En Sıcak Konular

Avni Özgürel


Avni Özgürel
0 0 0000

test2



Din ve laiklik meselesi, Türkiye siyaseti açısından 'müzmin romatizma' gibi. Nemli havada sızlaması ber-mutad eklemler gibi, inançla uzaktan yakından alakalı hangi konu gündeme gelse sancı yaşanır. Cumhuriyet'in kuruluşunu izleyen yıllara hâkim olan ve devrin koşullarında kısmen anlaşılabilir yanları bulunan katı tavrın, sonradan, özellikle 1980'den itibaren hayli değiştiğini inkâr etmek imkânsız değil elbette. Bunun en bariz işareti, zaman zaman yaşanan gerginliklere; az ya da çok hoşnutsuzluklara rağmen, AKP'nin tek başına iktidarını üç buçuk senedir sürdürüyor olmasıdır. Bu, yakın siyasi tarih düşünüldüğünde, biraz abartılı bir benzetme olsa da, örneğin ABD'de zenci bir başkanın başa gelişinden farksızdır. Yadırgamalar, tereddüt, güven erozyonu ve kimlik tartışmaları vs...

Bu süreçte Erdoğan'ın vizyon sahibi bir lider kimliği kazanması, makulün keşfi konusunda mizacını aşan bir sürati intikal ve itidal sergilemesi ülkeyi ferahlatırdı kuşkusuz. Ama Başbakan gerek diliyle kalbi arasındaki mesafenin kısalığından, gerekse siyaset yapma tarzı olarak üzerinden atamadığı geçmiş mensubiyetine takılmışlığı yüzünden, çoğu zaman durduk yerde zora giriyor, zorluyor ve neticede zorlanıyor.

AKP ve Erdoğan'la ilgili bu girişten sonra, Süleyman Demirel'in son konuşmasına ve Çankaya meselesine geçelim. Cumhurbaşkanı Sezer'in Harp Akademileri'ndeki konuşması, ardından Demirel'in kendisinden beklenmeyecek oranda sert ve aktif siyasi hayatında bir örneği daha bulunmayan konuşmasını biribirinden ayırmadan 'start' işareti olarak görmek gerek. Esasen Demirel'in, Sezer'in, 'gerektiğinde dini özgürlüklerin kısıtlanabileceği'ne vurgu yaptığı ve "İrtica siyasete, eğitime ve devlete sızmaya çalışmakta, Cumhuriyet'in temel niteliklerine yönelik, başta milliyetçilik ve laiklik gibi toplumun büyük kesimince özümsenmiş değerlerin yıpratılmasına yönelik etkinlikleri sistemli biçimde uygulamakta" cümlesiyle dikkat çeken konuşmasını, 'herkesin dikkatle okuması gerektiğini' söylemesi, iki konuşmayı alt alta koymakta sakınca bulunmadığını düşündürür.

Demirel'in, sözcüklerin önünü ardını ölçmeden konuştuğuna inanmam. Dolayısıyla son konuşmasının, bir dizi istişarenin ardından yapılmadığını düşünmek akla ziyan. Onun pek çok kesimde öteden beri dillendirilen 'Ülkede muhalefet yok' yakınmalarından da güç alarak, Çankaya'dan indikten sonra ilk kez kulisten sahneye çıktığını, tartışmayı 'AKP'den yana olanlar-AKP muhalifleri' çerçevesine oturtmak ve şimdiye kadar yaptığı konuşmalara Erdoğan'dan dişe dokunur tepki gelmediğine bakarak, olabilecek en sert, hatta kaba ifadelerle 'AKP'ye muhalif cephede kutup' oluşturmak istediği kanısındayım. Bir sonraki adımının 'Madem güçlü olduğuna, halkın seni istediğine inanıyorsun, bırak cumhurbaşkanını halk seçsin' olacağını düşünüyorum. Öyles kışkırtıcıydı ki Demirel, Erdoğan onu muhatap almaya koyduğu seti dün AKP grup toplantısında kendi yıktı.

Yazıyı AKP bünyesine dair bir tahlille noktalamak istiyorum. Son gelişmelerin AKP zirvesinin de başlıca konusu olduğu şüphesiz; Erdoğan'ın 2007'de Çankaya'ya çıkma hedefini değiştirmediği de. Ancak Başbakan'ın bu istikamette stratejik bir değerlendirme içinde olduğunu gösteren işaret de yok. Sadece sezilen, Erdoğan'ın bir sonraki seçime AKP'nin başında girmeye çok hevesli olmadığı. İntibam, Erdoğan'ın AKP grubunun da, parti teşkilatı ve partili belediyelerin de, gerek performansından gerekse icraatından hoşnut olmadığı. Belirsizliğin AKP bünyesinde 'sıralamada öne geçme ya da yerini kaybetmeme' kaygısını davet ettiği; şu an için açıktan dillendirilmese de içten içe her kademede 'Erdoğan sonrası' hesabının yapıldığı noktaya yaklaşıldığını söyleyebilirim.

Bu yazı 989 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Mart 2009 Kim faşist?
    • 27 Haziran 2007 Din, diyanet aleyhtarlığı kime yarar?
    • 1 Kasım 2006 Öncelikli tehdit, yakın tehlike
    • 31 Mayıs 2006 Krizle beslenmek
    • 4 Mayıs 2006 test 6
    • 4 Mayıs 2006 test 5
    • 4 Mayıs 2006 test 4
    • 4 Mayıs 2006 test 3
    • 4 Mayıs 2006 test2
    • 4 Mayıs 2006 test için eklenen başlık 1
    • 3 Mayıs 2006 Erdoğan, Çankaya ve Demirel

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,948 µs