Kremlin’in, Rusya Devlet Başkanı Putin ile ABD Başkanı Obama arasında Kırım referandumu sonrası yapılan görüşmeye ilişkin açıkladıkları, yaklaşık 10 gün önce ABD Savunma eski Bakanı Robert Gates ile bir gazetecinin gerçekleştirdiği röportajda söylenenleri teyit ediyor...
- Gates: Rusya Kırım’ı artık bırakmaz.
- Gazeteci: Yani, ‘Kırım gitti’ diyorsunuz?
- Gates: Evet.
İki Başkan’ın görüşmesinde Putin’in ‘dili’ farklı bir tondan duyuluyor; ‘Referandum uluslararası yasalara tamamen uygun.’ Uygun; Rusya’ya katılım dahil tüm sonuçlarını hazmedeceksiniz demek.
Ukrayna/Kırım krizinin uzun yıllardan sonra ve sık gönderme yapıldığı üzere ‘soğuk savaş’ı anımsatması, iki süper güç arasında yeni çatışma ve ‘bedel ödetme’lere yol açacağı rahatlıkla kestirilebilir. Bu ciddi bir durumdur ve iki taraf ‘yüz yüze’ gelmekten imtina etse de, Kırım’ın dengi bir noktadan devam edecektir!
Kimi yorumcuların, ‘ABD ve Rusya arasında savaşa en yaklaşılan an’ tarifi nispi bir kıyas olarak doğru. Eğer, ‘filler tepinirken çimenler ezilir’den daha fazlası olur diye kaygılananlar var ise, ‘sıcak bir temas’ korkusundan kurtulmak isteyenlerin gözetmesi gereken ipucu şu; iki süper güç arasındaki görüşmeler az veya çok devam ediyorsa mesele yok. Kavga etseler bile! Ama tamamen koparsa dualara başlayabiliriz.
Moskova’nın Kırım ve Ukrayna hamlesi şartlar açısından ABD’yi hayli sıkıştıran bir zamanlamada yapıldı. Ancak, hem dış politikasının yönünü değiştirmeye çalıştığı hem de ekonomik ve siyasi iç dinamiklerin el kestiği bir anda Kırım’ın kayıp gitmesi, ‘Beyaz Saray’ın rengini soldurabilir’ kaba okumalarını yanıltabilir!
Hızla dönüp, ‘ne oluyor’ diye bakılması gereken ilk adres ABD Temsilciler Meclisi. Barack Obama’ya politikalarını uygularken kan kusturan Amerikan Kongresi’nin bu geniş kanadı, ABD ağırlığının Kırım’a iyice asılması için ‘çoğunluk’la karar vermiş bulunuyor.
Beyaz Saray’ın çoğunluk sevincini pek az yaşadığı bu dönemde bu kararlılık göz yaşartıcı sayılabilir. Yine de Cumhuriyetçi/muhafazakâr cephenin bu desteği Obama’ya değil, ‘kendi politikalarına’ verdiği anlaşıldığında asıl renk solması o zaman hissedilecektir! Şöyle de söylenebilir; Amerikan müesses nizamı ülkenin Kiev’in arkasında durmasını çok istiyor! Ukrayna’nın Batı nüfuzuna transferinin açacağı ağır yan etkileri umursamadan Kiev dengelerini kaygan zemine itenler ile Obama’nın arkasında duranların ‘aynı’ olduğu korkutucu bilgidir! Arkanızdaki itmek için mi tutmak için mi orada göremezsiniz.
Dış politika açısından ise-referandum evvelinde-Oval Ofis’in Çin ve Kazakistan liderleri ile yaptığı temaslar önemli. 14 Mart günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Kırım'da yapılacak referandumu gayrimeşru sayan karar tasarısını Rusya veto etmişti. Beijing ise çekimser kaldı. Çin’in kime karşı ‘çekimser’ olduğu incelikle incelenmesi gereken bir diğer nokta!
Astana’nın pozisyonu daha karışık. Sebebi, Ukrayna’dan sonra aynı fay üzerinden bulunan müstakbel kırılma noktasının bu ülke olabileceğine ilişkin kestirmeler! (Kazakistan lideri Nursultan Nazarbayev’in bu süreçte Washington’a gideceğine ilişkin kimi belirsiz/zor güvenilir bilgiler de duyuldu ama bu tabii farklı bir mesaj olur. Kiev lideri Arseniy Yatsenyuk’un ABD’ye gitmesi herhalde daha belirgin bir mesaj olacaktır.) Yine de Obama, 10 Mart’da yaptığı görüşmede Kazakistan’ı Ukrayna/Kırım sorununda daha aktif olmaya davet etti.
