gitme, onların işaretlediği yerde ol.

Böylece bilgi, “kalp kuşunu” yakalayan bir “ökseye” dönüştürülüyordu. Numaralar bilgiyi, bilgi kalbi bağlıyordu.

Kalbin özgürce sırrına, Yaradan’ına uçması engelleniyordu.

Dünyadan özgürleşemeyen bir kalp sırrına uçamazdı ki.

Bu durumlar karşısında sır yolcusunun yapması gereken belliydi. Kendisini çepeçevre kuşatan dünya bilgisinin, paldır küldür kalbine girmesine izin vermemesi gerekiyordu.

Hala insan tükenmiyorsa, hala insan hakikatinden çekiniliyorsa, bunun kalbin direnişi olduğunu unutmaması gerekiyordu.

Kendi kendine, tüm kalbiyle, “sırra git, sırrına git, kalbine git ve oradan yeniden doğ, yeniden bil” demesi gerekiyordu. 



Bu yazı 3,190 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 18 Mart 2016 Aslında Siz Hiç İnanmadınız ki
    • 13 Kasım 2015 Eşikteki İnsan
    • 15 Haziran 2015 Sır Ehli
    • 3 Mart 2015 Kesinlik Allah’la Gelir
    • 23 Aralık 2014 Ruh-ı Arif
    • 5 Kasım 2014 Sırra Yolculuk
    • 21 Ekim 2014 En Çok Şimdi Oku’mak

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,167 µs