0 0 0000

Kuruculara 3 dönem muafiyeti

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın, otağını kurduğu Kahlenberg tepesinden Viyana'ya bakıyorum.

 Deli deli akıyor Tuna.

 Nil'i severim ama Tuna'nın gönlümdeki yeri bir başkadır.

 Benim için Balkanlar'dır Tuna.

 Balkanlar ise hüzün.

 Bu kez Avrupa'nın tam ortasında Viyana'dan seyrettim Tuna'yı.

 Dilime Üstad Necip Fazıl'dan dizeler takıldı

 "Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu an;

 Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an;

 Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;

 Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

 Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna"

 Sakarya misal, sırtına vurulmuş tarihin yükü altında kıvrım kıvrım kıvrılırken, bendini yıkmak için zorlar, köpürür, hırçınlaşır.

 O nedenle bir parça da Türkiye'dir, Tuna...

 Tuna ne kadar hırçınsa, ona inat sakindi Viyana...

 Ama Viyana'nın dingin yaşamı dahi, bizim fırtınalı siyasi gündemimizi konuşmaya engel olamadı.

 Cumhurbaşkanlığı seçimi, AK Parti'de 3 dönüm kuralı ve Başbakan Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması durumunda AK Parti'nin başına kimin geçeceği artık siyasetin bir numaralı gündem maddesi.

 30 Eylül'de yapılacak olan kongrenin en önemli kararlarından biri 3 dönem şartı hakkında olacak.

 Başbakan Erdoğan'ın verdiği kararlı mesajlara rağmen, 3 dönem kuralının delinip delinmeyeceğini göreceğiz.

 Kabul edilir edilmez orasını bilmem ama, 3 dönem konusunda Başbakan'a bir önerinin götürülmesi söz konusu.

Milletvekilleri, il başkanları ve belediye başkanlıkları gibi seçimle gelen görevlerde 3 dönem şartı korunsun ama Kurucular Kurulu üyeleri 3 dönem şartından muaf tutulsun teklifi Başbakan Erdoğan'a sunulacak. Eğer Başbakan onay verirse, kurucular kurulu üyelerinin 3 dönem şartından muaf tutulması kongrenin onayına sunulacak.

 Bu görüşü savunanlar, AK Parti'nin kuruluşu sırasında kurucu olması önerilen bazı isimlerin geri çevirdiğini hatırlatıyor, "O gün tüm zorlukları kabul ederek kurucu olanlar, hayatlarının siyasi riskini aldılar. O nedenle 3 dönem kuralından muaf tutulabilirler" diyorlar.

 AK Parti'nin 64 kurucu üyesi var. Abdullah Gül ve Bülent Arınç gibi isimler parlamentoda olduğu için, kurucular arasında yer almamışlardı. AK Parti'de aralarında bakanların da yer aldığı 73 milletvekili 3 dönem kuralına takılıyor. Bunların 4'ü aynı zamanda partinin kurucusu. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı. 3 dönem kuralına takılan milletvekilleri ile birlikte bu sayı 10. Eğer kongrede kurucular için bir istisna getirilirse, şu anda bakan ve milletvekili olan 10 isim, yeniden aday olma imkanına kavuşacak.

 Başbakan bu öneriye ne yanıt verecek bilmiyorum ama sayısı az da olsa, kurallar bir kez delinmeye görsün. AK Parti'de bir başka eğilim de dokunulmazlıklar konusunda kendisini hissettirmeye başladı.

 Başbakan Erdoğan, PKK'lılarla buluşan BDP'lilere öfkeli.

 Dokunulmazlıklarının kaldırılacağını söyledi. Kendini bir anlamda bağladı. "Ya Meclis, ya Kandil" diye önlerine bir seçenek koydu.

Dün yine il başkanları toplantısında, "Gitmek istediğiniz yere kadar yolunuz var" diye seslendi.

 Bunlar doğru ama bir de siyasi tarih var.

 AK Parti'de bir grup, "Dokunulmazlıklar konusunda acele etmeyelim. Serinkanlı olarak karar verelim" diyorlar. 2 Mart'ta DEP'lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasının terörle mücadeleye değil, PKK'nın propagandasına hizmet ettiğini hatırlatıyorlar. "İfratta tefritte zarar verir" görüşü ortaya çıkmaya başladı. Taraftar da buluyor.

 Başbakan Erdoğan'ın bunca sözüne rağmen adım atılmayacak mı? Bu durumda ne yapılacak? Önce bir anekdotu aktarmak istiyorum.

 "İlk gün olsa, BDP'lileri elimle boğardım. Ama şimdi zaman geçtikçe düşünüyorum da, daha sonra yaptığımız yanlış oldu dememek için biraz serinkanlı düşünmeliyiz"

Peki nasıl bir model öneriyorlar: "Komisyonlarda görüşülür, genel kurula getirilme aşamasında acele etmeyelim. Genel kurula geldiğinde de belki ön planda gözüken birkaçının yargılama yolu açılabilir ama hepsinin dokunulmazlığının kaldırılması doğru olmaz."

 Bir önemli sınavda Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması durumunda AK Parti'nin başına kimin geleceği konusu.

 Daha da ötesi, Erdoğan sonrasında AK Parti'nin birliğini koruyup koruyamayacağı noktası.

 Bir anekdot daha:

 "Biz Özal sonrası ANAP, Demirel sonrası DYP tecrübesini yaşadık. Özal-Yılmaz mücadelesinin, Demirel-Çiller çekişmesinin neye mal olduğunu gördük. Biz farklı bir siyasi kültürden geliyoruz. Önümüzde de ANAP ve DYP örnekleri var. Onlara bakar, aynı hataya düşmeyiz."

yenişafak

Bu yazı 1,149 defa okundu.