Moskova için Ukrayna ağırlığınca altın değerinde. Anlamı şu, başkasına giderse ‘Rusya’nın varlığına yönelik’ bir tehdit oluşturacak. Bu, o meşhur ve meşum söz demek; ‘Ulusal Güvenlik’!
Kremlin için bu stratejik değer farklı ifade de edilebilir; Rusya’nın ‘açığı’ burası. Eğer Kiev’de Batı nüfuzu hâkim olursa, güney sınırı askeri açıdan 1500 Km.’den fazla ‘engelsiz’ bir delik yaratacak.
İkircikli durum şu; Rusya için bu kadar hayati konu Batı için de önemli olsa bile hayati değil! Peki o zaman Batı neden Ukrayna’yı istiyor? İşte, ABD Başkanı Obama ile Rusya Başkanı Putin’e 90 dakika boyunca telefonda ter döktüren ama uzlaşılamayan konu bu. Ukrayna üzerindeki Batı taleplerinin Moskova açısından tek izahı var; Hedef Rusya!
Sık tekrarlandığı üzere Ukrayna aynı zamanda Kırım demek, Kırım Rusya’nın ‘sıcak denizlere açılan kapısı’ demek. Kuzey yarım kürede Rusya’yı ilgilendiren ne kadar konu varsa, donanmasının onlara ulaşması demek. Eh, bir de Avrupa’ya gidecek ‘enerji’, Avrupa’nın ipini elinde tutmak demek.
Peki, Rusya’nın Ukrayna özelinde Batı’dan bu denli huylanmasının makul sebepleri var mı? (Genelinde herkes huylanır, ayrı konu.) Kremlin’in çıkardığı somut ders 2004 yılında saklı. Daha doğrusu aleni; o yıl yaşanan ‘Turuncu Devrim’-ki Rusya arka ve ön alanlarını oluşturan başka ülkelerde de eş zamanlı olarak yaşanıyordu-Moskova’nın Batı’nın niyetlerini teşhis etmekte belirleyici ve kulağa küpe oldu.
Rusya, Batılı gizli servislerin Ukrayna’da yaptıklarını tersine çevirmek için yaklaşık 6 yıl uğraştı ve ancak 2010 yılında yapılan seçimlerde Yanukoviç’in iktidara dönmesiyle nispeten rahatladı. Amerikan ve Avrupalı istihbarat servisleri ile STK’ların ve taşeronlarının bu ülkede gizli ve açık biçimde yaptıkları üzerine sayısız ve şaşırtıcı çalışma yayınlanmıştır. Bugün için o dönemde Ukrayna’ya yönelik operasyon yapıldığı üzerinde fazla bir tartışma bulunmuyor.
Bugüne gelirsek; her şey düzelme yolundayken muhalefet yanlısı gazeteci Tatyana Çornoval’a kim saldırdı? Ukrayna’nın bağımsızlık savaşçılarını Ruslara karşı savaşırken gösteren II. Dünya Savaşı filmlerini üst üste kim yayınlıyor? Derecelendirme kuruluşları ve şeffaflık örgütleri Ukrayna için hangi seri raporları yayınlıyorlar? (Bir ülkede kriz çıktığında küresel haber organları ‘neler olduğunu’ kamuoyuna aktarmak yerine, ülkenin parselizasyonunu gösteren yüksek ölçekli haritalar yayınlamaya başladıysa konuyu ciddiye alabilirsiniz.)
Şurası da gerçek ki; Batı ve Doğu’nun Ukrayna’ya yönelik ‘halisane’ arzuları bir kenara konulduğunda dahi, ülkenin siyaseten haylidir bölünmüş olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Bu bölünme neredeyse ‘hücre’ seviyesinde olduğundan, ülkenin genel ‘dağılımı’ anlaşılsa dahi mesele o kadar basit değil. Başkent Kiev bile ayrı yönlere çekiştiriliyor ve bölünürse hangi parçanın kimin elinde kalacağı belli değil. Bu da-ne yazık ki-bölünmenin korkutucu vaatlerini büyütüyor.
Bugünden önce, 2004’ten önce de Ukrayna’nın Batı ve Doğu arasında bölüneceği fikri sık tekrarlanan bir görüştü. Ülkede sokakta yürüyen insanlar da bunu söylüyordu, diğer ülkelerden buraya bakan ‘global uzmanlar’ da. Şimdi, bir tür, ‘kendini gerçekleştiren kehanet’ gözlemlenebilir.
