Fikret Ertan
0 0 0000
Bingazi saldırısının mahiyeti seçim sonrasına kaldı
Amerika'nın Bingazi Konsolosluğu'na yapılan, Büyükelçi Stevens ve 3 görevlinin ölümü ile sonuçlanan saldırının üzerinden 17 gün geçti; ama saldırı hâlâ aydınlatılamayan bir muamma olarak ortada duruyor.
Aydınlatılabilmesi için de şu sorulara net cevaplar bulunması gerekiyor: Saldırı malum adi filme karşı gösterilen tepki sonucu gelişen anlık bir olay mıydı, tepkiyi fırsat olarak kullanan bir militan grubun eylemi miydi, yoksa önceden planlanmış bir eylem miydi? Planlanmışsa bu hangi grubun işiydi? El Kaide'nin mi, bu grupla bağlantılı başka bir grubun mu, yoksa adı duyulmayan başka bir grubun mu işiydi?
Sorular ortada duruyor; ama Obama yönetiminin bu konuda hızlı hareket etmediği de açıkça görülüyor. Yönetim, saldırının mahiyeti konusunda bile günlerde izahat yapmamış, sonunda saldırının terörist bir saldırı olduğunu kabul etmiş; ancak bu saldırının anlık terörist saldırı mı yoksa önceden planlanmış bir terörist saldırı mı olduğu konusuna hiç değinmemişti. Bu konuda sadece Terörizmle Mücadele Merkezi Müdürü Matthew Olson, saldırının terörist bir saldırı olduğunu resmen ifade etmiş, Beyaz Saray da bunu doğrulamıştı, o kadar.
Esasen yönetim baştan bu yana saldırının anlık olduğunu, önceden planlanmamış bir saldırı olduğunu öne sürüyor. Ancak diğer taraftan bunun El-Kaide ya da başka bir grubun eylemi olabileceğini de en azından düşünüyor; ama bunu açıkça dile getirmiyor. Nitekim, Başkan Obama saldırının El-Kaide tarafından yapılıp yapılmadığı yönündeki bir soruya 'Bunu henüz bilmiyoruz' diye cevap vermiş bulunuyor. Bu cevap bile esasen saldırıyla El-Kaide şüphesinin var olduğunu gösteriyor; zira Obama soruya 'Hayır. El-Kaide söz konusu değil' diye de cevap verebilirdi; ama açık kapı bırakarak sonunda mahcup olmamak, yanlış çıkmamak için 'henüz bilmiyoruz' diye cevap vermiş oluyor.
Diğer yandan, ortaya çıkan yeni bilgilerden Büyükelçi Stevens'ın aylarca önce güvenliğinin tehdit altında olduğundan şikâyet ettiği, adının El-Kaide'nin ölüm listesinde olduğunu söylediği ve Libya'daki aşırı grupların ve El-Kaide'nin gelişmesinden rahatsız olduğunu yakınlarına dile getirdiği ve bunlardan dolayı çok endişeli olduğu anlaşılıyor.
Amerikan basınının bir kısmı da bunlardan hareketle saldırının El-Kaide ya da Mağrip El-Kaide'sinin işi olduğunu öne sürüyor; hatta bir dönem Küba-Guantanamo Hapishanesi'nde tutuklu kalan Süfyan bin Kumu'nun saldırıya önderlik ettiğini de öne sürüyor. Bazı Cumhuriyetçi yetkililer de hemen hemen aynı tezi dillendiriyorlar ve saldırının önceden planlanmış bir eylem olduğunu ısrarla savunuyor ve gerçeklerin ortaya çıkması, saldırının her yönüyle aydınlatılması için yönetime çağrı yapıp duruyorlar.
Yönetim ise anlaşıldığı kadarıyla işi biraz ağırdan alıyor. Gerçi saldırıdan bir gün sonra bir FBI ekibi Libya'ya gitmişti; ama bu ekip ne yaptı, soruşturması hangi safhada, henüz bilinmiyor. Haberlerde, dün de başka bir Amerikan soruşturma ekibinin Trablus'a geldiği söyleniyor.
