Fikret Ertan
0 0 0000
Trans Hazar hattı bir gün hayata geçecek
Türkmenistan, dünyanın önde gelen doğalgaz ülkelerinden birisi sayılır. Rezervler bakımından Rusya, İran ve Katar'dan sonra 4. doğalgaz devi. 2011 itibarıyla ispatlanmış rezervlerinin 25 trilyon metreküp civarında olduğu tahmin ediliyor.
Bu da dünya rezervlerinin yaklaşık yüzde 12'sine tekabül ediyor. Bulunacak yeni rezervlerle bu miktarın daha yükseleceği de söylenebilir.
Bu kadar rezerv ve muazzam üretim ve ihracat potansiyeline sahip Türkmenistan son yıllara kadar gazını Sovyet döneminden kalma boru hatlarıyla sadece Rusya'ya satabiliyordu. Böylece Rusya bu ülkenin gaz ihracatında monopol ülke konumuna sahipti ve bundan vazgeçmeyi asla istemiyordu. Böylece, Rusya, kendi gazını Türkmenistan'dan aldığı nispeten ucuz gazla takviye edip istediği fiyata, özellikle de Batı Avrupa'ya ihraç ediyordu.
Bu durumdan memnun olamayan Türkmenistan da gazının dış dünyaya Rusya olmadan sevki için başka yollar aramaya başladı. Sonuçta, bugün yapımı 3-4 yıl süren ve Özbekistan ve Kazakistan'dan da geçerek Doğu Türkistan'a ulaşan 1833 km.lik hatla 2009'dan bu yana Çin'e önemli miktarda gaz satıyor. Miktarın da bugün 30-40 milyar metreküp civarında olduğu söyleniyor. Türkmenistan bu arada 1997 yılında devreye giren hatla da İran'a yılda yaklaşık 8 milyar metreküp gaz satıyor. Rusya'ya sattığı miktar ise yılda 50-70 milyar metreküp arasında seyrediyor.
Bu önemli ihracat miktarlarına rağmen Türkmenistan yıllardır gazını en çok Avrupa'ya, Avrupa Birliği'ne (AB) satmak istiyor, bunun için çok gayret sarf ediyor. Bunu da Hazar Denizi'nin altından geçecek boru hattı ile gerçekleştirmeyi düşünüyor. 'Trans Hazar Hattı' diye anılan bu hatla AB de Rusya'ya olan gaz bağımlılığını azaltmak istiyor. AB de bu konuda Türkmenistan ile yıllardır görüşüyor, henüz fikir halinde olan bu hattın hayata geçmesi için elinden geleni yapmaya çalışıyor.
Rusya ise Trans Hazar hattına baştan bu yana şiddetle karşı duruyor. Hazar Denizi'nin 20 yıldır çözüme kavuşmayan hukuki statüsünü bahane olarak ortaya sürüp duruyor. Hem hattın hukuki temelinin olmadığını hem de hattın çevresel zarar vereceğini, bu yüzden gerçekleşmesinin mümkün olmadığını tekrarlayıp duruyor. En son olarak da geçen haziranda Bakü'de konuşurken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov AB'nin Rusya'nın çıkarlarını gözetmeden Trans Hazar hattını destekleyemeyeceğini söylemiş bulunuyor. Bununla da şüphesiz AB'ye gözdağı da vermiş oluyor.
Rusya'nın hem siyasi hem ekonomik ve jeopolitik hesaplarla karşı çıktığı Trans Hazar hattı konusunda İran da hemen hemen benzer yaklaşım içinde bulunuyor. Hazar'ın hukuki statüsünün bir türlü çözüme kavuşturulamaması konusunda Rusya kadar sorumlu olan İran da anlaşılan kendi siyasi, jeopolitik ve ekonomik hesaplarıyla hareket ediyor. Böylece Rusya ve İran Trans Hazar hattının önündeki iki büyük engel olarak duruyorlar.