Genel olarak Batı özel olarak ABD açısından Ukrayna’ya hangi gözle bakıldığı büyük sır değil. Mesele bu haliyle kabul edildiğinde, Rusya’nın alacağı tedbirler bir tür ‘meşru müdafaa’ sayılabilir mi?
Basit soralım; 1. Moskova, efsanevi Rus imparatorluğunu yeniden kurmak mı istiyor yoksa bir güvenlik açığını yamamak mı? 2. Rusya, Ukrayna’yı yönetmek mi istiyor yoksa Batı’nın yönetmemesini mi? (Ki bu sorunun yanıtı, Kiev’in bağımsızlığı üzerinde Kremlin’in aslında ne düşündüğünü de ortaya çıkaracaktır.) 3. Ukrayna üzerinden Avrupa’ya bir damar gibi giren ‘enerji hatları’ için iki tarafın stratejik görüşleri ne?
Yukarıdaki sorular, önümüzdeki günlerde Ukrayna üzerinde kopacak global medya savaşlarının haberlerini okurken görüşümüzü netleştirecek ‘numarasız’ gözlükler olabilir. Fakat asıl soru şu ve bu tam anlaşıldığında yıllardır Ukrayna’yı ve çevresini savuran ‘fail’ belirlenebilir!
Avrupa Birliği-her ne kadar Ukrayna’da AB’yi destekleyenlerin gözü hiçbir şey görmese, fanatik taraftar olsalar da-Kiev’i istiyor mu? Bunun için gücü var mı? Yunanistan, İngiltere, İrlanda örnekleri ve ekonomik kriz nal gibi ortadayken, Ukrayna gibi büyük-ekonomi de dahil-problemleri olan bir ülke ile-enerji yolunun hatırı sayılır varlığı olsa dahi-uğraşmak istiyorlar mı?
Rusya, kabul edilmese de anlaşılır stratejik, jeopolitik ihtiyaçları nedeniyle olsa bile (!), Ukrayna’nın dayanılmaz ağırlığını sırtında istiyor mu? Başka bir nüfuzun etkisine maruz kalmasa, Ukrayna’nın Batı ile arasında bir didişme konusu olmasını ister mi? Kâğıt üzerinde herkes, ABD, AB, Rusya, Ukrayna’yı istiyor. Gerçek öyle mi? Gerçekte Ukrayna’yı isteyen hangisi? Gerçekte problemi parlatan hangisi?
Bir uluslararası uzman 2013 Aralık ayında şunları yazıyor; “Ukrayna içindeki büyük hesaplaşma, Ukrayna’nın kendisini nasıl yöneteceği değil, Avrupa ile mi Rusya ile mi müttefik olacağı. Ukrayna’nın kiminle müttefik olacağının savaş konusu olduğu geçtiğimiz yüzyılın aksine, şu anda bu konuda kimse savaşa girmeyecek. Rusya, Ukrayna’dan istediği şeye sahip ve Avrupa da buna meydan okumayacak.” (‘Ukraine: On the Edge of Empires’, George Friedman, Stratfor, 17 Aralık 2013)
Bugün bir savaşın çıkıp çıkmayacağı, çıkarsa çapının ne olacağı konusunda güçlü kestirmeler yapabiliyor muyuz? Kesin olan bir yeni durum var; Rusya şu an Ukrayna’da istediği her şeye sahip değil. Avrupa ise ‘meydan okumayan’ tavrını kanatacak denli keskinleştirmese de, cephesini Rusya’ya dönmüş bulunuyor. Amerika açısından ise durum yalın; “Eğer Rusya, Ukrayna’yı işgal ederse, bunun bir bedeli olur.”
Tabii bir de Türkiye açısı var! Kiev’den Kıbrıs’a bir çizgi çekin. Kıbrıs’tan Kırım’a bir çizgi çekin. Kiev’den de Kırım’a bir çizgi çekin. Bu üçgen Türkiye’nin yeni derdidir. Ama emin olun asıl kâbus bu değil. Kiev’den Kırım’a geçen çizgiyi-ki artık fay hattıdır-Hazar/Ortaasya/Çin/Japon Denizi’ne kadar uzatabilirsiniz.
Rusların, ‘Çin, Türkiye'yi NATO gemilerini Boğaz'dan geçirilmemesi için ikna etti’ türünden iyice garip haberler servis etmelerinin sebebi de o!
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle