En Sıcak Konular

Bilal Kemikli



Bilal Kemikli
0 0 0000

Şehirlerin Şirini



İçinden ırmak akan şehirleri severim… Çocukluğumun Sivas’ının tam da orta yerinden bir ırmak akardı. Mereküm’den kopup gelen bu ırmak akar akar, Çayırağzı’nda Pirkinik’ten gelen dereyle buluşur Kızılırmak’a kavuşurdu.

Şehrin orta yerinde ırmağın akışını şimdi hayal ediyorum, Ak Değirmen’in son demleri geliyor aklıma. Son demleri diyorum; zira bizim nesil o değirmen taşının dönüşüne tanık olamadı. Biz elektriğin suya galebe ettiği dönemlerde yetiştik, ama o bir dönemlerin efsane değirmeninin metruk haline tanıklık ettik... Şimdi o değirmenin yerinde yeller esiyor olmalı.

Mereküm suyu akar, değirmen dönerdi… Bir gün geldi, o dere yatağı ıslah edilmek yerine, kapatıldı. Benim liseli yıllarım, askeri darbenin ertesi yıllar; şehir tabiatındaki güzelliği, askeri mantığa sahip bir reisin emriyle örttü. Yıllardır Sivas’ta doğan çocuklar, ırmaksız büyüdüler. Bir belediye başkanı bu yoksulluğun farkına varmış olmalı ki, Pirkinik’ten akıp gelen derenin, Mısmıl Irmak’ın üzerinde Aksu Parkını inşa etti.

Şimdi gelecek dönemde şehri yönetmeye aday olanlar, son dönemlerin moda tabiriyle bir “çılgın proje” yapsalar da ahaliyi, şehrin orta yerinde sırlanmış ırmakla buluştursalar… Acaba nasıl olur?

***

Sivas’ın orta yerinde akan ırmak… Benim çocukluğumun şehri. Bu şehri yeniden görebilir miyiz? Bilemem, ama ben Amasya’da, fakirin tanımlamasıyla şehirlerin Şirini’nde çocukluğumun şehrini bulurum.

Elbette Amasya, Amasya’dır; Sivas, Sivas… Ama Amasya’da, Yeşilırmak’ın nazlı nazlı salınışında, hep o çocukluğumu bulurum. O yüzden severim Amasya’yı, yüceltirim, özlerim. Sivas annemdir, memleketim; ama Amasya, çocukça sevdalandığım komşu kızı! Orada o masumiyeti bulurum, o eski hatırayı yâd ederim.

Amasya güzel şehir… Komşu kızı. Şirin’in Ferhat’ın şehri.

Şehirlerin Şirin’idir Amasya; bu böyle bilinsin!

Şehzadeler şehri diyorlar, doğrudur; tıpkı Manisa gibi, Kastamonu, Trabzon ve mana şehri Kütahya gibi… Şehzadelerin şehri. Tam bir Osmanlı şehri; lakin Amasya’nın şehzade şehri olmaktan ziyade, güzelliği dillere destan olan Şirin’in şehri olması ve bu güzele meftun Ferhat’ın şehri olması daha da önemli, daha da anlamlı; aşk şehri diyelim… Aşk, ilim ve irfan şehri.

***

Beyazıt Camii’nde, fezaya açılan şadırvanda serinleyip, huzura duruyorum… Şairlik geliyor önüme, duruyorum. Şair, işte bu koca mimar. Bir kaside gibi inşa etmiş, o kutsal mabedi. Bizim şiirimiz, onun yanında iğreti kalır. İşte şurada, külliyedeki yazma eserler arasında bir müddet kaybolmak lazım. Kayboluyorum.

Muvakkithanede zaman duruyor.

Saraçhane’de, Gümüşlü’de, Sofular’da… Ve Bîmarhane’de, su sesi, mûsiki sesi, çınar ağaçlarının raksı ve zaman ötesinden gönül aynama yansıyan dervişanın Hû sesi… Bîmarhane sesten ibaret bir şifahane; huzur bahşediyor. Bir kenara çekilip Sabuncuzade Şerefeddin Efendi’den Mücerreb-nâme’yi tedris etmeli; lakin zaman elverir mi ki?

En iyisi, Büyük Ağa Medresesi’nde okunan Kelâmullâh’a teslim olup, huzura ermeli.

Daha nice kapı, nice yol… Ama bilhassa, Kösedağı’ndan kopup gelen ve bir kanadı atalarımın köyünden geçen Yeşilırmak’ın sedası; sırf bu sesi duymak için Amasya’ya gidilir.

***

İçinden ırmak geçen şehirleri severim. Belki de bu sevgimde, çocukluğumun Sivas’ını arama çabam vardır; bilemiyorum… Lakin şunu biliyorum: Su şehre güzellik veriyor, şehri zarifleştiriyor, şenlendiriyor. Sivas’ı yeniden o zarafete kavuşup, şenlenecek mi? Bekleyip göreceğiz.
 

Bu yazı 1,791 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Nisan 2016 Öğrencime Mektup
    • 5 Şubat 2016 Sahici Büyük Kimdir?
    • 24 Ocak 2016 Aşkın Yolcuğu'na Dair
    • 1 Ocak 2016 Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
    • 21 Aralık 2015 Eksik Gören Eksiktir
    • 10 Ağustos 2015 Çeşm-i Cihân'a Ağıt
    • 9 Temmuz 2015 Tevazu: İnsan toprağını işlemek
    • 28 Haziran 2015 Ses vermek?
    • 24 Haziran 2015 Bu kitap neden yazıldı?
    • 4 Haziran 2015 Muhalefeti mi seçeceğiz?
    • 10 Mayıs 2015 Ruhuma Sükünet Veren Şehir
    • 20 Nisan 2015 Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
    • 5 Nisan 2015 Bedhah tuzaklara karşı
    • 9 Mart 2015 Bu iyi bir zamandır
    • 12 Şubat 2015 Oğluma birkaç not
    • 27 Ocak 2015 Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
    • 19 Ocak 2015 Son hadiselere ve tartışmalara dair
    • 29 Ekim 2014 Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
    • 14 Ekim 2014 Camide buluşalım…
    • 9 Eylül 2014 Bir Gönül Köprüsü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,299 µs