0 0 0000

Akdeniz'in eksik parçası...

Akdeniz’in bugününe atılan ilk aydınlatma fişeklerin biri, Haziran 2010 tarihli "Amerikan Şirketleri, 'burada bir şey var' dedi" başlıklı "Mavi Derinlik" serisiydi…

Akdeniz'i, Kafkaslar'a, Kuzey Kutbu ile Pasifik'e "bağlayan" kimi yazılarımın tarihi 2009’a kadar iniyor...

Bugün/her gün bir çok köşe yazısını dolduran Akdeniz minvalli metinlerin ne kadar geriden yetişerek kamuoyu "bilgilendirmeye" çalıştığını, vahimi; hâlâ geri kaldıklarını yüzlemek için anımsatıyorum…

"Akdeniz’in değişen stratejik önemi" gibi klişelerle anlatılan gelişmeler "baş döndürücü" bulunuyor.. Doğru, başları döndü.

"Büyük resim"ler öyledir... 

Sovyet bakiyeleri hariç, Rusya’nın derinine nüfuz ettiği ülkeler sıralansa, ilk sıraya Ermenistan, ikinci sıraya Kıbrıs oturur.. Rum tarafında Rusya’nın nasıl bir "varlık" sahibi olduğunu görüyoruz...

Bu ekonomik ve politik Rus varlığı adadan atılmalıydı, atılıyor. Bir ABD, İngiltere ve Almanya planıdır. Finalden önceki Akdeniz ana planının bir alt ve son kolu. (Yüzünü Pasifik’e dönecek ABD’nin Avrupa’yı sabitleme noktasındaki "ticari ittifakı" yapılandırılırken, Rusya’dan enerji bağımlılığı noktasında yalıtılması gerekiyor. Kum torbaları yani!)

Yunanistan’ın ve Rum kesiminin Akdeniz/Kıbrıs açmazlarında razı edilmesinin tek yolu, her ikisinin de dizleri üstüne çökertilmesiydi, çöktürüldü!

Bugün her ikisin de ekonomik, politik ve askeri gücü sıfır sayılabilir.

Artık kurtulmak için iki enerjiye ihtiyaçları var; Akdeniz’in gazı ve su!. İkisi de Türklerin kısmî rızasından geçiyor.
 
22 Nisan günü ABD ve İsrail’in Rum kesimindeki büyükelçileri, Başkan Nikos Anastasiadis’le Kıbrıs sorununu görüşürlerken, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Aleksander Downer da adaya gelmeye hazırlanıyordu.. İsrail savaş gemileri de Limasol limanına demir atıyorlardı!

Burada Rumlara ne söylendiğini özetleyeyim: "Kıbrıs meselesini uzatmayın, artık tamam!" (Kimi bilgilere göre, ABD Başkanı’ndan gelen bir mesajın “çözüm politikasına bağlı kalın, kaldığınızı da gösterin” havadisini ilettiğ ilettiği söyleniyor.)

"Artık" kelimesinin tercümesi "şartlar müsait".. İsrail için nasıl şartlar müsaitse artık Kıbrıs için de öyle. (Aynı gün Ankara’nın da İsrail’den misafirleri olduğunu hatırlatmak lazım mı?)

Peki Rum tarafı bu güçlü çağrıya ne yanıt verdi?. Onu da yazayım; "Ekonomik kriz bütün dikkatimizi böyle bir açılıma, yeni bir çabaya vermeyi zorlaştırıyor. Buna anlayış göstermeniz gerekir." (House of Cards’ın Frank Underwood’u olsa, burada sahneyi durdurup, müstehzi bir ifade ile yüzünü kameraya dönerdi.)

Bu sözleri dinleyen Batılı diplomatlar içlerinden gülmüş olmalı.. Çünkü bu bir 'beyaz bayrak' cümlesi!.

"Parayı verin, çözelim"!

Kıbrıs'ı kritik yapan konular bu kadar değil..

İngiltere ve ABD, Suriye nedeniyle adanın askeri boyutu da olduğunu ve-dikkat-Rum tarafının da "hızlı ve kaynağı bol" bir "hamiye" ihtiyacı olabileceğini değerlendiriyorlar.

