En Sıcak Konular

Nedret Ersanel



Nedret Ersanel
0 0 0000

Meşhur 'büyük resim'den yüksek çözünürlüklü 1 kare!



Türkiye, Fransa ve Suudi Arabistan, Tahran-Şam sorununda aynı politik duvar üzerinde yürüyorlar. Duvar aynı olsa da hepsinin "sağlam" bastığı söylenemez. İkisi "yaş tahta"lar üzerinde dans ediyor.

Paris’in  "motivasyonunu" iyi anlamak gerekiyor. Batı’nın İran ile yapacağı anlaşmayı "bozması", üstelik bunun için İsrail’in saiklerini kullanması hayli komik; çünkü sızlanmasının ardında Arabistan dahil körfez ülkelerindeki milyarlarca dolarlık yatırım ve beklentileri bulunuyor.

Paris’in endişeleri/çıkarları yanında Suudi Arabistan’ın kaygıları karabasan ağırlığında.

Kişisel değil, küresel…

Tahran’ın ABD’yi tarif ederken kullandığı "büyük Şeytan"ın Beyaz Saray özelinde tenzil-i rütbeye uğradığı denli, Amerika’nın da İran’ı "Şer Üçgeni"nin köşelerinden çıkardığı korkusu en çok Riyad ile Tel Aviv’de hissediliyor. Suriye’deki "Gulf-op"ların yine Oval Ofis tarafından tuzaklanması da hanedan kaygılarını paniğe yükseltiyor.

16 Kasım’da "Arap Baharı" Diyarbakır’da "bitti"kten sonra, Suudi Arabistan’ın "yapı-sökümü"ne uğraması muhtemel tek ülke olduğu kabul edilmeli.

Suud hanedanının geleceği yapacağı seçime bağlı! Tercihlerden biri/kuvvetlisi Doğu, yani Çin! Parası bol ve yüksek enerji ihtiyacını üstelik Riyad’ın içişlerine hiç karışmadan satın alacak Beijing yönetimi, ABD yerine ikame edilecek süper güç olabilir mi? (Uluslararası Enerji Dairesi, 2015 yılında Amerika’nın, Suudi Arabistan ve Rusya’yı geride bırakarak dünyanın en büyük petrol üreticisi olacağını bildiriyor. Sonraki 20 yılda ise bağımlılıktan kurtulacağını. Diğer taraftan, Birleşmiş Milletler'in Suriye politikasını eleştirerek üyeliği kazandığı halde reddetmek, Riyad’ın Rusya ve Çin'e diklendiği anlamına da geliyor!)

Nihayet, hanedanın altındaki bölgesel ve küresel zemin kayganlaşırken, Kral Abdullah’ın Azrail’le cebelleştiği de hiç unutulmamalı!

Ülkenin elindeki en büyük "maddi güç" petrol, küresel bir silah olarak varlığını sürdürüyor ama fazla değil birkaç yıl içinde dünyada taşınan her dört varilden biri Irak’tan olacak! Belki İran petrolü de oyuna girecek ve yukarıdaki Amerika gerçeği de toplama yazıldığında, en azından "daha az" değerli bir Riyad ortaya çıkacak.

Sağır edici fısıltılar...

Washington’un bunu kendi bölgesel politikalarına/menfaatlerine iyice itiraz eden ve belki 11 Eylül’den beri cezalandırılması gereken Riyad’dan alacağı bir tür intikam olarak görmek yanlış.. Ama Çin’in en çok petrol isteyen, Rusya’nın en çok petrol veren ülkeler olduğu görülerek, bugün Ortadoğu’nun neredeyse tüm kapılarının Rusya’ya-Amerikan ‘hoş geldin’leriyle-açıldığı görülmeli! (Belki o zaman Ankara’nın Çin füzelerine sevgisi, stratejik mi yoksa taktik mi hamle yaptığı daha iyi anlaşılabilir!)

Aynı durum S. Arabistan için de geçerli. Pasifik politikaları ve Petrol, ABD’nin Ortadoğu müttefiklerinde "yalnızlık" korkusu üretiyor. Ve eğer hanedan tercihini Çin’den yana kullanırsa, ABD’nin "yüzünü"-ama çirkin olanı-Çin’e göstereceğini de unutmamalı.

Kaldı ki, Riyad hâlâ Batı tarafından korunuyor. Çin veya İran karşısında-veya kim bilir, gün gelir Rusya karşısında da-sırtını güvenle dayayabileceği Amerika'dan gayrı dağ bulunmuyor. (Nükleer başlık ‘transferi’ konusuna bir de bu gözle bakmak farklılık yaratabilir!)

Amerika’nın S.Arabistan ve İsrail konusundaki kararlılığının bir ipucu da iki ülkenin efsanevi lobilerinin ataklarını göze almış hatta haylidir sineye çekiyor olması. (Ekim başında üst düzey bir Amerikan diplomatı, üstelik Obama adına konuşarak; “Suud dış politikası kin üzerine kurulu. Değişen dünyaya uyum sağlayamıyor” cümlesini kurdu.)

