0 0 0000

CHP günahlarından arınıyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi deyimiyle "ezber bozan" bir çıkış yaptı. Gitti eski başbakanlardan rahmetli Adnan Menderes'in idam edilişinin 51'inci yılında, anıtmezarını ziyaret edip saygı duruşunda bulundu.
Bu haberi cumartesi akşamı www.hurhaber.com'da okuduğumda temkinli yaklaşmış "Acaba bu riski göze alabilir mi?" diye düşünmüştüm.
Riskti çünkü CHP'nin son 60 yıllık tarihinde ilk kez bir genel başkan "devrim karşıtı" dedikleri, o günlerde "idamını istedikleri" bir siyasi liderin anıtı önünde saygı duruşunda bulunuyordu. Bu kez dediğini yapmıştı.
Bu, cumhuriyetçi-laik siyasi gelenek açısından yeni bir siyasi davranış biçimiydi. Alışkın olmadığımız ama "Yeni Türkiye"ye yakışan sivil bir davranış biçimi...
Kemal Kılıçdaroğlu bu tavrıyla hem parti içinde birlikte olduğu Kemalist-Ulusalcı yapıya hem de CHP tabanına herkesin "değişmesi" gerektiği işaretini veriyordu.
Bu tavır yeni siyaset açısından anlamlı ve önemliydi; çünkü 1960 darbesi, bugün bile değiştirmekte zorlandığımız vesayet rejimini kurumsallaştıran kırılma noktasıydı.
60 darbesi, siyaseti kutuplaştıran, alanını daraltan, kamplara bölen bir süreçti.
Hayatın, siyah beyaz olmadığı gibi siyasetin de siyah beyaz olmadığının biraz geç de olsa anlaşılması gelecek açısından umut vericiydi.
O anın, o fotoğrafın yansıması bir tarihin tekzibiydi... Geri adımı yoktu bu duruşun. Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışı içeriden ve dışarıdan çok eleştiri alabilir. Silivri'ye sahip çıkan, Suriye'de bölgesel statükonun yanından yer alan da CHP, türbana hoşgörüyle bakan, Menderes'in anıtı önünde saygı duruşunda bulunan da CHP...
Bu da CHP'nin tarihsel paradoksu... Geriye bir tek özür kalıyor.
Bu noktada İsmail Beşikçi'nin Ermeni meselesiyle ilgili şu sözü ölçü olabilir:
"Döneme ilişkin (1915) sağlıklı incelemeler, toplumlardaki tarih bilincini geliştirecektir. Bu toplumlar arasında daha sağlıklı ilişkilerin, anlayışın doğmasını getirebilir. Bu 'özür'den çok daha değerlidir."
İşte CHP de böyle tarihiyle yüzleşiyor, günahlarından arınıyor. Sadece "hiç yoktan iyi değil" gerçekten iyi ve önemli bir adım.

Konya'da Kelebekler Vadisi
Konya'nın Selçuklu ilçesini gezerken, iki önemli değişime tanık oluyorum. İlki Türkiye'de ilk kez bir "Kelebek Vadisi" projesi, ikincisi ise derin bir tarihe sahip olan Sille'nin yeniden hayat bulması...
Selçuklu'nun genç Belediye Başkan Uğur İbrahim Altay, temeli atılan alanı gezerken şu bilgileri veriyor: "Toplam 385 bin metrekarelik bir alanda, 5 bin metrekarelik kelebeklerle ilgili bir bölüm olacak. 20 milyon liraya mal olacak. 10 bin kelebek uçurtmayı düşünüyoruz. Tüm dünyadaki kelebek çeşitlerinin görülebileceği bir müze alanı oluşturuyoruz. Türkiye'de ilk defa kelebekler gözlemlenebilecek. Şehir hayatında ömründe hiç kelebek görmeden yaşayan çocuklara bir olanak sunmak istiyoruz."
Peki, nereden çıkmıştı bu kelebek işi: "Biz Konya'da Mevlana'dan dolayı kelebeği biraz aşk ve tasavvufla ilişkilendiriyoruz. Kozasını örüşü ve sonra çıkıp uçmasını insanın arınmasına benzetiyoruz. Bu nedenle vadimizdeki müzenin ismi 'Aşk Kanatları' Hz. Mevlana'nın semazenleri de aslında dönen birer kelebektir."
Ve Sille... İnanılmaz bir tarih var Konya'nın Sille köyünde. Ve müthiş bir restorasyon çalışması. Camiler, kiliseler, eski evler restore edilip turizme açılıyor. Sadece müze yapılan Aya Elenia Kilisesi bile görülmeye değer. 3. yüzyıldan, ilk Hıristiyanlık döneminden kalma bu kilise şimdi bütün renkleriyle açığa çıkıyor.

sabah

Bu yazı 1,295 defa okundu.