Doğrusu, Anastasiadis de "zaten bunları dinlemek için" o koltukta oturuyor!

Harareti ölçebilmeniz açısından; BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Temsilcisi Aleksander Downer 19.30’da Başkan Anastasiadis’la görüştü. Bu sabah (24/04) 09.30’da Derviş Eroğlu ile bir araya geldi. Perşembe Atina’ya uçacak. Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüşecek ve aynı gün (25/04) Kıbrıs’a dönecek. Bitmedi.. AB ülkelerinin büyükelçilerine bilgi verip, Pazartesi günü Ahmet Davutoğlu ile görüşmek için Ankara’ya uçacak. (Belki bu koşuşturmaların başına Pazartesi günü Hürriyet’de yayınlanan 95’lik Konstantin Mitsotakis söyleşisini de ekleyebilirsiniz.)

Peki Türkler ve Ruslar bu gelişmeler ne diyor?..

Ankara için enerji, "bölgesel tüm kriz ve dengelerin üzerinde stratejik" bir konu..

Bu yüzden, Akdeniz’in bu yolda kullanılmasına itirazları yok. Aynı vesile ile Kıbrıs sorunu da çözülecek ise-herhalde Rum tarafı ve Yunanistan’ın el zayıflığı da düşünülerek-gerekli adımları atmaya hazırlar. 

Rusya’ya gelince.. Başbakan Medvedev kendi anlatsın; “Kıbrıs’ta yaptıklarından dolayı AB’deki ortaklarımıza teşekkür borçluyuz. Çünkü bize bir siyasi müsadere nasıl yapılırın en kötü örneğini verdiler. Kıbrıs’a veda edelim ve yatırımlarını ülkelerinde tutmak isteyenlere ilave yardım yapalım.”

Politis Gazetesi bu sözleri şöyle manşetleştirmiş; "Kıbrıs’a Rus hançerleri.. Medvedev Kıbrıs'a veda ediyor.. Kıbrıs’taki krizin AB tarafından yönetilmesinin Moskova’nın çıkarına olduğunu tekrarladı".

Kaldı ki, Rusya Enerji Bakanı Aleksander Novak’ın Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki arama faaliyetlerine ilişkin, "Kıbrıs etrafında sularla alakalı bazı zor meseleler var. Biz Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerimizi bozmayacağız çünkü işbirliğimiz yıllara dayanıyor" sözleri daha çok taze.

Şu kritik notları da eklemeliyim

I. Kıbrıs gibi bir kördüğüm hemen çözülür mü?. Çözülür!. "Hemen"in takvim karşılığı 2014 başıdır! Rum Dışişleri Bakanı Kasulides, Yunan Kathimerini gazetesine, "Önümüzdeki Sonbahar’a kadar, Güney Kıbrıs ekonomisinin doğru bir raya girmesini bekliyoruz" açıklamasını yaptı. Yani anlaşmanın tarihi o!
II. Bir başka önemli ama benim şu ana kadar teyit ettiremediğim bilgi notu daha var.. İsrail’e yeni ziyarette bulunan bir Rum heyetinin, 'Akdeniz gazının dünyaya Türkiye üzerinden ihraç edilmesinin mümkün olabileceği ama bunun çözümle beraber düşünülmesi gerektiği' cümlesini zikrettiği…
III. Mart 2014!. Hem Türkiye hem de KKTC, büyük bir kart açacaklar.. O kartın adı "hidro-politik"tir.. Anamur’daki Dragon Çayı’ndan gelen su, Geçitköy Barajı'na dökülecek ve denge tamamen bozulacak.

Nihayet..

Annan Planı’na KKTC "evet" derken Rum kesimi terslemişti..

Annan Planı öncesinde (2000-2004) KKTC'deki bankaların "nasıl" çöktüğünü anımsıyor musunuz?.

Rumlar bugün anımsıyor!..

http://twitter.com/NedretErsanel 

Bu yazı 6,527 defa okundu.