Bunlara ilaveten Amerikan Dışişleri Bakanlığı da birkaç gün önce bir bağımsız soruşturma kurulunun (buna Hesap Verilebirlik Gözden Geçirme Kurulu ya da paneli deniyor) konuyu ele alacağını da açıklamıştı. Esasen bu kurul 1986 yılında çıkan bir kanun gereği Bingazi türü diplomatik misyonlara yönelik saldırılar olduğunda mutlaka devreye girmek zorunda ve Amerikan diplomatik misyonlarının güvenlik tedbirlerinin yeterli olup olmadığını araştırmakla görevli. Kanun böyle emrediyor. Bu kurul ölen Büyükelçi Steven'ın bir zamanlar amiri de olan emekli Büyükelçi Thomas Pickering'in başkanlığında görevine başlamış bulunuyor. Soruşturması ne kadar sürer, raporu ne zaman ortaya çıkar, söylemesi zor. Ama bunun kasım seçimlerinden önce ortaya çıkması, açıklanması hiç beklenmiyor. Aynen, FB ya da diğer soruşturma ekibinin raporları gibi. Bu iki raporun da seçimler sonrasına kalacağı bugünden aşağı yukarı tahmin edilebilir.
Bunun sebebi de malum: Siyasi; zira Demokrat iktidar ya da yönetim, seçim kampanyasında terörist olduğunu açıkladığı bu saldırının muhtemel siyasi zararlarını en aza indirmek, bundan dolayı siyasi kayba uğramamaya çalışıyor. Düşünün, saldırının planlı olduğunu kabul etse, istihbarat zaafı ile suçlanmayacak mı, bundan belki de seçim sonucunu şöyle veya böyle etkileyebilecek derecede zarar görmeyecek mi?
Bu siyasi sebeplerle Bingazi saldırısının mahiyeti ya da gerçek yüzü ancak kasımdan sonra ortaya çıkabilecek. Gelişmeler bize bunu söylüyor bugün.
zaman
Bu yazı 1,053 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
27 Eylül 2012
Bingazi saldırısının mahiyeti seçim sonrasına kaldı
-
20 Eylül 2012
Filistin'e acil para lazım
-
17 Eylül 2012
Bingazi saldırısı ve ötesi
-
10 Eylül 2012
Rusya, Suriye rejiminden kolay kolay vazgeçmez...
-
6 Eylül 2012
Trans Hazar hattı bir gün hayata geçecek
-
3 Eylül 2012
Amerika ve İsrail: Pekişen, derinleşen ayrılık
-
30 Ağustos 2012
Bosna ve Suriye...
-
27 Ağustos 2012
Bağlantısızlar Zirvesi'nden ne çıkacak?
-
23 Ağustos 2012
Amerika'nın Irak'taki nüfuzu ne kadar?
-
13 Ağustos 2012
İran'a saldırının önünü açabilecek rapor
-
9 Ağustos 2012
İranlı yetkililerin nankörlüğü
-
6 Ağustos 2012
Rejimin helikopterleri ve mücadelenin seyri
-
2 Ağustos 2012
İsrail Suriye'yi nasıl dinliyor, nasıl gözetliyor?
-
30 Temmuz 2012
Eski dostlar buluştu: Romney-Netanyahu
-
23 Temmuz 2012
Suriye'nin kimyasal silahlarının akıbeti ne olacak?
-
19 Temmuz 2012
Rum Kesimi, İsrail, yeni jeopolitik ve ötesi
-
16 Temmuz 2012
Rum Kesimi ve Rusya ilişkileri
-
9 Temmuz 2012
İsrail donanması ve yeni görevi
-
5 Temmuz 2012
El-Kibar muammasını hatırlarken...
-
2 Temmuz 2012
Rusya'nın rolü
Yorumlar
+ Yorum Ekle