Ancak bu engellere rağmen hem Amerika hem de AB Trans Hazar hattını desteklemeye devam ediyorlar. Her ikisi de hattın yapımı konusunda herhangi bir hukuki ya da çevresel faktörün söz konusu olmadığını ısrarla söylüyorlar. Özellikle, AB Hazar'ın çözüme kavuşturulamayan hukuki statüsünün Hazar'da birbirleriyle anlaşan ülkelerin bu denizin kendi sularında yapacakları gaz ya da petrol hatlarını engellemesinin söz konusu olamayacağını ifade ediyor.
Başka bir deyişle, AB ve Amerika, Türkmenistan ve Azerbaycan hat konusunda anlaştıkları takdirde bunu diğer kıyıdaş ülkelerin engellemesinin mümkün olamayacağını söylüyorlar. Doğrusu bize göre de böyle. Türkmenistan ve Azerbaycan kendi aralarında anlaştıkları takdirde kendi sularından bu 300 km.lik hattı deniz altından geçirip istediklerini yapabilir, gazı istedikleri yerlere sevk edebilirler. Bu bakımdan bu ülkelerin ne zaman ve nasıl çözüme kavuşacağı meçhul olan Hazar'ın hukuki statüsünü sonsuza kadar beklemelerini bunlardan hiç kimse talep edemez. Böyle bir yaklaşım adil değildir.
Azerbaycan-Gürcistan üzerinden hattın nihai istasyonu ya da son noktası olacak olan Türkiye'nin de öteden beri desteklediği Trans Hazar projesi şayet hayata geçerse bu hem bölge hem AB ve elbette Türkiye bakımından son derece önemli bir gelişme ve yeni bir jeopolitik denge unsuru olacak. Hem enerji güvenliği hem ekonomik kazanç hem de jeopolitik dengeler bakımından hat birçok şeyi değiştirecek.
Birçoğumuzun farkında olmadığı değişen enerji jeopolitiğinin Trans Hazar hattıyla ilgili kısmı bugün bu şekilde yürüyor. Biz elbette, Rusya ve İran'a rağmen bu hattın bir gün hayata geçeceğine inanıyoruz ve bunu içten diliyoruz. O zaman Türkiye'nin gücü birçok bakımdan daha da artmış olacak elbette. Bundan sonra başka gelişmeler dolayısıyla ihmal ettiğimiz bu konulara yeniden döneceğiz.
zaman
Bu yazı 1,348 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
27 Eylül 2012
Bingazi saldırısının mahiyeti seçim sonrasına kaldı
-
20 Eylül 2012
Filistin'e acil para lazım
-
17 Eylül 2012
Bingazi saldırısı ve ötesi
-
10 Eylül 2012
Rusya, Suriye rejiminden kolay kolay vazgeçmez...
-
6 Eylül 2012
Trans Hazar hattı bir gün hayata geçecek
-
3 Eylül 2012
Amerika ve İsrail: Pekişen, derinleşen ayrılık
-
30 Ağustos 2012
Bosna ve Suriye...
-
27 Ağustos 2012
Bağlantısızlar Zirvesi'nden ne çıkacak?
-
23 Ağustos 2012
Amerika'nın Irak'taki nüfuzu ne kadar?
-
13 Ağustos 2012
İran'a saldırının önünü açabilecek rapor
-
9 Ağustos 2012
İranlı yetkililerin nankörlüğü
-
6 Ağustos 2012
Rejimin helikopterleri ve mücadelenin seyri
-
2 Ağustos 2012
İsrail Suriye'yi nasıl dinliyor, nasıl gözetliyor?
-
30 Temmuz 2012
Eski dostlar buluştu: Romney-Netanyahu
-
23 Temmuz 2012
Suriye'nin kimyasal silahlarının akıbeti ne olacak?
-
19 Temmuz 2012
Rum Kesimi, İsrail, yeni jeopolitik ve ötesi
-
16 Temmuz 2012
Rum Kesimi ve Rusya ilişkileri
-
9 Temmuz 2012
İsrail donanması ve yeni görevi
-
5 Temmuz 2012
El-Kibar muammasını hatırlarken...
-
2 Temmuz 2012
Rusya'nın rolü
Yorumlar
+ Yorum Ekle