Mümtaz'er Türköne
0 0 0000
CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
Milliyet'te Derya Sazak'ın, dün de Radikal'de Cengiz Çandar'ın yazdıklarına göre CHP Kürt sorununa eğilmiş durumda.
CHP'nin ağır toplarından Sezgin Tanrıkulu, Rıza Türmen, Burhan Şenatalay gibi isimlerle, Kürt sorunu konusundaki birikimleri ve barışçı yaklaşımları bilinen Mithat Sançar, Turgut Tarhanlı, Oral Çalışlar, Fuat Keyman ve tabii Cengiz Çandar bir araya gelip konuyu masaya yatırmışlar. "Yeni Oslo sürecini CHP mi başlatacak?" gibi, yine bu toplantıyla ilgili basına düşen sorular konuyu abartıyor; ama CHP'de bir kıpırdanma veya arayış olduğu belli.
Türkiye'de Kürt sorununun ve PKK sorununun cemaziyelevvelini en iyi bilenlerden biri Cengiz Çandar olduğu için, CHP ile ilgili söylediklerini dikkate almak lâzım. Çandar "CHP, 'Kürt sorununu denklemi'ne bir 'aktif aktör' olarak girmedikçe" Türkiye'nin çözüm menzili içine giremeyeceğini söylüyor. Doğru mu? Bütünüyle doğru.
ICG'nin (Uluslararası Kriz Grubu) konuyla ilgili son raporu TEPAV'da açıklandı. Rapor bize hatırlatıyor. İnsan kaybı ölçü alınırsa, Türkiye son 14 ay zarfında son 13 yılın en kanlı dönemini yaşadı. Dökülen kanın artması doğrudan Suriye'deki iç savaşla ilgili. Ama PKK'nın bütün gücünü seferber ederek giriştiği saldırılar bu sefer Kürt sorununu teğet geçerken, şiddet denklemini alt-üst etti. Bu topraklarda bin yıldır var olan bir devlet var. Bir yere gitmeyeceği kesin. Lakin PKK, bir yıl önce durduğu yerde durmuyor; şiddet denklemi de artık bambaşka parametrelerle varlığını sürdürüyor.
Son beş yılı hatırlayalım. Müzakere tartışmaları Öcalan'ın muhataplığına kilitlenerek başlamıştı. Sonrasında Oslo sürecinin PKK eliyle ifşa edilmesiyle sona erdi. En nihayetinde müzakere masasını PKK'nın devirdiğini ve "Devrimci Halk Savaşı" edebiyatı ile yeni bir stratejik aşamaya geçtiğini herkese ilan ettiğini biliyoruz. PKK açıkça müzakere süreçlerini kendi stratejisini kamufle etmek için kullanmış. Kamuflaj, silahlar ateşlendiği zaman işe yaramaz hale gelir.
Elimizdeki bakiyeye bakalım. Öcalan'ın muhatap kabul edilmesi mi? Edildi ve Silvan saldırısı ile PKK eliyle muhatap olmaktan çıkartıldı. Oslo süreci mi? Başbakan elini taşın altına soktu ve çok büyük bir siyasî riski üzerine aldı. Sonuç? Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti silahlı örgütün içerideki ve dışarıdaki liderleriyle bütün kapıları zorlayarak her türlü görüşmeyi yaptı. Kanın durmasını, barışın gelmesini ölçü alanlara soralım: Elde edilen fayda? Kocaman bir sıfır. Peki bu sıfır toplam kimin eseri? PKK giriştiği son saldırılarda, büyük emekler harcayarak oluşturduğu siyasî tahkimatı da darmadağın etti. Demirtaş dört yüz kilometre kare iddiasıyla PKK'nın psikolojik harekât elemanı gibi konuşurken, sivil siyasete dair meşruiyetini de tüketiyordu. BDP'lilerin dokunulmazlıklarının gündeme gelmesi doğrudan PKK'nın marifeti. BDP'liler de toplamı sıfır olan bu oyundan kendilerince dersler çıkartmış olmalı. AK Parti Hükümeti'ne hakkını teslim edelim. PKK ve BDP ile istedikleri her dilden konuştular. "Şu yol ve yöntem eksik kaldı" diyebileceğimiz bir şey var mı? Asıl önemlisi Şemdinli ve Beytüşşebap'ta PKK'nın iddialı saldırılarını hezimete uğrattılar. Müzakere ise müzakere, silah ise silah; PKK "hepsine varım" diyen bir güce tosladı ve her şeyini kaybetti.
Şimdi masayı tekmeleyerek deviren adamı, yediği dayaktan sonra elinden tutup ayağa kaldırmak, masayı yerine yerleştirmek ve sandalyeyi gösterip "buyur" demek gerekiyor. Ama bu işi artık AK Parti Hükümeti yapamaz. CHP, Çandar'ın işaret ettiği gibi bu denkleme ağırlığını koymak ve çözümün güçlü bir aktörü haline gelmek zorunda. 2013 yılına girer girmez Türkiye 2015 ortalarına kadar zamanını seçimlerle geçirecek. Seçim hesaplarına girmeden bu iş bitirilmek lâzım. Bitirecek olan ise CHP. CHP için çok riskli, ama aynı ölçüde fırsatlarla dolu bir süreç bu.
GÜNSİAD'ın inisiyatifinde gelişen "Diyalog ve Temas Grubu"nun toplantısı tam zamanında yapıldı. Şiddet sorunu ile yatıp-kalkanlar bu tür barış inisiyatiflerinin ne zaman gündeme getirilebileceğini bilirler. Demek ki böyle bir hava var. BDP'li Altan Tan'ın "bence herkes masada kalmalı" sözü de ciddiye alınmalı. TBMM yakında açılacak. Demek ki her şey mümkün. 2012 Türkiye'si, birçok şeyin geride kaldığı yıl olarak kayda geçecek. Ya 2013? Şiddet bütün alternatifleri tükettiğine göre pekâlâ her şey yeniden mümkün.
zaman
Bu yazı 1,354 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Bu sefer çözülecek mi?
-
16 Eylül 2012
Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
-
14 Eylül 2012
Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
-
13 Eylül 2012
CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
-
9 Eylül 2012
Merkez Sağ'ın son noktası
-
7 Eylül 2012
Başbakan sertleşmekte haklı mı?
-
28 Ağustos 2012
Hükümet haklı çıktı
-
26 Ağustos 2012
Kawa ve Ergenekon
-
24 Ağustos 2012
Terör sorunu ayrışıyor
-
17 Ağustos 2012
Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
-
16 Ağustos 2012
'Paralel devlet'in iflası
-
12 Ağustos 2012
Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
-
10 Ağustos 2012
Yangını kim söndürecek?
-
5 Ağustos 2012
Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
-
22 Temmuz 2012
Davutoğlu haklı çıkarsa?
-
17 Temmuz 2012
'Hücre yenilenmesi'
-
29 Haziran 2012
ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
-
24 Haziran 2012
Türkiye savaşa girer mi?
-
21 Haziran 2012
Teröre teslim olmak
-
19 Haziran 2012
Çözüme yakın mıyız?
Yorumlar
+ Yorum Ekle