Obama dış politikasının temel karakterlerinden biri; ABD’nin yeni bir savaşa girmemesi, dış görev yapan askerlerin çekilmesi ve Amerikan askerlerinin postallarını savaş alanlarına artık basmaması olarak tanımlanıyor. Bunun en somut örneği-Türkiye’nin de bir tecrübe olarak hafızasına eklediği-Suriye vakası. Yaşanan tüm trajediye karşın Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunmamıştı Washington.
Şimdi basit ama etkili bir tuzak kuruluyor Ukrayna’da. Ukrayna’nın bir ordusu var. Var ama Rusya’ya karşı savaşıp savaşmayacağı, savaşsa bile hangi parçasına nasıl, ne kadar güvenileceği meçhul. (Daha ataması yapılalı bir gün olmuşken saf değiştiren Deniz Kuvvetleri komutanını hatırlamayan var mı?) Bu halde Ukrayna’ya askeri destek verilmesi gerekse, Amerikan postallarının kriz topraklarına ayak basması Beyaz Saray prensiplerinin çökmesi anlamına gelecek! Amerikan medyasının ve işte Kongre’de destek veren Cumhuriyetçiler’in Obama’yı çiğ çiğ yiyeceğinden emin olabilirsiniz.
Nihayet, referandum sonucunda da Rusya’ya katılım yönünde ‘kuvvetli’ bir kamuoyu desteği (!) oluşmuşken, artık ABD’nin veya NATO’nun yapabileceği fazla bir şeyin kalmadığı söylenebilir. Bu durumun Washington ve Moskova tarafından da görüldüğü bilinmeli. (ABD açısından o kadar dramatik bir durum ortaya çıktı ki; Rusya Ukrayna’ya vermeyi vaat ettiği 15 milyar doları askıya alırken, Amerika karşılığında ancak 1 milyar dolar toparlayabildi.)
Geçen yazımızda, Ukrayna/Kırım konusunda ABD’nin asabileşmesi halinde Kremlin’in elinde bir büyük kart daha olduğunu, bunun Amerika’nın İran adımını çelmelemek olduğunu, bunu yaparsa bölgeden müttefikler de(!) bulabileceğini, Tahran kartının Amerika’nın boğazı olduğunu, bu cepheyi de kaybetmesi halinde Washington’un Ortadoğu’daki sair politikalarının da oyundan düşebileceğini analiz etmiştik.
Pazar gecesi Kırım’da referandum sonuçlandı ve Rusya’ya katılım süreci başladı. Amerika’nın sesi sayılan, “Voice of America” aynı gün şu haberi servise koydu...
“Obama Suriye politikasını değiştirecek mi? Obama yönetimi barış görüşmelerinin çıkmaza girmesi, ölü sayısının hızla artması ve insani krizin giderek büyümesinin ardından Suriye’deki iç savaşla ilgili politikasını yeniden gözden geçiriyor...
Washington’daki Brookings Enstitüsü uzmanı Michael O’Hanlon durumu şöyle değerlendiriyor: ‘Olup biten şu: Esat ve Hizbullah kazanıyor. Ve El-Kaide bağlantılı gruplar isyancılar arasında daha da güçleniyor. Mevcut politikamız en çok korktuğumuz sonuçları önlemede başarısız kalıyor.’ Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry de durumu şöyle değerlendirdi: ‘Şurası çok açık: Beşar Esat bu mücadeleyi görüşme masasına iyi niyetle oturmak yerine savaş alanında kazanmak için çalışmaya devam ediyor.’”
Kısa bir süre sonra Suriye’de yaşanan ama Washington tarafından görülmeyen o katliam fotoğrafları Amerikan basınında yer alabilir! Peki bölgedeki müttefikleri aynı hevesi gösterir mi? Gösterirse de ‘arkasında kimin durduğunu kontrol etmeli! Çünkü aynı haberin bir de son satırı var ve kimin yazdığını bilmiyoruz?
“Suriye hükümetinin Rusya ve İran tarafından desteklendiği bir savaşın gidişatını Washington’un askeri güç kullanmadan nasıl değiştireceği ise belli değil.”
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle