Bilal Kemikli
0 0 0000
Şehre, kitaba ve insana dair
Şehirler de birer kitaptır. Hatta ne kitap? Adeta birer kütüphanedir şehirler. Şehrin sokakları, caddeleri, meydanları, parkları, sivil ve resmi binaları, insanları, üretim ve tüketimi, sözü ve sohbeti birer külliyat gibidir.
Oku okuyabiliyorsan.
Şehrin güzelleri, çirkinleri, âlimleri, delileri, velileri, zalimleri, mazlumları, kalenderleri, zavallıları velhasıl bütün bir insanıyla bir kütüphane. Her insan bir kitap.
Şehir kütüphanesinden şairler, u-yazarlar, sosyologlar, tarihçiler vs. nice zevat yararlanmıştır. Mesela eskiler şehrengizler yazmış, şehrâşublar kaleme almış, şehir kasideleri nazmetmişler. Bazen şehirden yola çıkarak gazeller de yazmışlar… Fetihnameler, zafernamelerin yanında şehir mersiyelerini de hatırlamalı. “Nazlı Budin” demişiz mesela, gözyaşı dökmüşüz.
Nice eserler… Hele hele merhum Tanpınar’ın Beş Şehir’ini, merhum Mitat Enç’in Uzunçarşı’nın Uluları’nı ve sevgili hemşehrim Ahmet Turan Alkan’ın Altıncı Şehri’ni hatırlamadan edemeyeceğim. Bütün bu eserler, şehir kitabından mülhem değil mi?
Bazı şehirler vardır, adeta şiir gibidir. Ne gibisi, bizzat şiir… Elinde sazı ozanlar, o şiiri terennüm etmişler. Şiir şehirlerimizden birisi, belki en önemlisi Bursa’dır. Daha evvel Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla, şiir şehir Bursa’nın temayüz eden şairlerinin izinde, hemen her sene bir sempozyum düzenleme imkanına sahip olduk. Yeni toplantılar, yeni projeler, yeni çalışmalar da yapılacaktır. Mesele şehri tanımak, şehirden yola çıkarak insanı ve en önemlisi kendimiz tanımak!
Bursa şanslı bir şehir… Evet, diğer pek çok şehre göre şanslı. Zira bu şehrin sevdalıları var. Bursa’nın en istikrarlı sevdalılarından birisi, bize de Bursa sevgisini aşılayan Prof. Dr. Mustafa Kara’dır. Prof. Kara, Evliya Çelebi’nin ifade ettiği “Ruhaniyetli şehir Bursa”yı bize tanıtmaya çalıştı. Kendi ifadesiyle 1978’den beri… Neredeyse bir ömrü, Bursa’ya vakfetti. Bursa, bir değil birkaç ömrü vakfetmeye değer. Hak, hocamıza nice ömürler, bereketli ve huzurlu yarınlar nasip eylesin.
Bugün dostlar, sabahın erken saatlerinde güzel bir mekânda, Seyid Usul Kültür Merkezi’nde Prof. Kara’nın güzide eseri Bursa’da Tarikatlar ve Tekkeler kitabının genişletilmiş yeni baskısını kutlamak için cem oldu. Güzide bir eser, ancak güzide bir toplulukta okuyucusuna kavuştu.
Belediye Başkanı Recep Altepe’yle Belediyenin kitaplarından, yayınlarından konuştuk. Yayımladıkları kitapların neşrinde duyduğu heyecanı ifade ederken, tarihte derin bir iz bırakma çabasında olduğunu ihsas ediyordu. Evet, haklı; neşretmek, yazmak gibidir. Eseri yazarsınız, ama onu yayımlamaz iseniz, okuyucuyla buluşmaz ise, ne anlamı olur? Maksat eserin ilgilisine ulaşması. Bu anlamda Belediyelerin, bazı kurum ve kuruluşların, sanayi ve ticari teşekküllerin, ilmi ve edebi eserleri neşretmeleri yerinde bir çabadır. Hele bir de mazrufuna uygun bir zarf ile sunarlarsa, bu daha da güzeldir.
Bursa’da Tarikatlar ve Tekkeler’in bu son baskısı, ilmi açıdan olduğu gibi, görsel açıdan da doyurucu; tam bir kaynak eser.
Bu arada Belediye’nin yetkilileri, daha önce tanıtımına katılamadığım bir güzel eseri daha takdim ettiler. Yaşamı, giyim kuşam, meslek ve yemekleriyle Bursa’nın köylerini ele alan bir kitap: Bu Toprağın Renkleri. Bursa Araştırmaları Merkezi’nin projelerinden biri olarak hazırlanan bu kitap, kaybolmaya yüz tutmuş köy kültürünü kayda alıyor. Gerçekten de değil şehirliler, bizzat köyde yaşayanlar bile köy kültürünü unutuyor. Küresel güçler köyü de istila etti, üretimde modernleşme, köy yaşantısını ve dolayısıyla ihtiyaçları da değiştirdi. Geçtiğimiz sene, bir vesileyle gittiğimiz Kestel’in köylerinden birinde ev sahibimiz bir tas ayran yerine bir kutu ayran ikram etmişti de şaşırmıştım. Hazır yufkayla yapılan gözlemelerin yenildiği, sanayi yemeğinin ikram edildiği o cemiyeti unutmadım.
Bu Toprağın Renkleri’ni akşam evde incelerken, köy kokusunu alamadığımız o ziyareti hatırladım ve bu projenin ne denli anlamlı olduğunun bir daha idrakine vardım. Emeği geçenleri kutluyorum.
Şiir şehir Bursa’da kitap ve insanın peşinde seyre çıktık… Ne güzel!
Bu yazı 1,821 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
11 Nisan 2016
Öğrencime Mektup
-
5 Şubat 2016
Sahici Büyük Kimdir?
-
24 Ocak 2016
Aşkın Yolcuğu'na Dair
-
1 Ocak 2016
Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
-
21 Aralık 2015
Eksik Gören Eksiktir
-
10 Ağustos 2015
Çeşm-i Cihân'a Ağıt
-
9 Temmuz 2015
Tevazu: İnsan toprağını işlemek
-
28 Haziran 2015
Ses vermek?
-
24 Haziran 2015
Bu kitap neden yazıldı?
-
4 Haziran 2015
Muhalefeti mi seçeceğiz?
-
10 Mayıs 2015
Ruhuma Sükünet Veren Şehir
-
20 Nisan 2015
Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
-
5 Nisan 2015
Bedhah tuzaklara karşı
-
9 Mart 2015
Bu iyi bir zamandır
-
12 Şubat 2015
Oğluma birkaç not
-
27 Ocak 2015
Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
-
19 Ocak 2015
Son hadiselere ve tartışmalara dair
-
29 Ekim 2014
Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
-
14 Ekim 2014
Camide buluşalım
-
9 Eylül 2014
Bir Gönül Köprüsü
Yorumlar
+ Yorum Ekle