Aynı ayın sonunda Wall Street Journal, Suudi istihbaratının başkanı ve "nitelikli Amerikan tecrübesine"ne sahip Prens Bandar bin Sultan'ın Riyad'daki diplomatlara evinde, ABD’nin İran ve Suriye politikalarından duyduğu rahatsızlığı anlatıp, krallığın Amerika'daki yatırımlarını çekeceğini haberleştirdi.

Böyle bir durum ecel konusunda ısrarcı bir tutum olur. (‘Keşke olsa’ diyenler de var; çünkü bu paralar hızla Türkiye ve Fransa’ya gidecektir.) ABD buna izin vermez. Sözüne kulak verilen bazı uluslararası uzmanların 1975’te Kral Faysal’ın başına gelenlere gönderme yaparak Riyad’ı andıklarını söylemeliyim! İş o kadar çirkinleşir mi belli değil ama Kral’ın rahatsızlığına ilişkin "fısıltıların sağır edici yüksekliği" nereye bağlanır izlemek lazım.

Daha ileri giden bilgiler de var: Bu satırlar yazılırken Sunday Times, “İran'a karşı İsrail-Suudi Arabistan askeri ittifakı”nı okurlarına duyuruyordu.

Peki, zamanla-hele Kral’ın vefatı halinde-hızla "zehirli" kangrene dönüşecek Suudi Arabistan sorunu nasıl çözülecek? Kimi uzmanlara göre kolay yolu var; "Suud"u atıp, Arabistan’la devam etmek. (İngiltere’nin Arabistan tarihindeki yeri ile bugün İran güncelindeki hızla tazelenen rolü karşılaştırıldığında hanedanın mayınlara basmamak için eteklerini sıyırması gerektiğini gösteriyor.)

Üstteki satırlar kapanış cümlesi için uygun olsa da, Türkiye’nin ilk satırda zikrettiğimiz üçgen içindeki "geleceği" açısından 'Suud'un elemine edilmesi, ince ayarlı gözler açısından, "Sykes-Picot Antlaşması"nın ters-yüz edilmesinde bir tazelenme anlamına da gelmiyor mu? (Ankara’nın Irak açılımı körfezden AB’ye bir başka 'hat' değil mi?)

Bu yüzden ABD-İran ilişkisinin henüz fidan tazeliğindeki gelişimi, S.Arabistan ve İsrail istihbaratlarının ortak didiklemelerine maruz kalabilir. "10 İstihbarat ajanı" öyküsünün Tahran’ın derin sessizliğinde boğulması da bu olsa gerek.

http://twitter.com/NedretErsanel 



Bu yazı 4,508 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 13 Mayıs 2014 Ruslar UFO’larla bizim gibi it dalaşı yapabilir mi?
    • 6 Mayıs 2014 Berlin, Obama’nın (en iyi) arkadaşı değil
    • 29 Nisan 2014 'Manidar Zamanlama'ları Ayarlama Enstitüsü
    • 22 Nisan 2014 Albino çocuk ve beyaz kurdeleli uzaylılar inlere girebilir mi?
    • 15 Nisan 2014 'ABD'den Türkiye çıkışı' yazılır, 'ABD'den sakın çıkma' okunur!
    • 8 Nisan 2014 İsrail yanımıza, Rusya kolumuza, ABD nereye?
    • 31 Mart 2014 Erdoğan'ın yolu 'oralarda' anlaşıldı mı?
    • 25 Mart 2014 Twitter'ı kapatan Facebook'u niye kapatmadı?
    • 17 Mart 2014 Tokalaştığınız el işe yaramaz, diğer el önemli!
    • 10 Mart 2014 Büyük resme çıplak gözle bakılmaz
    • 4 Mart 2014 Dünyanın söküldüğü yer
    • 25 Şubat 2014 Aurens'in raksını Hüseyin alkışlıyor...
    • 11 Şubat 2014 Uçak gemisinden korkabilirsiniz ama büyüğü var
    • 4 Şubat 2014 Angel(a)’nın kanatları ve ışığın askerleri!
    • 28 Ocak 2014 MİT’i kelepçelemekten daha 'sembolik delil' ne olabilir...
    • 21 Ocak 2014 Akdeniz’de Çin-Rus tatbikatı ‘devlet TIR’larını rahatlatır mı?
    • 13 Ocak 2014 Rusya, İran yüzünden Londra'ya elinin tersiyle...
    • 7 Ocak 2014 Enerjiniz olmadan enerjiyi mi kontrol edeceksiniz?
    • 31 Aralık 2013 2014: Bize ne olacaksa, tüm bölgeye o olacak!
    • 24 Aralık 2013 Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,892 µs